Esas No: 2020/8167
Karar No: 2022/3155
Karar Tarihi: 19.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8167 Esas 2022/3155 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/8167 E. , 2022/3155 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Turhal 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 30.06.2020 tarih ve 2019/61 E.- 2020/102 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 11.11.2020 tarih ve 2020/1221 E.- 2020/1482 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı alacaklı tarafından davacı aleyhinde Turhal İcra Müdürlüğü'nün 2018/1451 Esas sayılı dosyası ile kambiyo senedine dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, davacının böyle bir borcunun bulunmadığını, takibe konu çekin dava dışı ... tarafından borçlarına karşılık verildiğini, çek yazıldığında ...'un kendisinin Kırşehir' e bırakılırsa oradan bir miktar para alacağını ve bunu kendilerine verebileceğini söylediğini, ...'un götürüldüğünü, davacıya verilen çekin arabanın torpidosuna konulduğunu, Kırşehir'e giderken Çorum’da akaryakıt almak üzere sürücünün araçtan indiğini, bu esnada ...' un çeki buradan alarak alacaklı davalıya kötüniyetli olarak verdiğini, davacının söz konusu çekleri birkaç gün boyunca arayıp bulamadığını, 01/01/2019 tarihinde elinde bulunan çekin rızası dışında alındığından ...' dan şikayetçi olduğunu, davacının dava konusu çekte son ciranta olduğunu ve davalıyı tanımadığını, davalı ile ticari ilişkisinin olmadığını, davalının ciro silsilesi içerisinde davacının bankaya ibrazından sonra yer aldığını, ibrazdan sonra yapılan cironun alacağın temliki hükümlerini doğurduğundan çeki alan şahsın diğer cirantalar gibi müracaat hakkını kullanamayacağını, sadece çeki aldığı kişiye karşı başvurabileceğini ve keşidecinin çek lehtarına karşı olan def'ilerini hamile karşı da ileri sürebileceğini ileri sürerek Turhal İcra Müdürlüğünün 2018/1451 Esas sayılı dosyasında yapılmakta olan takibin durdurulmasına, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının çek bedelinin %20'si oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın takibe konu çekteki imzayı ve diğer nitelikleri inkar etmeksizin sadece çekin çalındığı iddiası ile işbu davayı açtığını, davacının kötüniyetli olduğunu, davacının önce çeki ciro edip bankaya ibraz etmiş olup, çekin karşılığı olmadığından karşılıksızdır kaşesi basılarak davacıya çekin geri iade edildiğini, davacının daha sonra çeke ikinci ciroyu yaparak borçlu olduğu davalıya çeki teslim ettiğini, yapılan ikinci cironun gerçeği açıkça ortaya koyduğunu, davacının çekin rızası dışında elinden alındığı iddiası ile işbu davayı açtığını ancak çekteki ikinci cironun karşılıksızdır kaşesinin basıldığı 11/12/2018 tarihinden sonra olduğunu, çalındığı iddiası ile şikayet ederken şikayet tarihinin icra takibinden 13 gün sonra olduğunu, davacının takipten haberdar olduktan sonra işbu davayı açtığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, çekin kaybolması sonrası hukuken yapılacak işin çek zayi davası açmak iken menfi tespit davasına konu olamayacak bu iddia ile işbu davanın açılmasının hukuka aykırı olduğunu, davalının çeki ciro yolu ile devir alan iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği hususların dava dışı ... ile alakalı olduğunu, iyiniyetli üçüncü kişi durumunda olan davalıya karşı bu iddiaların ileri sürülemeyeceğini belirterek davanın reddi ile davacının %20 icra inkar kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davacının söz konusu çekin rızası dışında elinde çıktığı, çalındığı iddiası karşılığında buna ilişkin herhangi bir çekin iptali ya da zayi davası açmamış olduğu, keza çekin çalıntı çek olduğu iddiası karşısında bu hususun yemine konu edilmesi de mümkün görülmediğinden, takibe konu çekin ciro silsilesinde herhangi bir kopukluk olmadan davalı hamile geçmiş olduğunun görüldüğü, TTK hükümleri gereğince davalının haklı hamil ve iyi niyetli üçüncü kişi olduğu anlaşıldığı, davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, İİK md. 72/4. uyarınca davalı alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış olacağından takip konusu alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; mahkemece taraf delillerinin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin değerlendirildiği, mahkeme kararı ve gerekçelerinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26.30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 19/04/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
1- Dava, menfi tespit ve kötü niyet tazminatı istemlerine ilişkindir.
2-Davacı, davaya konu çekin kendisine borçlu olan... tarafından cirolanarak verildiğini, kendisinin de bankaya ibraz ettiğini, karşılıksız çıktığını, ...’in kendisini Kayseri’ye giderse bir miktar para alacağını tahsil ederek kendisine olan borcunu ödeyeceğini söylemesi üzerine birlikte Kayseri’ye gittiklerini, dönüşte...’in çeki gizlice aracın torpido gözünden alarak, davalıya verdiğini, davalıyı tanımadığını ve hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını, davalının çeki iktisapta kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, davalı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına hüküm olunmasını talep etmiştir.
3- Davaya konu 100.000.-TL bedelli çekin tetkikinden, tanzim edenin ..., lehtarının ... olduğu, onun cirosuyla davacıya geçtiği, davacının da süresinde bankaya ibrazında çekin karşılıksız çıktığı ve çek yaprağı bedeli 1.600.-TL ödenerek kalan kısım için karşılıksızdır kaşesi vurulduğu, ibrazdan sonra yeniden davacının cirosunun bulunduğu ve son hamil olarak davalı ...’ın imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır.
4- Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, ibrazdan sonra çekin devri alacağın devri hükümlerine tabidir. Temlik alacaklısı, temlik borçlusuna karşı kambiyo senetlerine mahsus icra takibine başvuramaz. Öte yandan TBK’nın 184. Maddesi uyarınca, alacağın temliki yazılı şekle tabidir. Yazılı şeklin geçerli olması için de mutlaka “temlik beyanının bulunması” gereklidir. Somut olayda, çek üzerinde davacının isim ve imzası bulunmakla birlikte “bir temlik beyanı” bulunmadığından, davalının temlik alacaklısı olduğunun kabulü de mümkün değildir.
5- Sonuç itibariyle, gerek davaya konu çekin ibrazdan sonra devir konusu yapılması, gerekse de davalının senette haklı ve meşru hamil konumunda bulunmaması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini düşündüğümden, davanın reddine dair yerel mahkeme hükmünü onayan Daire çoğunluğunun görüşlerine katılmıyorum.