Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/4956 Esas 2012/6466 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/4956
Karar No: 2012/6466
Karar Tarihi: 06.11.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/4956 Esas 2012/6466 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2012/4956 E.  ,  2012/6466 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki birleştirilen genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalı kooperatifin 2006 yılına ilişkin ibraya yönelik genel kurul kararına karşı dava açtığını, genel kurulda verilen ibra kararının iptal edildiğini, kararın kesinleştiğini, yapılan ihbarlar neticesinde kooperatifin 2003-2007 yılları arasındaki döneminin Bakanlıkça denetime alındığını, bu döneme ilişkin olarak yöneticiler hakkında sorumluluk davası açıldığını, ayrıca ceza davası açıldığını, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı"nın 03.02.2010 tarih ve 956 sayılı yazıları ile denetim kurulunda bildirilen olumsuzluklar hakkında ilk genel kurulda görüşme açılmasının istendiğini, 27.06.2010 tarihli genel kurulda gündemin 4. maddesi ile bakanlık yazısında bildirilen hususların görüşüldüğünü ve kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen 2003-2007 döneminde görev yapan yöneticilerin ibra edildiklerini, bu dönemde yönetimde görev yapanların yasaya aykırı olarak ibralarına ilişkin gündem görüşülürken oy kullandıklarını, ayrıca anılan döneme ilişkin bir kısım defter ve kayıtlar ortada yokken verilen kararın doğru olmadığının açık olduğunu, gündemin 7. ve 8. madderinin görüşülmesi neticesinde de 2009 yılına ilişkin yönetim kurulunun faaliyetlerinin oluşan husumet nedeni ile ibra edilmediğini, gündemin 9. maddesinin görüşülmesi neticesinde de yönetim ve denetim kurulunda aday olamayacak kişilerin seçimlerinin yapıldığını ileri sürerek, gündemin 4, 7, 8 ve 9. maddelerinde alınan tüm kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen davada davacı; aynı iddiaları ileri sürerek, 27.06.2010 tarihli genel kurulda alınan 4, 7, 8, 9 maddelerinin görüşülmesi neticesinde alınan kararların iptalini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, yönetim kurulu üyelerinin sadece kendi görev aldığı seneye ilişkin oy kullanamayacağını, yönetim kurulu üyelerinin denetim kurulu üyeleri için, denetim kurulu üyelerinin de yönetim kurulu üyeleri için oy verebileceğini, ibra yönünden karar alırken
    gerekli çoğunluğun sağlandığını, eski dönem hesaplarının denetim raporu çerçevesinde ibra için oylanması yönündeki görüşe istinaden oylama yapıldığını, genel kurulun iradesinin eski yöneticilerin ibrasına karar verdiğini, 2009 yılına ilişkin ibra kararı verilmemesinin ise doğru olduğunu, anılan genel kurulda usulüne uygun şekilde genel kurul ve denetim kurulu oluşturulduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, gündemin 4. maddesinde Bakanlık yazısına istinaden 2003, 2004, 2005, 2006 ve 2007 yıllarında yönetim kurulu üyesinin yaptığı işlemlerden dolayı sorumlu kılınması yönünde genel kurulda görüşme yapıldığı ,genel kurula 28 ortaktan 21 ortağın katıldığı,ibra yönünden 14 kabul 7 ret oyu kullanıldığı, kullanılan kabul oylarının 8 adedinin Kooperatifler Kanunu"nun 50. ve anasözleşmenin 24/5 maddesine aykırı olarak oy kullanmaması gerekenler (işlemleri oylanan yöneticiler veya yakınları) tarafından kullanıldığı, anılan oyların çıkarılması neticesinde, ibra yönünden yeterli çoğunlukla karar alınmadığı, gündemin 7. ve 8. maddelerinin görüşülmesi neticesinde 2009 yılına ilişkin olarak yönetim ve denetim kurulunun ibra edilmemeleri yönünde alınan kararda ibra edilmeme gerekçesinin tutanağa yazılmadığı gibi, genel kurul tutanağı, bilanço (2008/2009) ve diğer kayıtların tetkikinde ibra edilmemelerini gerektirecek bir duruma rastlanmaması, yönetim kurulunun genel kurulda açıklamalarda bulunması ve denetçi raporunun da yasaya uygun düzenlendiğinin anlaşılması karşısında, 2009 yılı faaliyet dönemi için alınan ibra edilmeme kararının iyiniyet esaslarına aykırı olduğu,gündemin 9. maddesinde eski yöneticilerden..., .... ve .."in yönetim ve denetim kurullarına seçildiği,bu kişilerin önceden görev yaptıkları dönemle ilgili olarak ibra edilmeme kararı verildiği,anasözleşmenin 36/3. maddesine göre ibra edilmeyen yönetim ve denetim kurulu üyelerinin, bu organlara aynı genel kurulda tekrar seçilemeyeceklerinden alınan kararın anasözleşmeye aykırı olduğu gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile 27.6.2010 tarihli genel kurulda gündemin 4.maddesinin görüşülmesi sırasında, 03.02.2010 tarih ve 956 sayılı Bakanlık talimatının 1, 2, 3, 4, 5 ve 6.maddelerinin görüşülmesi neticesinde alınan kararlar ile gündemin 7, 8 ve 9.maddesinin iptaline, birleşen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili asıl dava yönünden temyiz etmiştir.
