Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2018/6143 Esas 2020/4966 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/6143
Karar No: 2020/4966
Karar Tarihi: 22.06.2020

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2018/6143 Esas 2020/4966 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Tüketici Mahkemesi'nde görülen bir alacak davası sonucunda, davacının davalı yüklenici ile noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi neticesinde aldığı daireyi 3. kişiye satması sonucu ortaya çıkan zararı nedeniyle davalıdan 30.000,00 TL'nin tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, davacının tazminat talebi reddedilmiştir. Ancak, Dairemizce bozulan kararın ardından yapılan incelemede, davacının satın aldığı dairenin bir kısmını üçüncü kişiye satması sonucu davalı yüklenicinin ifa sorumluluğu doğduğu gerekçesiyle davacının talebinin kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle hükmün davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir. İlgili kanun maddeleri: Tüketici Mahkemesi Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu.
13. Hukuk Dairesi         2018/6143 E.  ,  2020/4966 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Davacı, davalı yüklenici ile bir kısım arsa malikleri arasında noterde düzenlenmiş kat karşılığı inşaat sözleşmeleri yapıldığını, davalı müteahhidin bu sözleşme gereği kendi payına düşen bir dairenin %75 hissesini noterde yapılan satış vaadi sözleşmesi ile kendisine sattığını, ancak sözkonusu dairenin daha sonra 3. kişiye satılarak tapuda devredildiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 30.000,00 TL"nin reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Eldeki dava, satış vaadi sözleşmesine dayanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar Dairemizce görev yönünden bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak, yapılan yargılama sonunda; "... Davacı vekili davacının arsa sahibi olmadığını, davacının eşinin arsa sahibi olduğunu, davalıyla gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yaptığını bildirmiş, Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan keşifte dinlenen davacı tanıkların da iddiayı doğrular nitelikte ifade vermişlerse de, noter önünde yapılan sözleşme incelendiğinde davacının yükleniciden taşınmaz alan tüketici konumunda olmadığı, başka bir anlatımla yükleniciden alacağın temliki hükümlerine göre taşınmaz alan kişi konumunda olmadığı anlaşıldığından; (...) davacı vekili 03.02.2017 günlü dilekçesiyle davalı tarafa yemin teklif etmişse de dava dilekçesinin incelenmesinde açık olarak yemin deliline dayanmadığı görülmekle 17.06.2017 gün ve 30099 sayılı resmi Gazete de yayımlanan Yargıtay İçtihatı Birleştirme HGK"nun 03.03.2017 gün ve 2015/2-2017/1 E.K. Sayılı kararı gereği bu talebinin reddi gerekmiştir." şeklindeki gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine, Tüketici Mahkemesi sıfatıyla karar verilmiştir. Taraflar arasında noterde düzenlenen 28.02.2006 tarihli Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Daire Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde, "... 50. Noterliği"nden tasdikli 30.11.2005 tarih ve 18393 yev.nolu Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde belirtilen ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde kain imarın 27398 ada 1 parselinde kayıtlı bulunan gayrimenkul üzerinde yapılacak olan inşaattan, daire paylaşımları, aşağıda ekli bulunan krokideki gibi olup, 4.kat güneydoğu(binaya ön cepheden bakıldığında sağ taraf arka dubleks dairenin %25"i müteahhide hissesi kalan %75 hissesinin 75/40"ı ..."a, kalan 75/35 hisse müteahhide aittir diye sözünü bitirdi, ... şu suretle sözüne başladı "...yazılı bulunan hususları aynen yerine getirmeyi karşılıklı olarak kabul ve taahhüt ederiz" denilmektedir. Buna göre, davalının, ifa imkansızlığı tarihindeki gayrimenkulün rayiç değerini davacıya ödemesi gerekmektedir. Hal böyle olunca; dava konusu taşınmazın 3. kişiye devredilme tarihindeki rayiç değeri üzerinden davacının payının da dikkate alınarak hesaplama yapılıp hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmiş olması, bozma nedenidir.
    2-Bozma sebebine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte bozma sebebine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara