Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/11005 Esas 2022/10689 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/11005
Karar No: 2022/10689
Karar Tarihi: 25.10.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/11005 Esas 2022/10689 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Kahramanmaraş 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada sanık, uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkum edilmiştir. Ancak sanığın savunma hakkı ihlal edilerek eksik araştırmaya dayalı hüküm verilmiş ve denetimli serbestlik işlemlerinde hukuka aykırılık yapılmıştır. Bu nedenlerle mahkeme kararı bozulmuştur. Sanığın mahkumiyeti ile ilgili olarak TCK'nın 54/1 maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler nedeniyle, sanığın durumunun yeniden belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır.
10. Ceza Dairesi         2020/11005 E.  ,  2022/10689 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkeme : KAHRAMANMARAŞ 5. Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
    Hüküm : Mahkûmiyet

    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
    1) Sanıktan ele geçirilen maddenin analizine ilişkin Adli Tıp Kurumu veya Kriminal Polis Laboratuvarından alınmış ekspertiz raporunun dosyada bulunmadığı anlaşıldığından, bu maddenin "uyuşturucu madde niteliğini taşıyıp taşımadığına" dair uzmanlık raporu var ise aslı ya da onaylı örneği, yok ise maddenin "uyuşturucu madde niteliğini taşıyıp taşımadığına" ilişkin ekspertiz raporunun alınmasından sonra, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulması,
    2) 12/11/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının 27/11/2014 tarihinde sanığa tebliğ edildiği, ancak kesinleşmesi beklenmeden infazı için dosyanın 13/11/2014 tarihinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kesinleşmeden tedbirin infazına başlanmasının hukukî sonuç doğurmayacağı gözetilmeksizin denetime başlanıldığı, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından düzenlenen ihtarlı çağrı kağıdının 19/12/2014 tarihinde tebliği üzerine yükümlünün başvurmaması nedeniyle ikinci bir uyarı yapılmaksızın denetimli serbestlik dosyasının kapatıldığı, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlamak üzere çıkarılan ilk uyarılı başvuru davetiyesinin tebliği üzerine, müracaatta bulunmayan sanığın, aynı Kanun'un 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için; "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen başvuruda bulunmadığı takdirde, sanık hakkında kamu davasının açılması gerektiğinden; inceleme konusu olayda ikinci uyarı yapılmadığı için kamu davasını açma koşulları oluşmadığı gibi, 12/11/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve 14/11/2014 tarihli çağrı yazısının sanığın MERNİS adresinde doğrudan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi kapsamında muhtara teslim edildiği anlaşılmış olup; Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması
    hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin tebliğ yapılması usulsüz olduğundan 12/11/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmediği ve kovuşturma şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından;
    5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere, kamu davasının durmasına ve gerekli tebligat işlemlerinin tamamlanarak, kararın infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi yerine, yargılamaya devam edilerek sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi,
    3) Kabule göre de;
    a) Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan, suça konu uyuşturucu maddenin 5237 sayılı TCK'nın 54/4. maddesi yerine, TCK'nın 54/1. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi,
    b) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı hükmü ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 25/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara