Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/3395 Esas 2012/6279 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/3395
Karar No: 2012/6279
Karar Tarihi: 31.10.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/3395 Esas 2012/6279 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2012/3395 E.  ,  2012/6279 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, müvekkili ile davalı yüklenici arasında imzalanan 24.11.21998 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre, binanın su basman vizesinden sonra 36 ayda teslimi gerekirken teslim edilmediğini, her bağımsız bölüm için aylık 200 Mark gecikme tazminatının öngörüldüğünü ileri sürerek, 9 bağımsız bölüm için gecikme tazminatının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 YTL"sinin yasal faiziyle birlikte davalı kooperatiften tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin noterce onaylanmış olmadığını, 8 yıldır taraflarca hükmüne uyulan bir sözleşme olduğunu, ancak geçerliliğinin sadece mülkiyetin nakli konusunda olduğunu, inşaatın gecikmesindeki kusurun davacıya ait olup, sözleşmenin kooperatif ile ilgili bulunmayan ... ve davacı arsa sahibi arasında imzalandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesince “dava konusu olayda yetkisiz kişi tarafından imzalandığı ve geçersiz olduğu ileri sürülen sözleşme adi yazılı şekilde imzalanmış olduğundan mahkemece de kabul edildiği gibi kural olarak tarafları bağlamaz ise de, bu sözleşmeye dayanılarak 1998 yılında başlayan inşaatın dava tarihine kadar 9 yıl süreyle ihtilafsız bir şekilde sürdürüldüğü ve % 90 seviyelerine kadar getirildiği savunulmakla bunun dışında yanlar arasında teati olan yazışmalarda sözleşmeye bağlı kalındığı, davacı arsa sahibine verilmesi gereken bağımsız bölümlerin belirlendiği, özellikle 22.02.2003 tarihli genel kurulda olduğu gibi 24.11.1998 tarihli sözleşme uyarınca işin yürütüldüğü ve bundan sonra da bu sözleşmeye bağlı kalınacağına dair kararlar alındığı, bu kadar uzun süre geçtikten ve sözleşme genel kurulca benimsendikten sonra akdin geçersizliğinin ileri sürülmesi hakkın kötüyle kullanılması olup, Türk Medeni Kanunu"nun 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı, bu durumda mahkemece sözleşmenin tarafları bağlayıcı nitelikte olduğu kabul edilerek işin esasının incelenerek sonucuna göre hükme varılması gerekirken, akdin geçersizliğinden söz edilerek davanın reddedilmesinin doğru olmadığından” bahisle bozulması üzerine yerel mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; taraflar arasındaki sözleşmeye göre, bina inşaatının su basman vizesinden sonra 36 ayda (3 yıl) tamamlanıp eksiksiz olarak arsa sahibine teslimi gerekeceğinden, arsa sahibine verilmesi kararlaştırılan 9 bağımsız bölümün en geç 28.05.2004 tarihinde tesliminin gerektiği, oysa ki söz konusu dairelerin davacı arsa sahibine eksiksiz teslim edildiğine dair tutanağın mevcut olmadığı gibi, keşfin yapıldığı 05.02.2010 tarihi itibarıyla eksikliklerin bulunduğunun tespit edildiği, sözleşmenin 29. maddesine göre arsa sahibine teslimi gereken dairelerin zamanında teslim edilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 55.166,00 TL tutarında cezai şart niteliğindeki alacağın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine 55.166,00 TL"nin 20.000,00 TL"lik kısmına dava tarihinden itibaren, ıslahla artırılan kısım olan 35.166,00 TL"lik kısmına ise ıslah tarihi olan 09.01.2012 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 31.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara