Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/2097 Esas 2022/3416 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/2097
Karar No: 2022/3416
Karar Tarihi: 26.04.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/2097 Esas 2022/3416 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı banka, genel kredi sözleşmesine istinaden davalı şirkete kredi kullandırmıştır. Ancak kredi alacağı ödenmemiştir ve takip başlatılmıştır. Davalı itirazda bulunmuştur. Mahkeme, önceki kararda direnmiş ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun bozma kararı sonucu kararın yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğunu belirterek, kararı bozmuştur. Mahkemenin hesap kat ihtarını usulüne uygun olarak tebliğ etmediği gerekçesiyle temerrüt faizi hükmetmesi doğru değildir. Karar bozulmuştur.
Kanun maddeleri: İİK'nın 68/b maddesi, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi.
11. Hukuk Dairesi         2022/2097 E.  ,  2022/3416 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki dava sonucu mahkemece verilen 17.03.2014 gün ve 2013/207-2014/91 sayılı hükmün (kapatılan) Yargıtay 19. Hukuk Dairesince 18.02.2015 gün ve 2014/19097-2015/2173 sayılı ilamla bozulması üzerine yukarıda tarih ve sayısı belirtilen direnme kararına ilişkin dava dosyası 02.12.2016 tarih ve 6763 sayılı Yasa'nın 43 ve geçici 4/1. maddesi uyarınca dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden davalı şirkete kredi kullandırıldığını, kredi alacağının ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibinin, davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali, takibin devamı ile asıl alacağın % 40’ı oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, takibin faize faiz işletilecek şekilde yapıldığını, alacağın ipotekle teminat altına alındığını belirterek, davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davalı adresini değiştirmediğinden davacının ihtarnameyi usulüne uygun tebliğ ettirmesi gerektiği, davalı borçlu şirketin takip tarihinden önce usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediği, davacı banka alacağından ipotek bedelinin mahsup edildiği, buna göre takip tarihi itibari ile banka alacağının 124.764,88 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının 124.764,88 TL asıl alacak üzerinden iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 18.02.2015 tarih 2014/19097- 2015/2173 sayılı kararıyla kararın bozulmasına karar verilmesi sonrasında mahkemenin 09.09.2015 tarih 2015/747 E. 2015/768 K. sayılı kararı ile borçlunun adres değişikliği olmadığından İİK’nın 68/b maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı, bu durumda alacaklı bankanın borçlu tarafından kendisine bildirilmiş olan sözleşmedeki adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’na (TK) göre usulüne uygun tebliğ yaptırması gerektiği, ihtarnamenin davalı şirket çalışanı (muhasebecisi) olan İsmail Bülbül'e tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2011/568 esas sayılı dosyasında verilen kesinleşmiş kararda ise, davalı şirketin İsmail Bülbül isimli çalışanı olmadığından tebligatın geçersiz olduğunun belirtildiği, bu karar kesinleşmekle tebliğ yapılan İsmail Bülbül'ün davalı çalışanı olmadığının anlaşıldığı, bu durumda tebligatın davalı şirket çalışanına yapılmadığı, İİK’nın 68/b maddesindeki düzenlemenin adres değişikliğini bildirmeyen borçlu için getirilmiş bir yaptırım olduğu, adres değişikliği yapmayan borçlu için bu hükmün uygulanamayacağı gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine, davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının 124.764,88 TL asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacağa 25/03/2013 takip tarihinden itibaren yıllık % 60 faiz ve faizin % 5’i oranında BSMV işletilmek suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
    Direnme kararının, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 30.01.2017 tarih 2016/20424-2017/601 sayılı kararı ile bozma kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na gönderilmesine karar verilmiştir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.11.2021 tarih 2017/(19)11-896 E. 2021/1405 K. sayılı kararıyla, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozmadan önceki kararda tartışılıp değerlendirilmemiş, dolayısıyla Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğundan davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
    Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde bildirilen adreste kat ihtarı uyarısı muhasebeciye tebliğ edilmiştir. Genel kredi sözleşmesinin 40. maddesinde, “Müşteri ve/veya ek kart hamili ve kefiller, bu sözleşmede yer alan hususların yerine getirilmesi için aşağıda imza ve isimlerinin yanında yazılı adresi, değişiklik noter aracılığı ile bildirilmedikçe, kanuni ikametgâh olarak tesis edildiğini beyan eder ve bu adrese yapılacak yazılı bildirimlerin şahıslarına yapılmış sayılacağını, o yer de bulunmasa bile tebligatın iade edilmeyip Tebligat Kanunu'nun 21. maddesinin uygulanmasını kabul ederler" hükmü bulunmaktadır. Hesap kat ihtamamenin 30.01.2009 tarihinde davalının kanuni ikametgâhına tebliğ için ibraz edildiği konusunda taraflar arasında herhangi bir tartışma bulunmamaktadır. Tebligat İsmail Bülbül isimli şahsa yapılmayıp iade edilseydi dahi, taraflar arasındaki sözleşme hükmü gereği tebligatın 30.01.2009 tarihinde yapılmış sayılması gerekeceğinden, bu durumda kat ihtarının usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinin kabulü ile ihtarnamede belirtilen atfet mehli gözönüne alınarak temerrüt tarihi belirlenip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle takip tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 26/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara