Esas No: 2020/8176
Karar No: 2022/3255
Karar Tarihi: 21.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8176 Esas 2022/3255 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/8176 E. , 2022/3255 K.Özet:
Davacı, davalının hileli bir şekilde açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suretiyle bedelsiz olan senedi bedeli varmış gibi doldurarak takip başlattığını iddia ederek borçsuzluğun tespitine, kötüniyet tazminatı ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Mahkeme ise davanın menfi tespit davası olduğunu, hile iddiasının ispatlanamadığını ve tazminat şartlarının oluşmadığını gerekçe göstererek davanın reddine karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi de dava dosyasındaki delillerin usul ve yasaya uygun olduğu kanısına vararak istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Kanun maddeleri olarak HMK'nın 353/b-1, HMK'nın 370/1 ve HMK'nın 372. maddeleri uygulanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Amasya 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 19.06.2020 tarih ve 2019/626 E. - 2020/197 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 27.10.2020 tarih ve 2020/1102 E. - 2020/1352 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin kardeşi davalının hile ve emniyeti suistimal ederek açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suretiyle bedelsiz olan senedi bedeli varmış gibi doldurularak Amasya 2. İcra Müdürlüğü'nün 2016/1461 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, 2003'ten önceki tarihlerde senetlerde damga pulu kullanıldığını, senette damga pulu olduğunu, ancak senedin 2014'te düzenlenmiş gibi doldurulduğunu, on yıldan uzun süre önce boş olarak müvekkilinin verdiği senedin sebepsiz yere bedelsizken bedeli varmış gibi ve taraf iradelerine uymayacak şekilde doldurularak takip yapıldığını ve on yıldan fazla zaman geçtiğinden zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin davalıya hiç bir borcunun olmadığını savunarak borçlunun davalıya borçlu olmadığının tespitine, alacaklının ele geçirdiği senedi alacaklı olmadığı halde üzerini doldurup takibe koymasından dolayı takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, borç para verdiğini karşılığında senet aldığını savunarak davanın reddini ve haksız ve yersiz olarak takibi sürüncemede bırakmak maksadı ile hareket eden davacı borçlunun %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kambiyo senedi nedeniyle menfi tespit davası olduğu, davanın mahiyeti gereği ispat yükünün senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa ait olduğu, davacının hileye ilişkin bildirdiği tanıklarının dinlendiği, davacının iddiasının davalının ‘’aramızda alacak verecek kalmadı, kasadaki senetler iş yeri için malzeme temin edilen yerlere verildi ‘’diyerek hileyle senedi ele geçirdiğine ilişkin olduğu, taraflar arasında uyuşmazlığın temelinin esasen işlerini ayırdıkları 2002 yılındaki ‘’aramızda alacak verecek kalmadı ‘’ beyanı değil kasadaki senetlerin işyeri için malzeme temin edilen yerlere verilme amacı ve beyanıyla davalı tarafından senedin hile ile alınıp alınmadığı noktasında olduğu, ortada bir senet olduğu ve bu senedin davacı tarafça açığa imza suretiyle düzenlendiği belirliyse de davalının bu senedi malzeme temin edilen yerlere verilme bahanesi ile yahut başkaca bir beyanı ile davacının iradesini sakatlayarak senedi ele geçirdiğine dair tanıkların görgüye dayalı bilgileri bulunmadığı, hile iddiasının ispatlanamadığı, davalının tazminat istemine ilişkin her ne kadar icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine dair tedbir kararı verilmişse de teminat yatırılmadığı için uygulamaya geçmediğinden tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının boş senedin davalı tarafından çalındığı yahut iradesi dışında bulunduğu yönünde bir iddiası ve buna ilişkin ispatının olmadığı, tanıkların beyan ettiği husus ise aldatma kapsamında değerlendirilemeyeceği, aldatma kapsamında olmayan bir hususun yazılı delil ile ispatı gerekmekte olduğundan ve ispat edilemediğinden davanın reddine karar verildiği, mahkemece verilen kararın dosyada mevcut deliller kapsamında usul ve yasaya uygun olması nedeniyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 21/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.