Esas No: 2020/8341
Karar No: 2022/3569
Karar Tarihi: 28.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8341 Esas 2022/3569 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/8341 E. , 2022/3569 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesince (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) verilen 20.09.2018 tarih ve 2012/142 E. - 2018/477 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kabulüne dair Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 10.11.2020 tarih ve 2019/64 E. - 2020/1063 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin Yapı Kredi Bankası Diyarbakır Mega Center-...şubesinde 08/07/2011 tarihinde 0420-8908854 nolu hesap açtırarak ticari iş ve işlemlerini bu hesap üzerinden yapmaya başladığını, aynı bankadan araç kredisi de kullandığını, bu bankada yaptığı işlemlerde sözlü ve yazılı hiçbir talimat vermediğini, vekaletname düzenlemediğini, her işlemi bizzat kendisinin gerçekleştirdiğini, müvekkilinin 09/09/2011 tarihinde tutuklanarak cezaevine girdiğini ve 24/01/2012 tarihinde tahliye edildiğini, tahliye edildikten sonra müvekkilinin hesabını kontrol ettiğinde tutuklu kaldığı süreler içerisinde hesabından ...adlı yanında sigortalı olarak çalışan şahsa 520.010,00 TL tutarında ödemeler yapıldığını tespit ettiğini, bu hususu şubeye sorduğunda adı geçen şubenin kendisine bizzat müvekkilinin kendisi ile yapılan telefon görüşmeleri ve yazılı talimatı uyarınca ödemelerin yapıldığı bilgisinin verildiğini, müvekkilinin vekaletnamesi, sözlü ve yazılı talimatı olmaksızın adı geçen bankaca ...’a yapılan ödemelerin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek müvekkilin hesabındaki 520.010,00 TL tutarındaki meblağın rızası, bilgisi ve onayı dışında başkalarına ödenmesi nedeniyle ödeme tarihleri itibariyle işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 09/09/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile de talebini 572.895,21 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, müvekkili bankanın kusuru bulunmadığını, gerekli özen ve ihtimamı gösterdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, 6102 sayılı TTK m. 20 hükmü uyarınca basiretli tacir gibi davranması gereken davalı banka, 6098 sayılı TBK m. 115/3 (mülga 818 sayılı BK m. 99/2) hükmü uyarınca objektif özen yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden kaynaklanan en hafif kusurlarından dahi sorumlu olup, banka olması nedeniyle de diğer tacirlere nazaran daha yüksek özen borcu altında olduğu, bankanın, mevduatı gerçek hak sahibine ödemekle yükümlü olduğu, mevduat sahibi, mevduatın kendisine ödenmediğini iddia ettiğinde banka, ödemeyi gerçek hak sahibine yaptığını ispatlamak zorunda olup, ancak bu şekilde sorumluluktan kurtulabileceği, dava konusu olayda ...isimli kişinin davacı adına para çekmeye ve hesap üzerinde işlem yapmaya yetkisinin olmadığı, bu konuda müşteri tarafından vekalet verilmediği ve bir görevlendirme yapılmadığı, aksine getirilen ödeme talimatlarının sahte olduğu ve imzaların davacıya ait olmadığının ceza mahkemesi ilamı ile sabit olduğu, davalı bankanın da özen yükümlülüğüne aykırı davranarak yeterli araştırma yapmadan ve gerçek hak sahibinden teyit almadan ödeme yaptığı, bankanın dava konusu olayda özen yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle aslî kusurlu olduğu vicdanî kanaatine varıldığı,ilke olarak, davalı banka özel yasa ile kurulmuş ve kendisine ayrıcalıklar tanınmış bir güven kurumu olması nedeniyle en hafif kusurlarından dahi sorumlu ise de, usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterâfik kusurunun olup olmadığının da irdelenmesi gerektiği, taraflar arasında mevduat sözleşmesi nedeniyle akdi ilişkinin söz konusu olduğu, 6098 sayılı TBK m. 114/2 (mülga 818 sayılı BK m. 98/2) hükmünde haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanacağının hükme bağlandığı, maddede atıf yapılan haksız fiile ilişkin hükümler arasındaki 6098 sayılı TBK m. 52/1 (mülga 818 sayılı BK m. 44/1) hükmüne göre, "Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.", bu dosyanın davacısı ..., Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2013/254 E. sayılı dosyasındaki beyanında, bankadan parayı çeken dava dışı ...'