Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/875 Esas 2022/11078 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/875
Karar No: 2022/11078
Karar Tarihi: 02.11.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/875 Esas 2022/11078 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2022/875 E.  ,  2022/11078 K.

    "İçtihat Metni"


    Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Samsun 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/06/2016 tarihli ve 2015/1408 esas, 2016/706 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 30/12/2021 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
    1- Şüpheli ... hakkında, 18/12/2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunda; 08/01/2015 tarihli ve 2015/311 soruşturma, 2015/37 sayılı karar ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, aynı Kanunun 191/3. maddesi gereğince bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, erteleme kararında itiraz kanun yolu,mercii ve süresinin gösterildiği, erteleme kararının şüpheliye 17/01/2015 tarihinde tebliğ edilerek tedbirin infazı için Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
    2- Samsun Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 24/08/2015 tarihli ve 2015/2231 DS sayılı çağrı yazısının şüphelinin bilinen adresine tebliğe çıkarıldığı, tebligatın bilatebliğ iade edilmesi üzerine bu kez MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 04/09/2015 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle infaz dosyasının kapatılarak Samsun Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
    3- Erteleme kararı kaldırılarak Samsun Cumhuriyet Başsavcılığının 23/11/2015 tarihli ve 2015/311 soruşturma, 2015/10671 esas, 2015/9010 sayılı iddianamesi ile Samsun 5. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
    4- Samsun 5. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 15/06/2016 tarihli ve 2015/1408 esas, 2016/706 sayılı kararı ile; ısrar şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle kamu davasının düşmesine, denetim ve tedavi işlemlerinin devamı için karar kesinleştiğinde Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunulmasına, karar verildiği, kararın temyiz edilmeden kesinleştiği,
    Anlaşılmıştır.
    B-) Kanun Yararına Bozma İstemi :
    Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
    “Kullanmak için uyuşturucu madde satın almak ve bulundurmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 08/01/2015 tarihli ve 2015/311 soruşturma, 2015/37 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın kesinleşmesini müteakip, şüphelinin yüklenen yükümlülüklere uygun
    davranmadığından bahisle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonunda kovuşturma şartının gerçekleşmediğinden bahisle kamu davasının düşürülmesine dair Samsun 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/06/2016 tarihli ve 2015/1408 esas, 2016/706 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu’nun 5. maddesinde, “(1) Hakkında herhangi bir tedbire hükmedilen kişi, karara uygun olarak müdürlüğün hazırladığı programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymak ve katlanmak zorundadır. (2) enetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yapılan çağrılara veya hazırlanan denetim planına uyarıya rağmen uyulmaması, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülük ihlali sayılır.” şeklinde, 40. maddesinde; “(1) Denetimli serbestlik kararlarının kaydedilmesinden itibaren şüpheli, sanık veya hükümlülere üç iş günü içerisinde yapılacak yazılı veya elektronik tebligatta, tebliğden itibaren on gün içerisinde müdürlüğe başvurulması gerektiği belirtilir...3) Düzenlenen tebligatta, yükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen bir mazereti olmadan müdürlüğe gelmemesi veya hakkında belirlenen yükümlülüklerin gereğini yerine getirmemesi halinde, denetimli serbestlik kararının niteliğine göre kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebileceği, seçenek yaptırım veya tedbirin hapse çevrilebileceği ya da koşullu salıverilme kararının geri alınabileceği gibi gelmemenin hukuki sonuçları yükümlüye bildirilir. (4) Usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen yükümlü on gün içerisinde müdürlüğe müracaat etmezse komisyonun onayından sonra kayıt kapatılarak infaz dosyası Cumhuriyet başsavcılığına geri gönderilir.” şeklindeki düzenlemeler ile benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 08/01/2020 tarihli ve 2019/1720 esas, 2020/179 karar sayılı ilamında ''sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirine başlanabilmesi için 10 gün içinde başvurmasına ilişkin Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 09/06/2015 tarihli ve 2015/9833 DS sayılı çağrı yazısı 22/06/2015 tarihinde Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre şüpheliye tebliğ edilmiş, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunca dosyanın kapatılmasına karar verilerek sanık hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame düzenlenmiş ise de; müdürlüğe başvurmamasının tek başına ısrar olarak değerlendirilemeyeceği, ısrar şartının gerçekleşmediği, bu nedenle kamu davası hakkında durma kararı verilerek, hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla işin esasına girilerek sanığın beraatine karar verilmesi, kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.'' şeklinde belirtildiği üzere, somut olayda Samsun Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından düzenlenen çağrı kağıdının 30/09/2015 tarihinde tebliğ edilmesini müteakip sanığın yasal süre içerisinde anılan Müdürlüğe müracaat etmediğinden bahisle denetimli serbestlik dosyasının kapatılarak sanık hakkında Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame düzenlenmiş ise de, çağrı yazısının tebliğine rağmen görüşmeye gitmeyen sanığa bu kez de uyarı yazısının tebliğ edilmesi gerektiği, uyarı yazısına rağmen de görüşmeye gitmediği takdirde hakkında ilgili Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame düzenlenebileceği, bu kapsamda sanığın fiilinin ısrar olarak değerlendirilebilmesi için en az 1 kez daha yazılı ihtar yapılmış olması ve sanığın usulüne uygun ihtara rağmen davete icabet etmemesi veya başka herhangi bir şekilde haberdar olmasına rağmen ısrarla denetime uymaması gerektiği gözetilmeden, Mahkemesince tebligat işlemlerinin tamamlanabilmesi amacıyla durma kararı verilmesi gerekirken kovuşturma şartının gerçekleşmediğinden bahisle kamu davasının düşürülmesine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek Samsun 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/06/2016 tarihli ve 2015/1408 esas, 2016/706 sayılı kararının kanun yararına bozulması istenilmiştir.
    C-) Konunun Değerlendirilmesi:
    Şüpheli ... hakkında, 18/12/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda, Samsun Cumhuriyet
    Başsavcılığınca 08/01/2015 tarihli ve 2015/311 soruşturma, 2015/37 sayılı karar ile, kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine ve erteleme süresi içinde bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, şüphelinin kendisine yüklenen yükümlülüklere ve uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği gerekçesiyle erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, Samsun 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/06/2016 tarihli ve 2015/1408 esas, 2016/706 sayılı kararı ile, ısrar şartının gerçekleşmediği gerekçesi ile kamu davasının düşmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesinde, "Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında ... beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir.", 191/3. maddesinde "Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır." ve 191/4-a maddesinde "Kişinin, erteleme süresi zarfında; a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,...hâlinde, hakkında kamu davası açılır." şeklindeki ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/1. maddesinde, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklindeki düzenlemeler dikkate alındığında;
    Somut olayda; mahkemece, şüpheliye uyarı tebligatı yapılmaması nedeniyle ısrar şartının gerçekleşmediği gerekçesi ile düşme kararı verilemeyeceği, düşme kararı verilmesi halinde bu suçtan bir daha kovuşturma yapılmasının mümkün olmayacağı, bu halde kamu davasının açılması bir şarta (yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etme şartına) bağlanmış olduğundan, mahkemece kovuşturma şartının gerçekleşmediği kanaatine varılması durumunda, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8-2. cümlesi uyarınca kamu davası hakkında “durma kararı” verilerek, denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden “kamu davasının düşmesine” ve dosyanın kesin olarak sonuçlandırılması ve davanın esasını çözen düşme kararıyla yargılama sonlandırıldıktan sonra, sanki durma kararı verilmişcesine, “kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararında yer alan denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasının devamına” karar verilerek hükmün karıştırılmasının kanuna aykırı olduğu anlaşıldığından; kanun yararına bozma istemi yerindedir.
    Ancak;
    Sanığın 18/12/2014 tarihli eylemi nedeniyle, 08/01/2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının içeriğinde, sanığın bu karara itiraz hakkı bulunduğuna ilişkin, itiraz süresi ve merciinin gösterilmesi suretiyle usulüne uygun yasa yolu bildirimi yapıldığı ve kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının 17/01/2015 tarihinde sanığa usulüne uygun tebliğ edildiği, erteleme kararının 02/02/2015 tarihinde kesinleşmesinin ardından, tedbirin infazı için Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından düzenlenen ihtarlı çağrı kağıdının 04/09/2015 tarihinde tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle uyarı yapılmaksızın dosyasının kapatıldığı, kovuşturma şartı olan ısrar koşulunun sağlanmadığı anlaşılmakla;
    5237 sayılı TCK’nın 191/4-b ve 191/4-c bendinde yer verilen koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi, dolayısıyla TCK’nın 191/5. fıkrasında yer alan “Erteleme
    süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü kapsamında ihlal nedeni sayılacak eylem bulunup bulunmadığı hususunun tespiti için, sanık hakkında incelemeye konu 18/12/2014 tarihli suç tarihinden sonra, ancak kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleştiği 02/02/2015 tarihinden itibaren erteleme süresi olan 5 yıl içinde işlenen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen herhangi bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ya da TCK’nın 191/6. maddesi gereği doğrudan açılan davaların bulunup bulunmadığının araştırılarak,
    a) Var ise; Cumhuriyet Başsavcılığı ve/veya mahkemelerden ilgili dosyaların getirtilip dosya arasına alınıp, derdest ise incelemeye konu dava dosyası ile birleştirilmesi; hüküm verilmiş ve kesinleşmiş ise, gerektiğinde olağanüstü kanun yoluna gidilmesi için bildirimlerde bulunulup sonucuna göre, tüm deliller birlikte gözetilmek suretiyle ihlal niteliğinde eylem olup olmadığı ya da eylemlerin tek suç, ayrı suç veya zincirleme suç oluşturup oluşturmadığı tartışılıp değerlendirildikten sonra sanığın hukukî durumunun belirlenmesi,
    b)Yok ise; kovuşturma şartı olan ısrar koşulunun sağlanmadığı dikkate alınarak kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere 5271 sayılı CMK’nın 223/8-2. cümlesi uyarınca kamu davasının durmasına ve erteleme kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekmekte ise de; dosya inceleme tarihi itibariyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleştiği 02/02/2015 tarihinden itibaren TCK’nın 191/2. maddesinde öngörülen 5 yıllık erteleme süresinin dolduğu ve CMK’nın 223/8-1. cümlesinde yer verilen “Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir.” hükmü uyarınca erteleme süresinin dolması nedeniyle kovuşturma şartının gerçekleşmediği dikkate alınarak düşme kararı verilmesi gerektiği,
    Anlaşıldığından; kanuna aykırı fakat sanık lehine verilmiş olan ve davanın esasını çözen “kamu davasının düşmesine” kararından dolayı yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, hukuka aykırılığa işaret edilerek kanun yararına bozma isteminin kısmen değişik gerekçe ile kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    D) Karar:
    Açıklanan nedenlerle; kanun yararına bozma istemi kısmen değişik gerekçe ile yerinde görüldüğünden, Samsun 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/06/2016 tarihli ve 2015/1408 esas, 2016/706 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurmayacak ve yeniden yargılamayı gerektirmeyecek şekilde gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
    02/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara