Esas No: 2020/8327
Karar No: 2022/3434
Karar Tarihi: 26.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8327 Esas 2022/3434 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/8327 E. , 2022/3434 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 23.01.2019 tarih ve 2016/632 E- 2019/44 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 06.10.2020 tarih ve 2019/618 E- 2020/947 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ve davalı tarafın dava dışı FOG İnş. Tur. Tic. Ltd. Şti.’nin birlikte ayrı ayrı temsilcisi ve %50'şer hisseyle ortak olduğunu, davalının dava dışı şirketi zararlandırıcı işlemler tesis ettiğini, davalı şirket yetkilisi sıfatıyla şirkete ait taşınmaz olan Başkent Organize Sanayi Bölgesi 160 ada 2 parseldeki tahsisli taşınmazı 17/04/2012 tarihinde Arangül Plastik Ltd Şti.’ne ortaklar kurulu kararı olmaksızın devrettiğini, devir bedelini fatura keşide edilmeksizin şirket kayıtlarına intikal ettirmeksizin uhdesine geçirdiğini, şirkete ait olan ... plakalı aracı 12.250,00 TL bedelle 24/04/2012 tarihinde eşi ...’a, ... plakalı aracı 26/04/2012 tarihinde 8.000,00 TL bedelle Etem Çopur’a devrettiğini, her iki aracın devrinde de fatura keşide edilmeksizin şirket kayıtlarına intikal ettirmeden devir bedelinin davalı uhdesinde kaldığını, her üç işlemle ilgili olarak davalı hakkında güveni kötüye kullanmaktan dolayı suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı hakkında Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/521 esas sayılı dava dosyasında mahkumiyet kararı verildiğini iddia ederek devredilen taşınmazla ilgili tazminat hakkı saklı tutularak davalı şirket yetkilisinin şirketi temsil ve yetkisinin kaldırılarak azline, araçların devrinden kaynaklı toplam 20.250,00 TL’nin 26/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 17/07/2012 tarihli beyan dilekçesi ile davalının şirket yetkisinin azli ile devredilen araç bedellerinin şirket nam ve hesabına ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, tarafların dava dışı şirketin %50'şer paylı 2 ortağı olduğunu, şirket merkezinin davacıya ait olan adreste faaliyetini yürüttüğünü, davalının mesleki faaliyeti sebebiyle yurtdışında bulunması nedeniyle şirket faliyetlerinin tamamını tek başına temsil ve ilzama yetkili olan ... tarafından yönetildiğini, şirketin defterlerinin davacıda olduğunu, bu sebeple davacının defterler üzerinde değişiklikler yapabildiğini, davalının yapmış olduğu işlemler bildirilmesine rağmen deftere işlenmeyerek davalının zor durumda bırakıldığını, davacının şirkete ait kamyon ve minibüsü satıp parayı uhdesinde tuttuğunu, şirket adına kayıtlı Volkswagen Caddy marka ticari aracın ilk günden beri davacının şahsi işleri için aralıksız kullanıldığını, şirkete ait taşınmazın devrinin iptaline ilişkin açılan davanın sonuçlandığını, devrin iptal edildiğini, ceza davası açılmış ise de kararın kesinleşmediğini, ... ... ada 32 parseldeki dubleks meskenin davalı tarafından alındığını, kredi ödemelerinin davalı tarafından yapıldığını, 32 parsele dair şirket tarafından inşaat bedeli olarak ödenen bir tutar olmadığını, davalının işleri nedeniyle yurtdışında olduğu dönemde şirketten alacağı olan 360.000,00 TL bedel ile dava dışı şirkete devrettiği Başkent OSB 160 ada 12 parsele karşılık ödemenin karmaşık ve mizan ve muhasebe tekniği ile ödeme yapılmadan sıfırlandığını, hatta borçlu duruma düşürüldüğünü, davalı ortak olmadığı 2006-2007-2008-2009 yıllarında ortakmış gibi borçlandırıldığını, şirket üzerinden satışı gerçekleştirilen araçların alış bedelleri davalı yanca karşılandığı halde şirket aktifine kaydedildiğini, davalının davacıya şirket harcamaları için aktardığı tutarların hiçbirisinin şirket adına kullanılmadığını, şahsi işleri için sarfediliğini, davacının davalının