Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/874 Esas 2022/11077 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/874
Karar No: 2022/11077
Karar Tarihi: 02.11.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/874 Esas 2022/11077 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2022/874 E.  ,  2022/11077 K.

    "İçtihat Metni"


    Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İzmir 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/03/2017 tarihli ve 2016/460 esas, 2017/171 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 05/01/2022 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
    1- Şüpheli ... hakkında, 26/11/2015 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 02/12/2015 tarihli ve 2015/105518 soruşturma, 2015/5519 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararda itiraz kanun yolu, mercii ve 15 günlük itiraz süresinin gösterildiği, kararın doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarılarak 04/12/2015 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine gore tebliğ edildiği, tedbirin infazı için 07/12/2015 tarihinde İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
    2- İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 22/12/2015 tarihli ve 2015/17965 DS sayılı çağrı yazısının doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 14/01/2016 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle 2. uyarılı davetnamenin yine doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 17/03/2016 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine gore tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosyanın kapatılmasına karar verildiği,
    3- İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca erteleme kararı kaldırılarak 08/06/2016 tarihli ve 2015/105518 soruşturma, 2016/19829 esas, 16/16428 sayılı iddianame ile İzmir 14.Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
    4- İzmir 14.Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 20/03/2017 tarihli ve 2016/460 esas, 2017/171 sayılı kararı ile; sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun'un 51. maddesi uyarınca ertelenmesine, 2 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verildiği, kararın 04/04/2017 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
    5- Sanığın denetim süresi içerisinde 27/05/2018 tarihinde işlediği tehdit ve hakaret suçundan İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/01/2019 tarihli ve 2018/1079 esas, 2019/56 sayılı kararı ile mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine,
    İzmir 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/12/2019 tarihli ve 2016/460 esas, 2017/171 sayılı ek kararı ile; tecilli 1 yıl 8 ay hapis cezasının aynen infazına karar verildiği, sanık müdafiinin ek karara itiraz ettiği, itirazı inceleyen mercii İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/03/2020 tarihli ve 2020/209 değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine kesin olarak karar verildiği,
    Anlaşılmıştır.
    B-)Kanun Yararına Bozma İstemi:
    Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
    “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 02/12/2015 tarihli ve 2015/105518 soruşturma, 2015/5519 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/3. maddesi uyarınca şüpheli hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, şüphelinin denetimli serbestlik yükümlülüğünü ihlal etmesi sebebiyle hakkında kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının anılan Kanun'un 51. maddesi uyarınca ertelenmesine ilişkin İzmir 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/03/2017 tarihli ve 2016/460 esas, 2017/171 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Erteli hapis cezasının aynen infazına dair anılan Mahkemenin 13/12/2019 tarihli ek kararı ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/03/2020 tarihli ve 2020/209 değişik iş sayılı kararının, asıl kararın kanun yararına bozulması halinde yok hükmünde olacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
    7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, anılan Kanun'un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanun'un 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” şeklindeki şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği,
    Somut olayda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 02/12/2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararın şüphelinin doğrudan mernis adresine 7201 sayılı Kanun'un 21/2. maddesine göre yapılan tebliğin usulsüz olduğu, bu hâliyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmediği, kaldı ki İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrı yazısının ve uyarı yazısının da şüphelinin doğrudan mernis adresine tebliğ edildiği anlaşılmakla, mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden durma kararı verilerek, sanık hakkında geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek İzmir 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/03/2017 tarihli ve 2016/460 esas, 2017/171 sayılı kararının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
    C-) Konunun Değerlendirilmesi:
    Şüpheli ... hakkında, 26/11/2015 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 02/12/2015 tarihli ve 2015/105518 soruşturma, 2015/5519 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/3. maddesi uyarınca şüpheli hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı takiben, şüphelinin denetimli serbestlik yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle hakkında kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, İzmir 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/03/2017 tarihli ve 2016/460 esas, 2017/171 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun'un 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verilmiştir.
    Erteli hapis cezasının aynen infazına dair İzmir 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/12/2019 tarihli ek kararı ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/03/2020 tarihli ve 2020/209 değişik iş sayılı kararının, asıl kararın kanun yararına bozulması halinde hukuki değerden yoksun olacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
    7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesinde ; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği dikkate alındığında; öncelikle bilinen en son adrese, MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği,
    Somut olayda;
    İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 02/12/2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararın şüphelinin doğrudan MERNİS adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu, bu nedenle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmediği, kaldı ki İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrı yazısının ve uyarı yazısının da şüphelinin doğrudan MERNİS adresine tebliğe çıkarılarak Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu anlaşıldığından; mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden durma kararı verilerek, sanık hakkında geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
    D-)Karar:
    Açıklanan nedenlerle, mahkemesince kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 223/8-2. cümlesi gereğince durma kararı verilerek sanık hakkında geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden; İzmir 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/03/2017 tarihli ve 2016/460 esas, 2017/171 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. Maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
    02/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara