Esas No: 2020/8349
Karar No: 2022/3495
Karar Tarihi: 27.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8349 Esas 2022/3495 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/8349 E. , 2022/3495 K.Özet:
Taraflar arasında yapılan kredi ve kredi kartı sözleşmelerine dayalı olarak açılan takip işlemine davalı tarafın yaptığı itirazın kısmen kabul edilmesi üzerine yapılan istinaf başvurusunda; davacının belirtilen miktara karar veren kısmi dava açmasına rağmen hangi istemin kapsamında olduğunun belirtilmediği, bunun doğrudan tarafın kendisi tarafından yapılması gerektiği ibaresinin yer aldığı ve açılan davanın incelenemeyeceği sonucuna varılmıştır. Bu gerekçeyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuş ve davalı vekilinin sair temyiz itirazları için incelenmesine yer olmadığı belirtilmiştir. Kararda Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 119. maddesinin 1. fıkrasının (e) ve (f) bendi ile 194. maddesinin gerektirdiği somut ve açık ispattan bahsedilmiş ve ayrıca HMK'nın 24, 25 ve 26. maddeleri hatırlatılarak hakimin belirli taleplere göre hareket etmesi gerektiği vurgulanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 02.11.2018 tarih ve 2017/2019 E. - 2018/991 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine , istinaf isteminin kabulüne dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'nce verilen 25.09.2020 tarih ve 2019/291 E. - 2020/708 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı borçlu şirketin davacı banka ili imzaladığı Genel Nakdi Kredi ve gayrinakdi kredi sözleşmeleri ile Bussines Card Üyelik Sözleşmelerine istinaden kullandığı krediler nedeniyle nakden borçlandığını, davalı ...'ün söz konusu borcun kefili olduğunu, kredi borçlarının geri ödemesinin aksaması üzerine hesapların kat edilerek ihtarname gönderildiğini, borcun ödenmemesi üzerine takip yapıldığını, davalı borçluların takibe itiraz ettiğini, itirazların şimdilik 650.000,00.TL talep yönünden iptaline, duran icra takibinin devamına, haksız dayanaktan yoksun itiraz nedeniyle davalı borçluların %20'sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, banka tarafından hesabın kat edildiği tarihte davalının ödenmeyen borcu bulunmadığını, davalılardan ...’e usulüne uygun tebligat yapılmadığından davalı kefil yönünden alacak muaccel hale gelmediğini, talep edilen %40 temerrüt faizi sözleşmeye aykırı olduğu belirtilerek davanın reddine ve %20 tazminata karar verilmesi talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulüne, Adana 8. İcra Müdürlüğü'nün 2017/5320 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin BCH nedeniyle 2.000.000,00 TL asıl alacak, 60.142,73 TL temerrüt faizi, 3.007,14 TL BSMV için, ticari kredi kartı nedeniyle 98.766,89 TL asıl alacak, 2.003,66 TL işlemiş faiz, 100,18 TL BSMV için, kredili mevduat hesabı nedeniyle 684,50 TL asıl alacak, 13,94 TL işlemiş faiz, 0,70 TL BSMV için devamına, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, 432.322,34 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafın depo isteminin reddine, davalı tarafın %20 tazminat isteminin bankanın kötü niyetli takipte bulunduğu ispatlanmadığından reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İstinaf mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, ilk derece mahkemesince benimsenen bilirkişi raporu uyarınca davacının takip tarihi itibariyle taleple bağlı kalınarak BCH nedeniyle 650.000,00 TL alacağı bulunduğu anlaşılarak bu dava değeri üzerinden davanın kabulüne, gayri nakdi alacak bakımından dava dilekçesinde açık bir talep olmadığı gerekçesiyle bu konuda hüküm kurulmamasına, davalıların itirazlarında haksız oldukları anlaşıldığından kabul edilen dava değeri üzerinden %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine, davacının takibinde kötü niyetli olduğu hususunun ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla davalılar vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, kararı davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen banka genel kredi ve kredi kartı sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsiline ilişkin yapılan takibe yönelik itirazın iptali isteminden ibarettir.
Davacı takip talebinde, davalıların 02.05.2017 takip tarihi itibariyle borçlu cari hesabından dolayı toplam 2.146.105,52 TL, ticari kredili mevduat hesabından dolayı 702,23 TL alacağın ve 2.820,00 TL gayri nakdi çek riskinin bulunduğunu, ayrıca ticari kredi kartından dolayı takip tarihi itibariyle 100.870,73 TL alacaklı olduğunu belirtmiş, davalıların takip talebin tamamına itiraz etmesi üzerine davacı vekili 650.000,00 TL bakımından kısmi dava açmıştır. İlk derece mahkemesince talepten fazlasına hükmedilmiş ve açık talep olmayan hususlarda karar verilmiş olması nedeniyle bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, talebin takip tarihindeki alacak sıralaması nazara alınarak davanın takip talebindeki borçlu cari hesap kredisinden kaynaklanan 2.082,955,65 TL'lik asıl alacağa ilişkin olduğu değerlendirilerek itirazın iptaline karar verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanun’un 119. maddesinin 1. fıkrasının (e ) ve (f) bendinin ve 194. maddesinin gereği olarak davacının dayandığı vakıaların somut ve açık ispata elverişli bir şekilde gösterilmesi gerekir. Hukuk yargılamasında tasarruf ilkesinin sonucu olarak HMK’nın 24. maddesi uyarınca talep olmadan bir dava incelenemeyeceği ve taraflarca getirilme ilkesinin sonucu olarak da HMK’nın 25. maddesi uyarınca hakimin vakıaları kendiliğinden araştırma veya delil toplaması söz konusu değildir. Zira HMK’nın 26. maddesi uyarınca hakim tarafların talepleriyle bağlıdır. Bu nedenle dava dilekçesi, yargılamayı başlatmakta, hem vakıalar hem deliller yönünden çerçevesini çizmekte ve davada incelenecek talep konusunu belirlemektedir. İstinaf mahkemesince, açılan kısmi davada belirtilen miktara karar vermiş olsa da, davacının takip talebinde belirtilen istemlerinin hangisini kapsadığı hususlarının doğrudan tarafın kendisi yapmak zorundadır. Tarafın bu ihmali, özensizliği ve eksikliğini tamamlamak mahkemenin işi olmadığından, HMK’nın 31. maddesi uyarınca somutlaştırma yükünün yerine getirilmesi için hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacıya iddialarını tam olarak açıklatılmadan karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalılara iadesine, 27.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.