Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/1894 Esas 2019/314 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1894
Karar No: 2019/314
Karar Tarihi: 21.01.2019

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/1894 Esas 2019/314 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Taraflar arasındaki ticari ilişki sonucu oluşan cari hesap borcu nedeniyle davacı tarafından davalıya açılan itirazın iptali davası sonucunda verilen hüküm yetersiz gerekçe nedeniyle bozulmuştur. Kararda, bilirkişi raporunun özeti belirtilmemiş ve davacının alacağına hangi faiz türünün uygulanacağı belirsiz kalmıştır. Ayrıca, icra inkar tazminatı hesaplanırken çelişkiye sebebiyet verilmiştir. Temlik edilen alacağın tahsil edilip edilemeyeceği konusuna da açıklık getirilmemiştir. Sonuç olarak, hüküm bozulmuş ve diğer temyiz talepleri incelenmemiştir. Kararda, İcra ve İflas Kanunu'nun 89. maddesi, Türk Borçlar Kanunu'nun 96/2. maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesi geçmektedir.
19. Hukuk Dairesi         2017/1894 E.  ,  2019/314 K.

    "İçtihat Metni"



    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı vekili, çelik üreticileri, servis merkezleri ve son kullanıcılardan oluşan müşterilerine çelik üretiminde kullanılan geniş bir ürün yelpazesinde tedarik, satış, pazarlama, depolama, işleme ve dağıtım hizmeti sağladığını, davalı şirketin de aynı faaliyet sahasında çalışan bir şirket olduğunu, davalıya silisli sac satışı gerçekleştirdiğini, bu satıştan doğan cari hesap bakiye alacağı bulunduğunu, .... Müdürlüğünün 2011/3618 esas sayılı dosyasında alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğundan itirazın iptaline, takibin devamına, %40"dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; davalı şirketin davacı şirket adına komisyon karşılığı satış yaptığını, bu satışlarda faturaların müvekkili adına değil satış yapılan müşteriler adına düzenlendiğini, bir süre sonra davacının davalı şirketi aradan çıkartarak müşterilere kendisinin mal göndermeye başladığını, böylelikle müvekkili şirketin bir anda işsiz kaldığını, mağdur olduğunu, ardından davacının nereden kaynaklandığı belli olmayan bir borç üreterek müvekkili şirketten talep ettiğini belirterek, haksız davanın reddine, %40"dan az olmamak üzere kötü niyet tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece toplanan deliller ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında ticari ilişki olduğu ve bu ilişkide cari hesap üzerinden işlem yapıldığı, 2009 yılı itibariyle davacı defter kayıtlarına göre davalının borçlu olduğu, davalının 2009 yılı itibariyle defter kayıtlarında ise davacı yana borcu bulunmadığı, bu tarihten sonra yapılan işlemlerde davacının defterlerinde çek iadesi yapıldığı ve tahsilat kaydı bulunduğu, davacının başlattığı icra takibi sonucu davalı tarafından bir ödeme yapıldığının anlaşıldığı, davacının kur farkı isteyemeyeceği ve çek iadesini belgeleyemediği, davalının mahsuplaşma iddiasını davalı defterlerinde belgelediği ve davalının nakit ödeme iddiasını ispatlayamadığını tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacı lehine %20 inkar tazminatına karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince bozulması istemiyle temyiz edilmiştir.

    Dava, davacının davalıdan USD cinsinden alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın iptalini amaçlayan bir davadır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de karar yeterli gerekçeyi taşımamaktadır. Davada hükme esas alınan 01/03/2016 tarihli bilirkişi raporunun özeti gerekçede gösterilmediği gibi mahkemece davanın nasıl bir düşünceyle kabul edildiği de anlaşılamamaktadır. Bu nedenle hüküm, öncelikle yetersiz gerekçe nedeniyle bozulmuştur. Kararın hüküm fıkrası da HMK 297/2 maddesi gereğince yazılmamış ve davacının alacağının USD cinsinden mi TL cinsinden mi tahsiline karar verildiği anlaşılamadığı gibi davacı alacağına avans faizi mi yoksa döviz faizi mi uygulanacağı da belirsiz bırakılmıştır. Ayrıca takip döviz cinsinden olsa bile icra inkar tazminatı hükmolunan döviz alacağının TL karşılığının %20’si üzerinden hesaplanması gerekirken hem USD cinsinden hem de TL cinsinden belirtilerek çelişkiye sebebiyet verilmiştir.
    Öte yandan mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalının davacıya alacağını temlik ettiği kabul edilerek hesaplama yapılmasına davacı vekilince itiraz edilmiştir. İtirazın nasıl karşılandığı hükümde açıklanmamıştır. Mahkemece yapılması gereken temlikin içeriği incelenip bunun kayıtsız şartsız bir temlik olup olmadığı temlik edilen alacağın davacı tarafından tahsil edilip edilemeyeceği üzerinde durulmalı, tahsili imkansız alacağın temliki halinde bunun bir ödeme olmayacağı düşünülmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre tarafların sair temyiz taleplerinin incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 21/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara