Esas No: 2020/6221
Karar No: 2022/3549
Karar Tarihi: 28.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6221 Esas 2022/3549 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/6221 E. , 2022/3549 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.11.2018 tarih ve 2015/296 E. - 2018/707 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 24.06.2020 tarih ve 2019/393 E. - 2020/600 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili duruşmalı, davalı vekili tarafından duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 26.04.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi Dr. ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, müvekkilinin sadece bir genel kredi sözleşmesinde kefaleti bulunduğunu, kefalet sözleşmesindeki evet yazısının müvekkilinin eli ürünü olmadığını, ayrıca taşınmazı üzerinde ipotek tesis edildiğini, davalının müvekkilinin sorumlu olmadığı kredi alacaklarının tahsili için de icra takibi başlattığını iddia ederek müvekkilinin icra takibi nedeniyle 157.375,03 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında talebini 235.108,71 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacının tüm borçtan sorumlu olup, ipoteğin borçlunun doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce, alınan grafolog bilirkişi raporu ile 04.09.2014 tarihli genel kredi sözleşmesinde davacıya atfen yazılı kefalet tutarı ve kefalet tarihinin davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği, kefaletin şekil şartlarına uymadığı, davacının müteselsil kefil sıfatıyla takibe konu borçtan sorumlu olmadığı, ipoteğin üst sınır ipoteği olduğu, hesap kat ihtarnamesinin müteselsil kefil sıfatıyla davacıya tebliğ edildiği, ihtarnamede ipotek veren taşınmaz maliki sıfatı bulunmasa da ipotek borcu yönünden muacceliyetin oluştuğu, davacının takip öncesi temerrüde düşürülmemiş olmasının davacının ipotek sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, nakdi kredilere ilişkin davacı tarafından 96.129,87 TL ödeme yapıldığı, ipotek limiti olan 220.000,00 TL'den ödenen miktar mahsup edildiğinde davacının sorumlu olduğu miktarın 123.870,13 TL olduğu, icra takip dosyasında
talep edilen 235.108,71 TL toplam borçtan anılan miktar mahsup edildiğinde davacının 111.238,58 TL kısım yönünden davalıya borçlu olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının takibe konu toplam 235.108,71 TL borcun 111.238,58 TL'lik kısmı yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce, uyuşmazlığın dava konusu icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesinde yer alan yazının davacı eli ürünü olup olmadığı, kefalet sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, kefalet sözleşmesi geçersiz ise davacının davalı şirketin kredi borcuna mahsuben yatırdığı bedellerin ipotek limitinden mahsubu gerekip gerekmediği, dava tarihi itibarıyla davacının ipotek nedeniyle borçlu olup olmadığı hususlarından kaynaklandığı, dava konusu icra takibinde yer alan alacak miktarlarına yönelik taraf vekillerinin herhangi bir istinaf itirazları bulunmadığı, dava konusu icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesinin 04.09.2013 tarihli olduğu, bu durumda sözleşmede yer alan kefaletin geçerli olup olmadığının, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile kefilin sorumlu olduğu azami miktarın ve kefalet tarihinin davacı kefilin eli ürünü olmadığının tespit edildiği, İlk Derece Mahkemesi’nce alınan bilirkişi raporu ile dava dilekçesinde açıkça inkar edilmeyen kefalet sözleşmesindeki diğer yazılar üzerinde inceleme yaptırıldığı, kefalet sözleşmesindeki kısmi yazı inkarı karşısında mahkemece yasanın aradığı resmi şekil koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğine yönelik anılan şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmasında usul ve yasaya aykırılık görülmediği, davacının sözleşmedeki kefalet imzasına itirazının bulunmamasının yasanın emredici hükmüne aykırı olarak düzenlenen kefaletin geçerli olması sonucunu doğurmayacağı, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporları ile davacının banka hesap hareketleri ve dosyaya ibraz edilen banka dekontlarından davacının dava dışı asıl borçlu şirketin kredi borcuna istinaden 01.04.2014 tarihinde 8.000,00 TL, 01.04.2014 tarihinde 8.800,00 TL, 01.04.2014 tarihinde 5.000,00 TL, 04.04.2014 tarihinde 74.329,87 TL olmak üzere toplam 96.129,87 TL ödediğinin anlaşıldığı, bu durumda anılan bedellerin kefalet nedeniyle ödendiği kabul edilemeyeceğinden ödenen bedelin ipotek limiti dahilinde ipotek maliki tarafından yapılan ödeme olarak kabul edilip edilemeyeceğinin tartışılması gerektiği, dosya içerisinde yer alan 31.12.2013 tarihli hesap kat ihtarının davalı banka tarafından davacı ve diğer borçlulara gönderildiği, davacıya 03.01.2014 tarihinde tebliğ edildiği, hesap kat ihtarı içeriğinde davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olması nedeniyle kredi borcundan sorumlu olduğunun belirtildiği, ipotek maliki sıfatına ise yer verilmediği, davalı banka tarafından borçtan şahsen sorumlu olduğu değerlendirilerek davacıya gönderilen hesap kat ihtarnamesinde ipotek maliki sıfatı yer almamakta ise de, TMK'nun 887. maddesindeki amaç gözetildiğinde anılan hesap kat ihtarının muacceliyet ihbarı niteliğinde olduğu, hal böyle olunca davacı tarafından muacceliyet ihbarından sonra dava dışı asıl borçlunun kredi borcuna istinaden ödenen toplam 96.129,87 TL'nin ipotek limiti dahilinde borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotek maliki tarafından yapılan ödeme olarak kabul edilmesi gerekeceğinden taraf vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediği, taraf vekillerinin istinaf itirazlarının kamu düzenine aykırılık yönünden incelenmesine geçildiğinde, 6100 sayılı HMK'nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmesi gerektiği, dava konusu icra takibinde davalı alacaklı banka tarafından dava dışı asıl borçlu, diğer ipotek maliki ve davacı ipotek maliki aleyhine 211.663,71 TL nakit alacağın tahsili, 23.445,00 TL gayri nakit alacağın depo edilmesi talebi ile davacının 220.000,00 TL limitli ipoteği bulunduğu, diğer ipotek malikinin ise toplam 190.000,00 TL limitli ipoteği bulunduğu belirtilerek icra takibi başlatıldığı, bir başka anlatımla dava konusu icra takibinde nakit ve gayri nakit olmak üzere toplam 235.108,71 TL alacak olduğu belirtilmiş ise de davacının ipotek limitinin 220.000,00 TL olduğunun açıklandığı, kaldı ki davacının dava dışı asıl borçlu şirketin borçlarının teminatı olmak üzere davalı banka lehine tesis ettiği ipotek üst limit ipoteği olup, 220.000,00 TL'nin üzerinde olan borçların teminatı olmadığı, icra takibinde ipotek limiti açıkça yazılı olduğundan, davacı aleyhine başlatılan takibin 220.000,00 TL alacak miktarı üzerinden olduğu gözetilerek davacının dava konusu icra takibinde 220.000,00 TL ipotek bedelinin 96.129,87 TL kısmı yönünden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece takipte yer alan diğer alacak miktarları da gözetilerek hüküm kurulmasının infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğu, tüm bu nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, sair istinaf itirazlarının reddine, davanın kısmen kabulüne, dava konusu icra takibinde davacının 220.000,00 TL ipotek bedelinin 96.129,87 TL kısmı yönünden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, sair istinaf itirazlarının reddine, davanın kısmen kabulüne, dava konusu Ankara 31. İcra Müdürlüğü’nün 2014/13560 esas sayılı icra takibinde davacının 220.000,00 TL ipotek bedelinin 96.129,87 TL kısmı yönünden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan alınarak yekdiğerine verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 4.870,57 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 28/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.