Esas No: 2022/2425
Karar No: 2022/6909
Karar Tarihi: 14.09.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/2425 Esas 2022/6909 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/2425 E. , 2022/6909 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Olası kastla öldürme
HÜKÜMLER : 1) Kilis Ağır Ceza Mahkemesinin 16.07.2018 tarih ve 2018/242 Esas - 2018/272 Karar sayılı kararı ile; sanık ... ... hakkında maktuller ... ve ...'i olası kastla öldürme suçundan CMK'nin 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraat
2) Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 14.11.2018 tarih ve 2018/2146 Esas - 2018/2086 Karar sayılı kararı ile; her iki hüküm yönünden de "istinaf başvurularının esastan reddine" dair kararı
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 14.11.2018 tarih ve 2018/2146 Esas - 2018/2086 Karar sayılı kararının, katılanlar ... ve ... vekili tarafından 5271 sayılı CMK'nin 291. maddesinde belirtilen süre içinde temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Dosya incelendi.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık hakkında on yıldan fazla hapis cezasını gerektiren olası kastla öldürme suçundan beraat kararı verilmiş olması nedeniyle CMK'nin 286/2-g maddesi gereğince bölge adliye mahkemesince verilen kararın temyize tabi olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
1) Sanık ... ... hakkında maktul ...'i olası kastla öldürme suçu yönünden;
Katılanlar ... ve ...'in maktul ...'nın mirasçısı olup maktul ...'nın ölümü yönünden katılan sıfatını aldıkları, maktul ...'in mirasçısı olmadıkları, bu suçun zarar göreni olmamaları nedeniyle maktul ...'in ölümü ile ilgili kurulan hükmü temyiz hak ve yetkilerinin bulunmadığı anlaşılmakla, katılanlar ... ve ... vekilinin temyiz isteminin 5271 sayılı CMK’nin 298/1. maddesi gereğince isteme uygun olarak REDDİNE,
2) Sanık ... ... hakkında maktul ...'yı olası kastla öldürme suçu yönünden;
Oluşa ve tüm dosya içeriğine göre, sanık ... ...'un Konak Büfe isimli iş yerinin sahibi olduğu, bu iş yerinde kaçak alkollü içki satışı yaptığı, maktul ...'nın evde alkol aldıktan sonra rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığı ve yapılan tedaviye rağmen kurtarılamadığı, İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen rapor ile maktulün "metil alkol intoksikasyonu ve gelişen komplikasyonlar" sonucunda hayatını kaybettiğinin tespit edildiği, sanığın iş yerinde yapılan arama neticesinde "36 adet 0.5 litrelik pet şiseler içerisinde saydam renk, 21 adet 0.5 litrelik pet şişeler içerisinde koyu renk ve 3 adet 5 litrelik pet şişeler içerisinde" sahte olduğu değerlendirilen içkilerin ele geçirildiği, Kilis Gıda Tarım Hayvancılık İl Müdürlüğü tarafından yapılan inceleme sonucunda düzenlenen rapor ile bu alkollü içkilerin "İnsan sağlığına zararlı olduğu ve piyasaya arz edilmesinin uygun olmadığının" belirlendiği, maktulün eşi olan katılan ...'nın tüm aşamalarda istikrarlı şekilde maktul eşinin en son 2 gün önce birlikte alışveriş yapmak için çarşıya çıktıklarında, sanığa ait büfeden 2 adet 0.5'lik pet şişe içerisinde sahte içki aldığını, eve gelip bu içki şişelerinden birinin yarısını içtikten sonra rahatsızlandığını, devam eden iki gün boyunca evden hiç çıkmadığını, başka bir içki tüketmediğini, rahatsızlığının ilerlemesi üzerine hastaneye kaldırıldığını ve hayatını kaybettiğini beyan ettiği, katılan ...'nın, maktul eşinin sahte içkiyi satın aldığı yerin sanığa ait büfe olduğunu söyleyerek sanığa iftira atması için dosyaya yansıyan herhangi bir nedenin bulunmadığı, sanığın bu içkiyi tükettikten sonra evden hiç çıkmadığı, bu sırada başka bir içki tüketmediği, bu nedenle uygun illiyet bağının kesilmediği anlaşılmakla, sanığın kendisine ait iş yerinde ruhsatsız olarak satışa sunduğu sahte alkollü içkiyi, maktulün satın alarak tüketmesi ile hayatını kaybetmesine neden olduğu olayda; ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.04.2022 tarih ve 2020/320 Esas - 2022/241 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığın eylemine uyan "bilinçli taksirle öldürme" suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirdiğinden, katılanlar ... ve ... vekilinin yerinde görülen temyiz sebeplerinin kabulü ile Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 14.11.2018 tarih ve 2018/2146 Esas - 2018/2086 Karar sayılı “istinaf başvurularının esastan reddine dair” kararının CMK'nin 302/2. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Dosyanın, 28.02.2019 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanun'un 8. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 304/2-b maddesi gereğince “Kilis Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilamının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere” Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.09.2022 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Her ne kadar sanık ... hakkında maktul ...'yu "olası kastla öldürme" suçu nedeniyle 5237 sayılı TCK'nin 21/2. maddesi delaletiyle TCK'nin 81/1. maddesi gereğince cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de;
11/09/2017 tarihinde maktul ...'nın rahatsızlanarak Kilis Devlet Hastanesine kaldırıldığı, "metil alkol inttoksikasyonu ve gelişen komplikasyonlar" sonucunda hayatını kaybettiği, maktulün eşi olan katılan ...'nın aşamalarda alınan beyanlarında; maktulün, sanığın dükkanından aldığı alkolden sonra rahatsızlandığını iddia ettiği ve maktulün olay tarihinde ise de; katılan ...'nın, maktul eşinin, sanığın dükkanından alındığını iddia ettiği alkol şişelerini döktüğünü, kolluk görevlilerine teslim ettiği alkolün ise; maktulün daha önceden satın aldığı alkol olduğunu beyan ettiği, bu alkol üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan 04/10/2017 tarihli ekspertiz raporunda söz konusu içkinin alkol miktarının ve metil miktarının Türk Gıda Koteksi Distile Alkollü İçkiler Tebliğine uygun olduğunun bildirildiği, sanığın üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, maktulün ölümüne sebep olan sahte alkolün ele geçirilemediği, sanığın iş yerinden ele geçirilen sahte alkol içerikleri ile karşılaştırmasının yapılamadığı, maktulün ölümü ile sanığın eylemi arasındaki illiyet bağının dosya kapsamı itibariyle sağlanamadığı anlaşılmaktadır.
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.01.2014 tarih ve 2013/4-792 Esas - 2014/17 Karar; 24.06.2021 tarih ve 2019/7-4 Esas - 2021/310 Karar; 19.04.2022 tarih ve 2018/14-530 Esas - 2022/275 Karar; 17.03.2022 tarih ve 2020/1-451 Esas - 2022/181 Karar; 17.03.2022 ve 17/1-955 Esas - 2022/179 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Ceza yargılaması sonucunda mahkumiyet kararının verilebilmesi için suç oluşturan fiilin sanık tarafından işlendiğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak, herkesi inandıracak şekilde kanıtlanması ve şüphenin masumiyet karinesinin gereği olarak sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 38/4. maddesi, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi 6/2. maddesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 11. maddesi) de nazara alınarak, sanığın üzerine atılı eylemi gerçekleştirdiğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunamadığından ilk derece mahkemesince 5271 sayılı CMK'nin 223/2-e maddesi gereğince sanığın beraatine dair verilen kararın isabetli olduğu kanaatinde olduğumdan, beraat kararını bozan Dairemizin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.