yanında çalışan olduğunu, zaman içinde %50 hisse ile şirkete ortak kılındığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, şirket kayıtlarında araçların ve taşınmazın satışını belgelendiren herhangi bir satış faturası kaydına rastlanılmadığı, 6102 sayılı TTK’nın 626/1 maddesine göre müdürler ve yönetimle görevli kişiler görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kuralı çerçevesinde gözetmekle yükümlü oldukları, davalının şirket menfaatleri gereği şirket aktifinde kayıtlı araçların satışından kaynaklanan bedeli kendi uhdesinde tuttuğu, şirket aktifine kazandırmadığı, dolayısıyla şirket menfaatlerinin aksi yönünde hareket ettiği kanaatine varıldığı, diğer sermaye şirketlerinden farklı olarak TTK’nın 630/2 maddesine göre limited şirketlerde müdürlerin mahkeme kararıyla azledilebilecekleri, TTK’nın 630/2 maddesi uyarınca her limited şirket ortağının pay oranı ne olursa olsun haklı sebeplerin varlığı halinde yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, kanunda haklı sebebin de belirlendiği, buna göre yöneticinin özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunacağı, hal böyle olunca davalının şirket mal varlığını şirket kararı olmadan satması ve elde edilen paranın şirkete aktarılmamış olması karşısında azil için kanunda öngörülen haklı sebebin mevcut olduğu, davalının şirket mal varlığını satarak elde edilen parayı şirkete aktarmamasından doğan zararın şirket zararı niteliğinde olduğu, ancak şirket ortağı sıfatıyla davacı taraf tazminat davası açabilecek ise de tazminatın şirkete ödenmesi talep edilmesi gerekmekte olup, davacının talebini bu şekilde tashih ettiği, zarar miktarının satış bedellerinden ibaret olduğu, zararın satış tarihlerin de oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılmasına, 20.250,00 TL'nın davalıdan 26/04/2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiliyle dava dışı Fog İnşaat Turizm ve Ticaret Limited Şirketi'ne ödenmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, tarafların dava dışı şirketin %50 ortağı bulunduğu, uyuşmazlık konusu araç satış işleminin yapıldığı 2012 yılında tarafların münferit imzaları ile temsil ve ilzama yetkili kılındıkları, dava konusu araçların ve taşınmazın satışı sonucunda tahsil edilen nakit bedellerin şirketin defter ve kayıtlarında yer almadığı, noter huzurunda düzenlenen araç satış sözleşmesinde bedelin nakit olarak alındığının belirlenmesine ve taşınmazın tapuda satışının gerçekleşmesine rağmen söz konusu bedellerin deftere kaydedilmediği, araç ve taşınmaz satış bedellerinin şirket kasasına girmediği, şirketin banka kayıtlarını gösterir muavin kayıtlarında da bulunmadığı, şirket kayıtlarında araçların ve taşınmazın satışını belgelendiren herhangi bir satış faturası kaydınada rastlanmadığı, şirketin ortaklarına olan borçların takip edildiği ortaklara borçlar hesabı bilirkişilerce incelenmiş davalının davadışı şirketten 51.516,23 TL alacaklı olduğu, satış bedellerinin şirketin ortağa borç tutarından mahsup kaydınında yapılmadığı, şirketin diğer ortağı olan davacının da aynı dönemde 225.788,25 TL alacaklı olduğu, nihayetinde araçların ve taşınmazın satışının yapılması ve davalı ortağın şirketten olan alacaklarına istinaden davalıya ödenmesi hususunda ortaklar kurulunca alınmış herhangi bir kararın mevcut olmadığı, somut olayda, davalının 6102 sayılı TTK’nın 626/1 maddesine aykırı olarak şirket menfaatleri gereği şirket aktifinde kayıtlı araçların satışından kaynaklanan bedeli kendi uhdesinde tuttuğu, şirket aktifine kazandırmadığı, dolayısıyla şirket menfaatlerinin aksi yönünde hareket ettiği, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 1.036,96 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 26/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.