Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1229 Esas 2022/3511 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1229
Karar No: 2022/3511
Karar Tarihi: 27.04.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1229 Esas 2022/3511 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/1229 E.  ,  2022/3511 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 10.07.2020 tarih ve 2020/113 E. - 2020/312 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacılar vekili; müvekkili Remar Ltd. Şti.nin imzaladığı Genel Kredi Taahhütnamesinde, davacılar Elit Media Ltd Şti. ... ve ...’in kefil olduklarını, davacı ...’in kefalet yönünden imzası olmadığından, husumet itirazında bulunduklarını, davacı ... ise taşınmazı satış yolu ile alan kişi bulunduğunu, kredi borcu zamanında ödenmeyince davalı banka ile anlaşıldığını, 86.274,55 TL paranın yatırılması halinde ipoteğin fekedileceği ve icra işlemlerinin sona erdirileceği konusunda mutabakata varıldığını, taşınmazın satılarak kararlaştırılan bedelin davalı bankaya ödenmesine rağmen ipoteğin kaldırılmadığını ve takiplerin devam ettiğini ileri sürerek, ödeme nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ile ipoteğin fekkine ve davacılar ... ile ... lehine 4.000’er TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada ise, bankaya toplamda 86.275,00 TL ödeme yapıldığını, bankanın ipoteğii fe edeceklerini ve icra takibini sonlandıracaklarını bildirmelerine rağmen bu işlemleri yerine getirmediklerini, netice bankaya ipotek nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti, ipoteğin fekki ve manevi tazminat istemli dava açtıklarını, o dava devam ederken bu davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu beyan etmişlerdir.
    Davalı vekili; davacı ... şirketine kullandırılan kredi için mülkiyeti ... ve ...’e ait 06.12.2007 tarihli 125.000.- TL bedelli ipotek tesis edildiğini, taşınmazı alan davacı ...'nin ipotek limiti kadar sorumlu olduğunu, davacı firmaların borcu 30.03.2009 tarihinde 86.274,55 TL olarak ödemek istediklerini, alıcının satış bedelini Türkiye Finans Katılım Bankası'ndan çekeceği kredi ile ödeyeceğinden ipoteğin kaldırılması ile ilgili yazı verilmesinin talep edilmesi üzerine dava dışı bankaya 25.03.2009 tarihinde yazı yazıldığını ancak paranın kararlaştırılan 30.03.2009 tarihinde yatırılmadığından anlaşmanın hükümsüz kaldığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Birleşen davada ise, borcun genel kredi sözleşmesi kapsamındaki borcun ödenmemesi üzerine ipotekli gayrimenkulü alan ... ve diğerler borçlular aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiği, ancak borçluların itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, borçluların haksız ve kötüniyetli itirazlarının iptaline ve alacağın %40'ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak ve tüm dosya kapsamına göre yapılan yargılama sonucunda, asıl dava yönünden; davacı tarafa menfi tespit talebiyle ilgili miktar yönünden bildirilen 125.000,00 TL üzerinden eksik peşin harcın tamamlattırılmış ve bozma ilamında belirtilen protokolün dosyaya sunulması için taraf vekillerine süre verilmiş olduğu, ancak taraf vekillerince 25.03.2009 tarihli belge dışında başkaca bir belgenin bulunmadığının beyan edildiği, her ne kadar bahse konu bozma ilamında ilgili protokol dosyaya getirilerek davacıların protokol hükümlerine uygun davranıp davranmadığı incelenerek protokole uyulmamış ise bu hususun davaya etkisi üzerinde durulması belirtilmiş ise de; 29.03.2009 tarihli belge içeriğinde geçen ve 30.03.2009 tarihinde imzalandığı belirtilen bir ödeme taahhüdü ya da protokolün bulunmadığı, bu nedenle önceki bozma ilamında da belirtildiği üzere son ödeme tarihi olan 17.04.2009 tarihinde davacıların bakiye borcunun bilirkişi raporunda belirlenen 7.753,07 TL olduğu anlaşılmakla, davacı yanın (125.000,00 TL 7.753.07) 117.246,93 TL yönünden borçlu olmadığının tespiti ile manevi tazminat ve taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekki talebinin reddine karar verilmesi gerektiği ve birleşen davada ise; davacı tarafın yukarıda açıklanan nedenlerle 7.753,07 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından (7.659,24 TL ticari kredi ve taksitli ticari kredi işlemiş faizi ile 93,83 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 7.753,07 TL) bu miktara vaki itirazının iptali ile koşulları oluşmayan icra inkar ve kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğinden, asıl davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile Davacı yanın davaya konu krediler yönünden 117.246,93 TL borçlu olmadıklarının tespitine, fazlaya ilişkin menfi tespit isteminin reddine, davacı yanın ipoteğin fekki talepleri ile davacılar ... ve ...'in manevi tazminat taleplerinin reddine, birleşen İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2013/189 Esas ve 2014/62 Karar sayılı dosyasında; davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, İstanbul 10.İcra Müdürlüğü'nün 2012/4887 takip sayılı dosyasında davalı yanın itirazının kısmen kabulü ile takibin bu defa 7.659,24 TL ticari kredi ve taksitli ticari kredi işlemiş faizi ile 93,83 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 7.753,07 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin isteminin reddine, takip tarihinden itibaren yıllık %96 temerrüt faizi ile %5 oranında BSMV uygulanmasına, icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatının reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı, taraf vekillerince temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
    1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada davacılar ve birleşen davada davalılar vekilinin tüm, asıl davada davalı ve birleşen davada davacı banka vekilinin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Asıl dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun ödendiği iddiasına dayalı menfi tespit, ipoteğin fekki ve bir kısım davacılar için manevi tazminat istemidir. Birleşen dava ise; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline dayalı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Mahkemece asıl dava yönünden, 30.03.2009 tarihi itibariyle belirlenen 92.057,55 TL toplam nakit borç tutarından yapılan tahsilatlar mahsup edildikten sonra davacıların bakiye borcu olarak belirlenen 7.753,07 TL’nin 125.000.- TL ipotek bedelinden düşülmesi suretiyle bulunan 117.246,93 TL yönünden davacıların borçlu olmadıklarının tespiti ile ipoteğin fekki ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş; birleşen dava yönünden ise, davacı tarafın alacağı olarak belirlenen 7.753,07 TL üzerinden itirazın iptali ile tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
    Ancak asıl davada davacılar, davalı banka tarafından düzenlenen 25.03.2009 tarihli belgeye işaret ederek, bu belgede bankanın talep ettiği ve ipoteğin kaldırılması sonucuna bağlanan ödemenin üzerinde anlaşıldığı gibi 86.274,55 TL olduğunu ileri sürdüğünden, bu meblağın menfi tespit talebine konu edildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, dava konusunun ipotek bedeli olmadığı ortadadır. Diğer yandan mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda 30.03.2009 tarihi son ödeme tarihi kabul edilerek bu tarih itibariyle toplam nakit borç tutarının 92.057,55 TL olarak belirlenmiş olması ve bu meblağ üzerinden yapılan tahsilatlar düşülerek, son tahsilat tarihi olan 17.04.2009 itibariyle davacıların 7.753,07 TL borcunun bulunduğu tespit edilmiş olmasına rağmen, borçlu olunmayan kısma ilişkin olarak 125.000.-TL ipotek bedeli baz alınmak suretiyle menfi tespit hükmü kurulmuş olması doğru olmamıştır.
    Bu durumda mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacıların 30.03.2009 tarihi itibariyle davalı bankaya olan toplam nakit borç tutarı esas alınarak, yapılan tahsilatlar düşüldükten sonra son tahsilat tarihi olan 17.04.2009 itibariyle davacıların borçlu olmadıkları miktar belirlenip, yargılama gideri ve vekalet ücretinin de bu miktar üzerinden belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacılar ve birleşen davada davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları ile asıl davada davalı ve birleşen davada davacı banka vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı ve birleşen davada davacı banka vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl davada davacılar-birleşen davada davalılardan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl davada davalı-birleşen davada davacı bankaya iadesine, 27/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara