Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8415 Esas 2022/3541 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8415
Karar No: 2022/3541
Karar Tarihi: 28.04.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8415 Esas 2022/3541 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/8415 E.  ,  2022/3541 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26.09.2018 tarih ve 2016/1207 E- 2018/849 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen 08.10.2020 tarih ve 2018/2264 E- 2020/1036 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davacı ile, davalının ortak ve müdür olduğu Nur Elektrik Taah. İnş. Yapı Malz. San. ve Tic. Ltd. Şti'nin arasında, davacının ürettiği elektrik panolarının alım satımına ilişkin 2015 yılının başında ticari ilişki kurulduğunu, davacının sattığı panolara karşılık şirketin verdiği çeklerin karşılıksız çıktığını, çeklerin tahsili için takiplerin başlatıldığını, ancak tahsilat yapılamadığını, borçlu şirketin adresini terk ettiğinin tespit edildiğini, bu nedenle şirketin sorumlu müdürü olan davalının aleyhine icra takibine girişildiğini, TTK'nın 553/1, 626 ve 644. maddeleri gereğince davalının sorumlu oldnu, davalının müdür olduğu dönemde şirketin borçlandığını, çekleri keşideci olarak imzalayanın da davalı müdür olduğunu, şirketin borca batık olduğunu ve ticareti terk ettiğini, bu nedenle şirketin sorumlu müdürü davanın itirazının haksız olduğunu ve itirazın iptalinin gerektiğini belirterek 2016/10223 Esas sayılı takibe yapılan itirazın iptaline, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın şirkete yöneltilmesinin gerektiğini, davalının sorumluluğunun bulunmadığını, kayıtlı 2. adreste şirketin faaliyetine devam ettiğini, şirketin ödeme güçlüğünün alacaklarının tahsil edememesinden kaynaklandığını, şahsi sorumluluğunun olmadığını, husumet itirazında bulunduğunu, davanın reddi ve tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk derece mahkemesince, davacının dava dışı borçlu şirket aleyhine açmış olduğu takiplerin devam etmekte olduğu, davacının alacağının borçlu şirketin mal varlığından tahsil edilip edilemeyeceği henüz belli olmadan, davacının zararının doğmuş olduğundan bahsedilemeyeceği, davacının, borçlu şirketten tahsil imkânı kalmayan net bir alacağının bulunmadığı ve davacının dava tarihinde davalıdan tahsil edilebilecek somut ve net bir zararın varlığını ve TTK'nın 644/1-a yollaması ise anonim şirket yöneticilerinin sorumluluğuna ilişkin TTK'nın 553. maddesi koşullarının gerçekleştiğini ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    Bölge adliye mahkemesince, alacaklıların, yöneticilere karşı sadece doğrudan doğruya zararları için talepte bulunabileceği, ancak davacının, doğrudan doğruya oluşan bir zararın varlığını ispat edemediği, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, şirket müdürüne karşı açılmış sorumluluk davasıdır.
    Davacının dava dışı şirkete sattığı malların bedelini alamadığı ve bu ticari ilişkiden kaynaklanan alacağının tahsilini dava dışı şirketin müdüründen istemektedir. Ancak, 6102 sayılı TTK'nın 644. maddesinin atfıyla uygulanacak 553. madde uyarınca 3. kişi alacaklının şirket müdürüne karşı dolaylı zararını ancak şirketin iflası halinde isteyebileceği kabul edilmiştir. Bu durum karşısında, dava konusu zararın dolaylı zarar olduğu yönündeki yerel mahkeme kararı isabetli ise de, dava dışı şirket hakkında verilmiş bir iflas kararı söz konusu olmadığından davacının bu davayı 3. kişi (alacaklı) olarak açma olanağı bulunmadığından, davanın bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi doğru değil ise de, bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden ve hükmün redde ilişkin bölümü sonucu itibari ile doğru görüldüğünden, 6100 sayılı HMK'nın 370/4. maddesi uyarınca hükmün gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370/4. maddesi uyarınca açıklanan şekilde düzeltilen gerekçeyle ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 28/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara