Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8316 Esas 2022/3441 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8316
Karar No: 2022/3441
Karar Tarihi: 26.04.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8316 Esas 2022/3441 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı banka ile davalılar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı ve kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığı belirtilen davada, davalıların itirazının haksız olduğu ve icra inkar tazminatıyla birlikte iptal edilmesi talep edilmiştir. İlk derece mahkemesi, davalılar adına vekaletnamenin ibraz edilmediği için itirazın geçersiz olduğunu ve davanın reddedildiğini belirtmiştir. Ancak, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, davacının gönderdiği ihtarname ile borçlulara süre verildiği ve muacceliyetin ertelendiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiğini açıklamıştır. Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz edilerek incelenmesi sonucunda, somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı ve kararın onanmasına karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri: Ticari İşletme Hakkında Kanun'un 2. maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355, 369/1, 371, 372 ve 370/1. maddeleri.
11. Hukuk Dairesi         2020/8316 E.  ,  2022/3441 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07.01.2019 tarih ve 2018/750 E- 2019/9 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 22.09.2020 tarih ve 2019/598 E- 2020/837 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davacı banka ile davalılardan ... arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye istinaden kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine ihtarname keşide edildiğini, sonrasında kredi alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili 01.01.2019 tarihli beyan dilekçesiyle, ödeme emrine itirazların vekil aracılığıyla yapılmasına karşın tebligatların asile yapıldığını, bu nedenle yapılan ön inceleme duruşmasının usulsüz olduğunu, davalı ... adına itirazın da geçerli vekaletnameye istinaden yapıldığını belirtmiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; icra dosyasında borçluların tümü adına vekil tarafından itiraz edildiği, icra dosyasında ... adına vekaletnamenin ibraz edilmediği, bu hususun icra müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabıyla da teyit edildiği, ayrıca ...’na yapılan tebligatın da usulsüz olduğunu, dolayısıyla bu davalı yönünden usulüne uygun tebliğ edilmiş ödeme emri ve usulüne uygun itiraz bulunmadığı dolayısıyla durmuş bir takipten söz edilemeyeceği, davacı tarafından davalı borçlular ... ve ...'ye PTT kanalıyla 28.09.2018 tarihli hesap kat ihtarını gönderildiği, davalı borçlu ...'na 09.10.2018'de tebliğ olduğu, davalı ... yönünden ise ihtarın tebliğ edildiğine dair ispatlayıcı belge sunulmadığı, hesap kat ihtarında davacının, muhataplarına tebliğden itibaren başlamak üzere 3 günlük ödeme süresi verdiği, davalı borçlu ...'na yapılan tebliğ tarihi olan 09.10.2018 olduğu 3 günlük ödeme süresi eklendiğinde borcun muacceliyet tarihinin 13.10.2018 olduğu, davalı borçlu ... yönünden ise ihtarın tebliği ispatlanamadığından atifet/ödeme süresi henüz başlamadığı, davacının davalı borçlular hakkında 03.10.2018 tarihinde icra takibini başlattığı, davacı banka davalı borçlular ... ve ... hakkında ödeme/atifet süresinin dolmasını beklemeden icra takibini başlattığı, usulüne uygun olarak süresinde başlatılmış bir icra takibi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesi'nce, tüm dosya kapsamına göre; davacı banka tarafından davalılara gönderilen 28.09.2018 tarihli hesap kat ihtarnamesinde toplam 80.690,91 TL kredi borcunun ihtarın tebliğinden itibaren 3 gün içinde ödenmesi istendiği, ihtarnamenin davalı ...'na 09.10.2018 tarihinde tebliğ edildiğine dair PTT gönderi takibi sisteminin sorgulama sayfası dosyaya ibraz edildiği, ihtarnamenin diğer davalılara tebliğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge ibraz edilmediği, diğer davalı ... tarafından ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğuna ilişkin icra hukuk mahkemesinde açılmış herhangi bir şikayet bulunmadığı, ödeme emri tebliğinin Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olduğu, davalı ... vekili itiraz dilekçesinde ödeme emrinin müvekkiline 09.10.2018 tarihinde tebliğ edildiğini belirttiği, ödeme emrine itiraz tarihi itibariyle ... tarafından adına borca itiraz dilekçesi ibraz eden vekile vekaletname verildiği, vekilin icra dosyasında vekaletnamesinin bulunmamasının sonucu etkilemeyeceği, davalı ... hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde gerekçe yönünden isabet bulunmadığı, ihtarname ile verilen ve ihtarnamenin tebliğinden itibaren başlayacak olan ödeme süresi başlamadan 02.10.2018 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, davacı banka tarafından kredi hesabının kat edilmesiyle birlikte davalılara bir ihtar yapılmasa bile borç muaccel hale geleceği ancak davacının gönderdiği ihtarnameyle borçlulara ihtarnamenin tebliğine kadar ve tebliğinden sonra üç gün süre verildiği, bu durumda verilen süre sona ermeden ve ertelenen muacceliyet süresi bitmeden icra takibine geçilmesi TMK'nın 2. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun bir kısım gerekçe yönünden kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının bir kısım gerekçe yönünden kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 26/04/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Bölge Adliye Mahkemesince, davacı tarafından gönderilen ihtarname ile davalılara süre verilmesi nedeniyle muacceliyetin ertelendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, hesabın kat edilmesiyle alacak muaccel olup takibine geçilmesi için hesabın kat edilmesi yeterlidir. İhtar ve ihtarın tebliği temerrüt faizinin hesabında dikkate alınması gerekli bir husustur. Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiğini düşündüğümüzden sayın çoğunluğun onama görüşüne muhalifiz (Yargıtay 19. H.D 13.02.2014 tarih, 2013/18783 E., 2014/2861 K., 28.02.2017 tarih, 2016/13881 E., 2017/1590 K.) (Yargıtay H.G.K 24.05.2017 tarih 2017/19-815 E., 2017/1007 K.).



    Hemen Ara