Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/3514 Esas 2012/6219 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/3514
Karar No: 2012/6219
Karar Tarihi: 19.10.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/3514 Esas 2012/6219 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, arsa sahibi vekilinin davalı şirketle aralarında imzalanan sözleşmenin, davalının sözleşmede belirlenen sürede inşaata başlamaması nedeniyle feshini talep etmesi üzerine açılmıştır. Davalı yüklenici vekili ise taşınmazın tapu ve imar işlemleri sebebiyle inşaat ruhsatını almak için çaba gösterdiklerini ve inşaatın ruhsat aşamasında olduğunu bildirmiştir.
Mahkeme, bilirkişi raporuna göre davacının uygun bir mehil vermeden akdi feshetmesinin haksız olduğuna ve davalının yapacağı işlemleri makul sürede gerçekleştirdiğine ve fesih şartlarının oluştuğuna karar vermiştir. Kararda, MK'nun 2. ve 3. maddelerinde yer alan iyiniyet ve güven unsurlarının zedelendiği belirtilmiştir.
Kararın dayandığı kanun maddeleri: Borçlar Kanunu'nun 358, 2 ve 3. maddeleri.
23. Hukuk Dairesi         2012/3514 E.  ,  2012/6219 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı arsa sahibi vekili dilekçesinde, davalı şirketle müvekkili arasında 20.10.2010 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığını, davalının aradan bir yıl geçmesine rağmen inşaata başlamadığı gibi, Belediye"ye ruhsat almak için dahi başvurmadığını, bunun üzerine 20.07.2011 tarihli ihtarla akdi feshettiğini bildirdiğini, bu haliyle davalı yüklenicinin temerrüde düştüğünü ileri sürerek, akdin feshi ve tapudaki şerhin de kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
    Davalı yüklenici vekili cevabında, taşınmazın tarla vasfında olduğundan, öncelikle imar işlemlerinin yapılması gerektiğini, sözleşme imzalandığında davacı ve dava dışı arsa sahiplerinin murisinden tapuda intikal işlemlerinin dahi yapılmadığını, intikal işleminin 24.12.2010 tarihinde tamamlandığını, bu arada inşaat ruhsatının alınması için gerekli işlemleri yapmaya çalıştıklarını ve parsel ortasından geçen yolun, parsel kenarına alınması için belediye meclisinden imar planı değişikliklerini geçirdiklerini, sonrasında imar harcını 21.03.2011"de yatırıp, davacının taşınmazdaki buğday hasadını da bekleyerek, 27.07.2011 tarihinde imar çapını alabildiklerini, bilahare de projeleri onaylatıp 17.08.2011 de inşaat ruhsatı için resmen bavurduklarını, mahkemece konulan 16.08.2011 tarihli tedbire kadar, hiç zaman kaybedilmediğini, esasen sözleşmede de inşaat ruhsatından itibaren 24 ay içinde hava şartlarına göre teslimin kararlaştırıldığını, bu durumda makul sürede inşaata başlanması şartının araması gerektiğini, tüm bu hususlara rağmen akdin feshinin haksız olacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava konusu eski 1828 parselde inşaat yapılmak üzere taraflar arasında 20.10.2010 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığı, ancak davacının inşaata süresinde başlanmadığını ve yüklenicinin temerrüde düştüğünü iddia ettiği, davalının ise taşınmazın tapu ve imar işlemleri sebebiyle inşaat ruhsatını almak için çaba gösterdiğini ve inşaatın ruhsat aşamasında olduğunu bildirdiğini, alınan bilirkişi raporunda da davacının BK"nun 358. maddesi uyarınca işe başlamakta geciken yükleniciye uygun bir mehil vererek sözleşmenin ifasını talep etmesi ve yükleniciyi temerrüde düşürerek akdi feshetmesi gerektiğinin bildirildiğini, oysa davalının parselizasyon işlemi, imar çapı müracaatları, vb işlemleri makul sürelerde yaptığını, ancak, dosya içinde mevcut ceza mahkemesi dosyasından da anlaşıldığı üzere taraflar arasında kavga ve sürekli tartışmalar yaşandığını, bu anlaşmazlıkların adli olaylara dönüştüğünü, bu haliyle MK"nun 2. ve 3. maddelerindeki iyiniyet ve güven unsurlarının
    zedelendiğini ve artık, sözleşmeden beklenen fayda ve menfaatlerin sağlanamayacağının anlaşıldığını ifade ederek fesih şartlarının oluştuğunu, fakat davacının haksız olarak akdi feshetmesi sebebiyle de lehine vekalet ücreti ve yargılama masrafına takdir edilmediğini belirtmiş ve akdin feshine, eski 1828, ifrazla oluşan 1941, 1942, 1943 ve 1944 parseller üzerindeki şerhin karar kesinleştiğinde kaldırılmasına karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara