Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/3917 Esas 2012/6072 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/3917
Karar No: 2012/6072
Karar Tarihi: 16.10.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/3917 Esas 2012/6072 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2012/3917 E.  ,  2012/6072 K.

    "İçtihat Metni"

    ...
    Vek.Av. ...

    Taraflar arasında görülen alacak davası sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 19.03.2012 gün ve ... sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    - KARAR -
    Davacı vekili, ... 20.04.1994 tarih 30625 sayılı kararıyla bankacılık yapma izni kaldırılan davacı bankanın bu tarih itibariyle aciz haline düştüğü ve bilahare...Mahkemesi"nin 1994/1425 Esas, 1995/736 Karar sayılı ilamıyla da 05.06.1995 tarihinde iflasına karar verildiğini, davalılar murisi ... 18.11.1994 tarihinde davadışı ... davacı bankadaki hesabından temellük ettiği 2.125.000.000,00 TL"nin temlik işleminin bankanın aciz tarihinden sonra olması nedeniyle geçersiz olduğunu, davalılar murislerinin takas işlemine itiraz ettiklerini ileri sürerek, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 111.935,36 Euro alacak ile kur farkı ve... toplamı 4.850,22 TL"nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, iptali istenen 18.11.1994 tarihli takas mahsup işlemi üzerinden dava tarihi itibariyle 10 yıldan fazla bir sürenin geçtiğini, bu nedenle davanın zamanaşamı nedeniyle reddi gerektiğini, takasa itiraz işleminin davacının 05.06.1995 iflas tarihinden yedi ay evvel yapıldığını, işlemin İİK"nun 201. maddesine aykırı olduğu iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 19.03.2012 tarih ve... sayılı ilamıyla onanmıştır.
    Bu kez, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
    5020 sayılı yasayla değişik 4389 sayılı Kanunun ek 5. ve ek 3. maddeleri ile 4389 sayılı yasayı yürürlükten kaldıran 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 106. maddesinde, “Bir bankanın bu kanun hükümlerine göre faaliyet izninin kaldırılması halinde yönetim ve denetimi fona intikal eder.”, "Zamanaşımı" başlıklı 141.maddesinde; "Bu Kanundan kaynaklanan fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıldır." 142. maddesinde de, “Fon, fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılır.” hükümleri bulunmakta, yine aynı kanunun geçici 16. maddesinde de, "Bu kanun ile Fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek, zamanaşımı ve diğer konularda fon lehine getirilen hükümler makable şamildir." hükmü yer almaktadır.

    ../..


    Somut olayda davacı bankanın, mevduat kabul etme ve bankacılık yapma işlemleri 20.04.1994 tarihinde kaldırılmış ve 05.06.1995 tarihinde iflasına karar verilmiş olup, tasfiye işlemleri ... bünyesinde yürütülmektedir. 5411 sayılı Kanun"un yukarıda belirtilen 141.maddesi gereğince, söz konusu kanundan kaynaklanan fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıl olup, aynı yasanın geçici 16. maddesi gereğince de, anılan kanun ile fon alacağının tahsili bakımından zamanaşımı ve diğer konularda fon lehine getirilen hükümlerin geriye etkili (makable şamil) olacağı belirtildiğine göre, konut kredisinden kaynaklanan ve bankacılık yapma işlemleri ve mevduat kabul etme izni kaldırılan ... tarafından açılan iş bu davada, 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05/04/2006 gün 06/12-110 esas 2006/122 sayılı kararında yasal düzenleme doğrultusunda zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğunun kabulü gerektiği de belirtilmiştir.
    Dava konusu, 18.5.1993 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle, olayda uygulanması gereken 5411 sayılı kanunun 141. maddesi gereğince, dava tarihi itibariyle 20 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından, mahkemece işin esası incelenerek, sonucuna göre bir karar vermesi gerekirken, mahkemece bu husus üzerinde durulmadan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken, Dairemizce onandığı anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle, Dairemizin onama kararının kaldırılarak, mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 19.03.202 gün ve... sayılı onama kararının kaldırılarak, mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, evvelce alınan onama harcı ile tashihi karar harcının istek halinde iadesine, 16.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Hemen Ara