Esas No: 2021/3829
Karar No: 2022/3446
Karar Tarihi: 26.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3829 Esas 2022/3446 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3829 E. , 2022/3446 K.Özet:
Davacı, davalı tarafından keşide edilen faturalar karşılığında ödenen intifa ve proje bedellerinin ödenmemesi nedeniyle 661.435 TL+ KDV alacağının ticari avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, sözleşmede iade edileceğine dair bir madde olmaması nedeniyle davanın reddine karar vermiştir. Bölge adliye mahkemesi ise intifa bedelinin kalan süreye tekabül den güncellenerek iadesine ve davacıya avans faizi tahsili kararı vermiştir. Ancak, faiz KDV'si hakkında karar verilmemesi ve intifa terkin tarihindeki kalan süre yerine yanlış bir tarih dikkate alınması nedeniyle karar Yargıtayca bozulmuştur. Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 24/c maddesi uyarınca faiz alacağına KDV eklenebileceği belirtilmiştir. Ayrıca, intifa terkin tarihi doğru şekilde hesaplanması gerektiği vurgulanmıştır. (Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 24/c maddesi)
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07.12.2017 tarih ve 2014/887 E. - 2017/824 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 14.02.2019 tarih ve 2018/608 E- 2019/184 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından duruşmalı, davacı vekili tarafından duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline geri çevrilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra iade edildiği anlaşılmakla,
duruşma için belirlenen 15.02.2021 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ..., davalı vekili Av. ... ile fer'i müdahil vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile davalı arasında 08.03.2005, 18.4.2008 ve en son 18.9.2010 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığını, son olarak imzalanan sözleşme bir yıl süreli olduğundan 18.9.2011 de bayilik ilişkisinin sona erdirildiğini, davalı tarafından maliki olduğu taşınmazlar üzerine 10.02.2004 tarihinde ilk sözleşme uyarınca davacı lehine 15 yıllığına intifa hakkı tesis edildiğini, intifa bedelinin ve proje bedelinin davalının kestiği fatura karşılığı ödendiğini Rekabet Kurumu kurul kararı uyarınca ilk sözleşme uyarınca kurulan intifa bedelinin kullanılmayan bakiye süre için güncellenmiş değerinin ve proje bedelinin ödenmesi istemli davalıya ihtarname gönderilmesine rağmen ödenmediğini belirterek davalıya ödenen intifa ve proje bedeli olan 661.435,00+ KDV alacağının temerrüt tarihten itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın talebinin Rekabet Kurum kararı sonrası sözleşme ve intifa süresini 5 yıldan sonra uzatmak istemeyen bayi olması halinde geçerli olacağını, davalının tüm ihtarlarda sözleşme ilişkisini uzatmak istediğini beyan ettiğini, davacının intifa bedeli ödemediğini ayrıca proje bedelinide ödenmediğini zira ödenmiş olsa dahi iade talep hakkının olmadığını, davacının hesaplama yönteminin yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, talep edilen inkişaf bedeli istasyonun faaliyete geçirilmesi için bir defaya mahsus olarak verilen bir bedel olup, sözleşmede fesih halinde bu bedelin iade edileceği açıkça düzenlenmedikçe iadenin istenemeyeceği, taraflar arasında yapılan 08/03/2005 tarihli bayilik sözleşmesinde emsal yargıtay kararları doğrultusunda bedelin iade edileceğine dair bir madde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, davacı vekili intifa bedeli olarak ödenen 450.000.-TL’nin kalan süreye tekabül eden bedeli güncelleştirerek iadesini talep etmekte ise de davalının iyiniyetli olarak sözleşme süresinin sonuna kadar devam edeceği düşüncesiyle iktisap ettiği intifa bedelinin kendi dahilinde olmayan nedenlerle sözleşmenin süresinden evvel geçersiz hale gelmesi nedeniyle iyiniyetle elinde kalanı vermekle sorumlu olduğu, iyiniyet ve hakkaniyet kuralı gereği haklı bir sebeble uhdesinde tuttuğu bir bedelden dolayı semerelerin istenilemeyeceği, bu sebeble kıstelyevm usulünce kullanılmayan süreye göre hesaplama yapılarak kalanı iade ile yükümlü olduğu, ilk alınan geri kalan işlememiş süreye tekabül eden miktarın intifa terkin tarihi olan 18.11.2011 tarihine kadar yapılan denetlenen hesaplamayada uygun olduğundan 250.912,58 TL olacağı, ve KDV’nin davalı kazanımı olmayıp vergi olarak devlete ödendiğinden (Yargıtay 19 HD 2016-5209 esas-2017-1885 karar sayılı ilamı) KDV isteminin reddi gerektiği,
Temerrüt tarihinin ise ancak dava tarihi olacağını zira davacı tarafça keşide edilen ihtarnamelerin erken açıldığı için İstanbul 40. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde davacının davası reddedildiğinden bu davada esas alınmayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusu intifa bedeline ilişkin kısma yönelik olup HMK 355(1) gereği istekle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde intifa bedelinin inkişaf bedeli olarak kabulüyle davanın reddine ilişkin hüküm yerinde olmadığından kaldırılarak davanın kısmen kabulune iadesi gereken bedele dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmiştir.
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle bakiye süreye tekabül den intifa bedelinin tahsili istemlidir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre ve özellikle HMK 205. madde gereği davalının bizzat kendi el ürünü olan faturaların intifa bedeli açıklaması ile kesilmiş olmasına göre taraf vekillerinin aşağıda yazılı bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Bölge adliye mahkemesince, asıl alacağı avans faizi ile tahsiline karar verilmiş ise de faizin KDV’si hakkında karar verilmemiştir. 3065 sayılı Katma Değeri Vergisi Kanunu'nun 24/c maddesinde matraha dahil unsurlar arasında “Vade farkı, fiyat farkı, kur farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerler.” gösterilmiştir. Anılan Kanunu'nun 24/c maddesi uyarınca faiz alacağı da KDV matrahları arasında gösterildiğinden faize de KDV istenebilecektir. Bu nedenle mahkemece davacının hüküm altına alınan alacağın faizine KDV eklenmemesi doğru olmamış hükmün bozulması gerekmiştir.
3- Davacı tarafından davalı şirket yetkililerine intifa hakkının terkini hususunda vekaletname verilmesinin yeterli olmadığı, intifa hakkını tapuda terkin ettirildiği tarihin nazara alınması gerekmektedir. Dosyaya gelen tapu takyidatından 30.03.2005 tarihli intifanın 02.12.2011 tarihinde terkin edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda bu tarihin nazara alınarak hesaplama yapılması gerektiği halde yazılı şekilde 18.11.2011 tarihinin nazara alınması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin (3) no.lu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan ayrı ayrı alınarak yekdiğerine verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden taraflara iadesine, 26/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.