Esas No: 2020/11125
Karar No: 2022/10841
Karar Tarihi: 27.10.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/11125 Esas 2022/10841 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/11125 E. , 2022/10841 K.Özet:
İstanbul'da bir Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bir dava ile ilgili Ceza Dairesi tarafından verilen kararda, tebligat yapılırken bilinen en son adres esas alınarak normal tebligat çıkarılması gerektiği belirtilmektedir. Eğer normal tebligat iade edilirse, adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek tebligatın bu adrese yapılması gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu kuralların uygulanmadığı bir durumda sanığın tedavi ve denetimli serbestlik kararının usulsüz olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle, verilen kararın hukuki geçerliliği bulunmadığı kabul edilerek dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na iadesine karar verilmiştir. Söz konusu kanun maddeleri, Tebligat Kanunu'nun 10/2, 21/1, 21/2, 23/1-8 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddeleridir. Ayrıca, suçun TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası kapsamında değerlendirildiği ve yargılama sürecinde durma kararı verildiği için dosyanın itiraz merciine iade edilmesi gerektiği belirtilen kanun maddesi de 5271 sayılı CMK'nın 264/2. maddesidir.
"İçtihat Metni"
Mahkeme : İSTANBUL (Kapatılan) 76. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntemin benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, mercii tarafından tebligata Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı yokluğunda verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının sanığın bildirdiği son adresten iade edilmesi üzerine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu anlaşıldığından kararın kesinleşmediği, buna bağlı olarak Mahkemenin daha sonra yapmış olduğu işlemlerin hukuki geçerliliğinin bulunmadığı anlaşıldığından, sanığın 09/11/2015 tarihli temyiz dilekçesinin tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin karara yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçundan dolayı, 5237 sayılı TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararlar sözü edilen fıkraya 14/04/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile eklenen son cümleye göre, durma kararı niteliğinde olup itiraza tabi olması nedeniyle, 5271 sayılı CMK'nın 264/2. maddesi uyarınca, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 27/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.