23. Hukuk Dairesi 2012/4100 E. , 2012/6304 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalı yüklenici ile müvekkillerinin murisi arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre bağımsız bölümlerin teslim tarihinin 26.11.2011 olduğunu, ancak bu tarihten itibaren 27 ay geçmesine rağmen teslimi gereken bağımsız bölümlerin halen teslim edilmediğini ileri sürerek, gecikilen sürenin ilk 3 ayı için 500 USD"dan 1500 USD"nin ve kalan 24 ayı için şimdilik 250.000,00 TL kira mahrumiyeti tazminatının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin 5. maddesinin, BK"nın 158/2. maddesi anlamında ifaya eklenen cezai şart olduğunu, davacı tarafın hem gecikme tazminatını, hem de kira mahrumiyetini talep etme hakkının bulunmadığını, cezai şartın talep edilebilmesi için sözleşmede belirtildiği gibi müvekkilinin kusurlu olduğunun ispat edilmesi gerektiğini, ortada müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın, davalı vekilince temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesince, taraflarca imzalanan 09.04.2002 tarihli ek sözleşmeyle inşaat yapım süresinin Ocak 2003 sonuna kadar fiilen iskana salih şekilde teslim edilmek üzere uzatıldığı, davacılar 30.09.2003 tarihinde inşaatları teslim aldığına göre 31.01.2003 ila 30.09.2003 tarihleri arasında geçen dönem için davacıya ait bağımsız bölümlerin kira kaybının bilirkişiden ek rapor alınarak hesaplattırılıp hüküm altına alınması gerekirken, sürenin uzatıldığı gözetilmeksizin asıl sözleşmeye bağlı kalınarak gecikme cezası ile kira kaybına hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak alınan ek bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının kira kaybı alacağının 80.124,16 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 80.124,16 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, 1500 USD cezai şarta ilişkin önceki karar kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan kira kaybı tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nin 15.09.2010 tarih 2010/ 3371 Esas, 2012/4463 Karar sayılı bozma ilamına uyulmuş ise de, bozma ilamı yanlış anlamlandırılarak hüküm kurulmuştur. Mahkemece bozma ilamının sadece süreye yönelik olduğu hususu gözardı edilerek 30.01.2003 ila 30.09.2003 tarihleri arasında geçen dönemin ilk üç ayı için taleple bağlı kalınarak sözleşmenin 5. maddesi ile kararlaştırılan maktu 1500 USD, kalan süre için ise rayiç bedel üzerinden hesaplanacak kira kaybına hükmedilmesi gerekirken, üç aylık toplam 1.500 USD lik kira kaybı bedelinin cezai şart olarak nitelendirilmesi ile önceki hükmün bu kısmının kesinleştiği sonucuna varılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
3)Bozma nedenine göre, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün,davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.