Esas No: 2022/869
Karar No: 2022/10744
Karar Tarihi: 26.10.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/869 Esas 2022/10744 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2022/869 E. , 2022/10744 K."İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Düzce 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/06/2016 tarihli ve 2016/130 esas, 2016/399 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 10/01/2022 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında, işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığının 12/05/2015 tarihli ve 2014/15565 soruşturma, 2015/195 sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, aynı Kanun’un 191/3. maddesi uyarınca bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve denetimli serbestlik süresi içerisinde tedaviye tabi tutulmasına, erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına kesin olarak karar verildiği, kararın şüpheliye MERNİS adresinde 12/06/2015 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince tebliğ edildiği, 08/07/2015 tarihinde infazı için Düzce Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- Düzce Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce infaz işlemlerine başlandığı, uyarılmasına rağmen yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi nedeniyle dosyanın kapatılmasına karar verilerek Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
3- Erteleme kararının kaldırılarak Düzce Cumhuriyet Başsavcılığının 16/02/2016 tarihli ve 2014/15565 soruşturma, 2016/560 esas, 2016/455 sayılı iddianamesi ile Düzce 7. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
4- Düzce 7. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 10/06/2016 tarihli ve 2016/130 esas,2016/399 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın aynı Kanun’un 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine karar verildiği, kararın 24/06/2016 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak ve kullanmak suçundan sanık ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12/05/2015 tarihli ve 2014/15565 soruşturma, 2015/195 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine, erteleme süresi içinde 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, denetimli serbestlik tedbirini ihlâl etmekte ısrar ettiği gerekçesiyle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, anılan Kanun’un 51. maddesi uyarınca cezasının ertelenmesine dair Düzce 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/06/2016 tarihli ve 2016/130 esas, 2016/399 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 23/12/2019 tarihli ve 2019/5427 esas, 2019/8638 karar sayılı ilâmında da değinildiği üzere, şüpheli hakkında verilen "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, şüpheli hakkında Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12/05/2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair karar her ne kadar şüpheliye 12/06/2015 tarihinde tebliğ edilmiş ise de, söz konusu kararın kesin olarak verildiği, şüpheliye anılan karara karşı itiraz kanun yoluna başvuru hakkı tanınmadığı, bu nedenle yapılan tebligatın geçerli olmadığı cihetle, kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden kamu davasının durmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek Düzce 7.Asliye Ceza Mahkemesinin 10/06/2016 tarihli ve 2016/130 esas, 2016/399 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Şüpheli hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığının 12/05/2015 tarihli ve 2014/15565 soruşturma, 2015/195 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun ile değişik 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının 5 yıl süre ile ertelenmesine, 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve denetimli serbestlik süresi içerisinde tedaviye tabi tutulmasına karar verildiği, şüphelinin yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi nedeniyle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, Düzce 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/06/2016 tarihli ve 2016/130 esas, 2016/399 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun'un 51. maddesi gereğince ertelenmesine ve 1 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verildiği, anlaşılmıştır.
1- 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK'nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır." şeklindeki düzenleme gereği, "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların itiraz yolu açık olmak üzere verilmesi ve şüpheliye ve zorunlu müdafiine tebliğ edilmesi gerektiği, şüpheliye, hakkında verilen karara karşı itiraz hakkı tanınmadan ve kendisine tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı gibi beş yıllık erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı, şüpheli hakkında Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12/05/2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve tedaviye tabi tutulmasına ilişkin kararın kesin olarak verildiği, şüpheliye anılan karara karşı itiraz kanun yoluna başvuru hakkı tanınmadığı, bu nedenle erteleme kararı kesinleşmediği,
2- 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesinde; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak
iki aşamalı bir yöntemin benimsendiği dikkate alındığında; tebligatın öncelikle bilinen en son adrese, MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, somut olayda, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12/05/2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın şüphelinin doğrudan MERNİS adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğinin usulsüz olduğu, bu nedenle de kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmediği anlaşıldığından;
Mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere “durma kararı” verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-) Karar:
Açıklanan nedenlerle; kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere 5271 sayılı CMK’nın 223/8-2. cümlesi uyarınca “kamu davasının durmasına” ve “şüpheliye kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve tedaviye tabi tutulmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte yeniden usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesi ve infazının sonucunun beklenilmesi için Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan, Düzce 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/06/2016 tarihli ve 2016/130 esas, 2016/399 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
26/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.