Esas No: 2012/4930
Karar No: 2012/6272
Karar Tarihi: 30.10.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/4930 Esas 2012/6272 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı aleyhine yaptıkları icra takibinde davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, haksız itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; 14.05.2006 tarihli genel kurul toplantı tutanağının 5.maddesinde 30.000,00 TL ek ödemenin belirlendiği, 1.000,00 TL şerefiye bedelinin ise 31.08.2008 tarihli genel kurul toplantı tutanağının 3. maddesi ile belirlendiği ancak kimlerin ödeyeceğine ilişkin kaydın bulunmadığı gerekçesiyle, davanın 30.000,00 TL yönünden kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin ve icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK"nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanun"un 19 uncu maddesiyle HUMK’a eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2012 yılı için 1.690,00 TL"dir.
HUMK"nun, 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanun ile değişik 427/4 ncü maddesi hükmüne göre alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, asıl istemin kabul edilmeyen bölümü, anılan kesinlik sınırını geçmeyen davacı tarafın, temyiz hakkı bulunmamakta ise de, davalı tarafça, kesinlik sınırı üzerinde kalan miktara yönelik temyiz yoluna başvurulması halinde, davacı tarafın, katılma yolu ile temyiz hakkı saklıdır. Somut olayda, dava dilekçesinde, 31.000,00 TL tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istenilmiş olup, mahkemece, 30.000,00 TL yönünden davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, reddedilen miktar yönünden davacı vekilince temyiz edilmiştir. İstemin reddedilen kısmı, yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı gibi, temyizin katılma yolu ile temyiz de olmamasına göre, davacı vekilinin şerefiye bedeline yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalı ortak aleyhine, davacı kooperatifçe girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Takip konusu 30.000,00 TL alacak genel kurul kararına dayanmakta olup, genel kurul kararının tebliğinin gerekmediği, toplantıya katılmayan üyeler için bağlayıcı olduğu, kesinleşmiş olması ve yok hükmünde olmaması halinde bu kararın
alacağın dayanağı durumunda olduğu hususları gözetildiğinde; miktarı önceden bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir yani likit alacak niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Mahkemece, dava konusu alacağın bu niteliğine göre, davacı yararına İİK"nun 67/2. maddesi uyarınca icra-inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, gerekçesi gösterilmeden bu istemin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin şerefiye bedeline ilişkin hükme yönelik temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.