ın kendisinin çalışanı olduğunu, kendisinin işlettiği markette sanık Vedat'ın birlikte 5 ay çalıştıklarını, daha sonra kendisi cezaevine girdikten sonra cezaevinde olduğu süre boyunca sanık Vedat'ın 4,5 ay süreyle daha marketi işletmeye devam ettiğini beyan ettiği, şu hale göre davacının cezaevine girdiği tarihin 5 ay öncesinden itibaren, davacının cezaevinde kaldığı süre ve talimatların bankaya verildiği süreleri kapsayacak şekilde yaklaşık 10 ay süreyle Vedat'ın davacının çalışanı olduğu bizzat davacı tarafça kabul edildiği, gerek ceza dosyasında ve gerekse Mahkememiz dosyasında dinlenilen tanıkların anlatımlarından, bazı işlemler için bazı zamanlarda bankaya beraber geldikleri, davacının cezaevine girmeden önceki ihtilafsız dönemde davacının hesabından zaman zaman bazı ödemelerin yine ...'a yapıldığı, başka bir anlatımla yine ...'a yapılan ve davacı tarafça itiraza uğramayan ya da benimsenen ödemelerin bulunduğu, bu hareketlerle davacı ...'ın davalı banka çalışanları nezdinde dava dışı ...'ın birlikte hareket ettikleri izlenimine dayalı itimat oluşturduğu, bu şekilde davacı ile davalı banka arasında oluşmuş bir teamülün bulunduğu, keza sahte ödeme dekontlarının davacının çalışanı tarafından oluşturulduğu, davacının da iyi adam çalıştırmaması nedeniyle (tali derecede) müterâfik (bölüşük) kusurlu olduğu vicdanî kanaatine varıldığı, ilke olarak davalı banka mevduatı gerçek hak sahibine ödemeyerek kusurlu ise de, dava konusu sahte ödeme talimatlarının davacının çalışanı tarafından oluşturulduğu ve davacının usulsüz işlemlerin öncesinde banka çalışanları nezdinde oluşturduğu itimadın da usulsüz ödemeleri kolaylaştırdığı, bu nedenle davacının da gerek iyi adam çalıştırmaması ve gerekse davacı bankada dava dışı Vedat ile birlikte hareket ettiği yönünde oluşturduğu güven nedeniyle zararın oluşumunda (tali derecede) müterâfik (bölüşük) kusurlu olduğu vicdanî kanaatine varıldığı, buna göre, davalı bankanın aslî (takdiren %60 oranında) ve davacının da talî (takdiren %40 oranında) kusurlu olduğu dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporunda tespit edilen 572.895,21 TL'nin davalının kusuruna isabet eden %60'ına tekabül eden 343.737,12 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince davacıya ait hesaptan davacının imzasını taşımayan, sahte olarak davacı adına oluşturulmuş ödeme talimatlarıyla dava dışı ...'a ödeme yapıldığı taraf ve tanık beyanları, bilirkişi raporları, Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2013/254 E. sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu, dosya içerisinde bulunan usul ve yasaya uygun görülen bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği üzere ödeme sırasında uyulması gereken hususlara riayet etmeyen davalı bankanın ağır kusurlu olduğu, bu nedenle davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde görülmediği,davacı vekilinin istinaf talebi yönünden Mahkemece davacının gerek iyi adam çalıştırmaması ve gerekse davacı bankada dava dışı Vedat ile birlikte hareket ettiği yönünde oluşturduğu güven nedeniyle müterâfik (bölüşük) kusurlu olduğu kabul edilmişse de mahkemenin bu kabulünün dosya kapsamına uygun düşmediği, dosyada mevcut banka hesap dökümü ve dekontlara göre davacının tutuklanma tarihinden önce dava dışı ...'a ödeme yapıldığına ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığı, yazılı belge karşısında tanık beyanlarına itibar edilmesinin mümkün olmadığı, davacının iyi adam çalıştırmamak nedeniyle kusurlu sayılmasını gerektirecek bir tutum ve davranışta bulunduğu yönünde herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, bu nedenle usul ve yasaya uygun görülen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda davanın tamamen kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 29.350,47 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 28/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.