    1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2)Dava, genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. İptali istenen genel kurul kararının 4.maddesinde, geçmiş dönem yönetim kurullarının ibrasına ilişkin oylamanın her dönem için ayrı ayrı yapılıp karar alınması gerekirken toplu olarak oylama yapılmıştır. Bilirkişice her dönem yönünden oylamaya katılamayacak olan yöneticiler ve yakınları ayrı ayrı belirlenip, kabul oyuna göre karar nisabının ayrı ayrı belirlenmesi gerekirken tüm geçmiş dönem yöneticilerinin ve yakınlarının toplam sayısı esas alınarak karar nisabının belirlenmesi ve buna dayalı olarak genel kurulun yönetim ve denetim kurullarının seçimine ilişkin 9.maddesinin de iptali doğru olmamıştır.
    İptali istenen genel kurulun 7.ve 8.maddesi yönünden ise; davacı yöneticinin iptalini istediği ibra edilmemelerine ilişkin genel kurul kararı tek başına henüz uygulanabilir bir karar değildir. Zira, böyle bir karara dayanılarak ortaklık adına sorumluluk davası açılabilmesi mümkün değildir. Bunun için, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 98"inci maddesi yollaması ile kooperatiflerde de uygulanması gereken TTK"nun 341"inci maddesi
    hükmüne göre, genel kurulun dava açılmasına özel olarak karar vermesi gerekir. Sadece bu karar, sorumluluk davasının dayanağı durumundadır. Bu itibarla, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmemelerine ilişkin bir genel kurul kararının iptalini, haklarında sorumluluk davası açılması yolunda alınmış genel kurul kararı bulunmadan önceki bir aşamada davada edebilmeleri mümkün değildir. (Çamoğlu, Poroy/Tekinalp) Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku 8. Bası, Sh. 330 No:599 vd., H. Pekcanıtez, Prof. Dr. Kudret Ayiter"e Armağan, Sh.479, Prof. Dr. Erdoğan Moroğlu, Türk Ticaret Kanunu"na göre Anonim Ortaklara Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 3. Bası, Sh. 220 ve 221) Nitekim, Dairemiz"in yerleşik uygulaması da bu yöndedir. Ne var ki, ibra edilmeme kararına bağlı olarak açılmış bir sorumluluk davasının mevcut olması halinde, yöneticiler, ibra edilmeme kararının, toplantı ve karar nisabına aykırılık gibi şekli nedenlerle yokluğunun tespitini hemen dava edebilme hakları var ise de, esasa ilişkin iptal nedenlerinin açılmış sorumluluk davasında değerlendirilecek olması karşısında, yöneticilerin ibra edilmeme kararının esasa ilişkin nedenlerle iptali davasını açmakta hukuki yararlarının bulunmadığının kabulü gerekir. İbra edilmeme kararı ile birlikte sorumluluk davası açılması yönünde bir karar alınmış, ancak makul bir süre geçmesine rağmen böyle bir dava açılmamış ise, hukuki durumu askıda olan yöneticilerin, sorumluluk davası açılması kararının kanun, anasözleşme hükümleri ve iyiniyet esaslarına aykırı bulunduğu iddiasıyla dava açma hakları vardır.
    Şu halde, yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle davacının 27.06.2010 tarihli genel kurulun 7. ve 8. maddesinin iptalini istemekte hukuki yararı bulunmadığından, bu maddelerin iptaline ilişkin talebin de reddi gerekirken, işin esasına girilip yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 06.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara