Esas No: 2020/6248
Karar No: 2022/3550
Karar Tarihi: 28.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6248 Esas 2022/3550 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/6248 E. , 2022/3550 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07.12.2017 tarih ve 2014/325 E. - 2017/927 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce verilen 26.03.2020 tarih ve 2018/1702 E. - 2020/447 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 26.04.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... , davalı ... vekili Av. ... ile davalı TMSF vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi Dr. ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, yabancı uyruklu olan vekil edeni ...'nin 2001 yılında BDDK'dan Türk Nippon Sigorta A.Ş.'yi, 2002 yılında Sümer Leasing ve Es Menkul Değerler A.Ş.'yi satın aldığını, kendisini dolandıran ...’ı Londra'da tanıdığını, 1998 yılından itibaren de kendisinin yanında çalışmaya başladığını ve güvenini kazandığını, oluşturulan güven sonucunda, 19.04.2002 tarihinde TMSF ve BDDK nezdinde vekil edeni adına idari konularda işlem yapmak (iş takibi) üzere vekil edeni tarafından bu kişiye vekâletname verildiğini, ancak kendisine vekil edeni adına hesaplarından para çekebilmesi veya hesaplar arası para aktarma yetkisinin verilmediğini, buna rağmen ...’ın 01.09.2000 tarihinde (vekil edeninin imzasını taklit ederek) Sitebank’a sahte imzalı talimat göndererek kendisini vekil tayin ettiğini, kendisine yetki verilmediği halde, basına ve finans çevrelerine kendisini vekil edeninin genel koordinatörü olarak tanıttığını ve vekil edeninin imzasını taklit ederek, sahte belgeler düzenleyerek ve bu sahte belgelerle, vekil edeninin hesaplarından kendisine pek çok kez para aktardığını, vekil edeninin şüphelenmesi ve bankalardan hesap ekstrelerini talep etmesi üzerine, vekil edeninin 01.09.2000 tarihli Mustafa
-/-
Acar’ın yetkili kılındığı sahte talimat belgesi ile karşılaştığını, vekil edeninin diğer bankalardaki hesaplarının da incelenmesini talep etmesiyle hesaplarından pek çok kereler paralar aktarıldığını öğrendiğini, vekil edeninin imzasının taklit edildiği belgeler incelendiğinde bu belgelerin düzenlenme tarihlerinde, vekil edeninin genelde yurt dışında olduğunun belirlendiğini, ...’ın yapmış olduğu pek çok usulsüz işlem sonucu, davacı ...’nin büyük miktarlı paralarını kendi varlığına geçirdiğini, ... tarafından vekil edeninin bilgisi dışında, Üsküdar 5. Noterliği'nce düzenlenmiş ve onaylanmış bulunan 19393 sayılı Sermaye Piyasası Kurulu ile Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlıklarında vekil edeni adına yapılacak her türlü işlemde imza atmaya ...’ı yetkili ve vekil tayin eden (SAHTE BİR BELGE) düzenlendiğini, bu belgede vekil edeninin imzasının taklit edildiğini, bu konuda grafolojik incelemenin yaptırıldığını ve imzanın vekil edeninin eli ürünü olmadığının tespit edildiğini, ...’ın sahte imzalarla, vekil edenine ait paraları çektiği bankaların, şu anda Bayındırbank bünyesinde bulunan Sitebank ve Etibank ile Sümerbank ve TMSF olduğunu, vekil edeninin ...Şubesi nezdindeki ... nolu vadesiz TL Mevduat Hesabından 01.09.2000-11.12.2001 tarihleri arasında USD’ye çevrilerek (vekil edeninin hesaplarına aktarılanlar dışında) 312.521.325.201 TL’lık çıkış yapıldığını, (Bu hesaptan yapılan ödeme ve transferlerin, ...’ın şubeye tevdi ettiği, imzası vekil edenine ait olmayan, ...’ın yetkilendirildiğine dair 01.09.2000 tarihli yazıya ilişkin yapıldığını) vekil edeninin bu Şube nezdindeki ... nolu vadesiz USD hesabından 01.09.2000-10.12.2001 tarihleri arasında (TL’na çevrilerek vekil edeninin hesaplarına aktarılanlar hariç) 470.844,00 USD çıkış yapıldığını, (Bu hesaptan yapılan ödeme ve transferlerin, ...’ın Şubeye tevdi ettiği, imzası vekil edenine ait olmayan, ...’ın yetkilendirildiğine dair 01.09.2000 tarihli yazıya ilişkin yapıldığı) vekil edeninin Etibank Kadıköy Şubesi nezdindeki 253070 / 352 nolu vadesiz TL hesabından 18.09.2001 tarihinde vekil edeninin imzası taklit edilerek 2.000.000.000 TL çekildiğini, Karaköy Şubesi nezdindeki 253070/367 nolu vadesiz TL hesabından vekil edeninin imzası taklit edilerek 19.000.000.000 TL çekildiğini, Karaköy Şubesi nezdindeki 253070 / 351 nolu vadesiz USD hesabından vekil edeninin imzası taklit edilerek 75.600,00 USD çekildiğini, buna göre davalı ...’ın dolandırıcılık sureti ile ve diğer davalılar Bayındırbank (Etibank A.Ş. ve Sitebank A.Ş.) ve TMSF’nin akde aykırı fiilleri ve güven ilkesine uymayan tutumu ve fiilleri sonucu vekil edeninin hesaplarından çekilen paranın toplam 333.521,33 YTL (333.521.325.201 TL) ve 546.444,00 USD olduğunu, usulsüzlük ve dolandırıcılık işlemleri yapan ...’ın Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2002/48065 hazırlık dosyası ile İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2002/366 sayılı dosyaları kapsamında arandığını ve gözaltına alınarak tutuklandığını, yukarıda belirtilen miktarlarda parayı zimmetine geçiren ...'dan bu paraların tahsil edilerek vekil edenine ödenmesi amacıyla bu davanın açıldığını ve Kadıköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/134 D. İş sayılı dosyası ile tedbir talebinde bulunulduğunu, vekil edeninin davalı Bayındırbank A.Ş'nin (Eski Sitebank A.Ş. ve Etibank A.Ş.) ilgili Şubelerinde, bankacılık Hizmetleri konusunda sözleşme yaparak hesaplar açtığını, vekil edenine ait imzaların başından beri bankada bulunduğunu, ancak ...’ı yetkili kılan bir vekâletname veya temsil belgesini veya talimatı bankaya vermediğini, banka elemanlarının sahte imza ile ...’ın hesaplardan para çekmesine izin verdiğini, bu konuda gereken dikkat ve özeni sarf etmediklerini, bu nedenle davalı banka elemanlarının davranışının ağır kusur niteliği taşıdığını, BK m. 96 ve 100 ve ayrıca güven ilkesi, bilgi ve ikaz etme yükümü gereği vekil edeninin uğradığı zararın karşılanamayan kısmı için davalı banka ve davalı bankayı bünyesinde bulunduran TMSF’nin de sorumlu ve yükümlü olduğunu iddia ederek toplam 333.521.325.201 TL (333.521,32 YTL) ve 546.444,00 USD zarardan şimdilik 35.000.000.00 TL (35.000,00 YTL’lik) kısmının, paraların usulsüz çekildiği tarihlerden itibaren işleyecek en yüksek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 22.06.2009 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki taleplerini tekrarla 13.08.2008 tarihli bilirkişi raporunu kabul anlamına gelmemek üzere tüm işlem ve talimatlara yönelik 594.118,11 TL'nin usulsüz paraların çekildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle tahsilini istemiştir.
Davalı TMSF vekili, davanın usulden ve esastan reddini istemiştir.
Davalı ...Ş. vekili, olayın meydana gelmesinde kendilerine atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce, bankacı bilirkişiler vasıtasıyla yaptırılan bilirkişi incelemesinde, yapılan işlemlerde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığının açıkça tespit edildiği, hesap hareketleri yönünden davacı tarafından 01.09.2000 tarihli genel talimatın sahte imza ile düzenlendiği ve yine para çekimine dair diğer talimatların sahte olduğunun iddia edildiği, mevcut belgelerin aslının bulunamadığı (20.09.2001 tarihli belge hariç), ancak ... adına taklit edilmek suretiyle atılmış olan imzaların aldatma kabiliyetini haiz olduğu hususunda düzenlenen raporlar doğrultusunda, artık aslı bulunamayan faks çıktısı talimat belgelerinin hangisinin sahte, hangisinin gerçek olduğunun sonuca etkili olmadığı, zira davacının aynı mahiyetteki belgelerle ve gerçek anlamda bankalar nezdinde işlem yaptığı, Türkiye’de tüm ihalelere ...'ın davacı temsilcisi sıfatıyla katıldığı, bankalar nezdinde ...'ı temsilcisi olarak tanıttığı ve uzun yıllar süren bu ilişkide ...'ın davacının temsilcisi olduğu hususunda piyasada ve davalı bankalar nezdinde haklı bir güven oluştuğu, kaldı ki somut olayda davalı bankaların bu güven yanında sahte olduğu iddia edilen talimat yazılarına istinaden ...'a ödeme yaptıkları, banka çalışanlarının davalı ... ile birlikte hareket ettiklerine, sahte talimatlarla çekilen paraları zimmetlerine geçirdiklerine dair hiçbir iddia ve delil bulunmadığı, davalı ...'nın bankalar nezdinde davacı adına işlem yaparken kullandığı talimatlar yönünden banka çalışanlarının şüphe duymalarını gerektirecek herhangi bir neden olmadığı ve talimatlar yönünden teyit alma zorunluluğuna dair bir düzenleme bulunmadığı, zira başlangıçta davacı ile davalı bankalar arasında bağıtlanan "Faks İle İletilen Talimatın Uygulanmasına İlişkin Sözleşme" doğrultusunda, faksla talimat vererek işlem yapılması hususunun davacı tarafından açıkça kabul edildiği ve yine sözleşmenin 4. maddesinde "imza benzerlikleri sonuçlarından bankanın sorumlu olmadığı, bankanın hile ve sahteciliklerin sonuçlarından sorumlu olmadığının" hüküm altına alındığı, her ne kadar sözleşmedeki bu maddenin BK’nın 99. maddesi uyarınca geçerli olmayacağı ileri sürülebilir ise de, davalı bankaların genel özen yükümü çerçevesi dışında özel bir araştırma yükümü, örneğin imzaların sahte olup olmadığını araştırmak gibi bir yükümlülüğünün olmamasına ve dahi taraflar arasındaki ilişki de talimatlardaki imzaların sahte olup olmamasından öte davacı ile davalı ...'ın bankalar nezdinde oluşturdukları güven, imzaların çalışanlar nezdinde iğfal kabiliyetinin bulunması, davacının davalı ... yönünden yansıttığı yakınlık ve güven, ilişkinin bu şekilde uzun süre devam edegelmesi, özellikle davacının başlangıçta faks ile iletilen talimatların uygulanması hususundaki kabul ve talimatı nazara alındığında davacı ve davalı ...'nın birlikte hareket ettikleri, neticede sahte talimatlarla işlem yapma açısından davalı bankaların sorumlu tutulamayacağı, davalı ... yönünden ise, anılan bu şahsın ceza mahkemesi dosyası kapsamına göre sahte talimatlar ile işlem yaptığı ve davacıya ait paraları zimmetine geçirdiği, davacının zararının doğduğu, davalı ...'nın zararın tamamından sorumlu olduğu gerekçesiyle davalılar Birleşik Fon Bankası A.Ş. ve TMSF hakkında açılan davanın reddine, davalı ... hakkında açılan davanın kabulü ile 594.118,11 TL'nin 35.000,00 TL asıl alacak kısmına dava (12.12.2002) tarihinden, 559.118,11 TL asıl alacak kısmına ıslah (22.06.2009) tarihinden itibaren değişen oranlı avans faizi ile davalı ...’dan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce, dava dosyası içindeki belge ve bilgilere göre delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, hakimin bilirkişinin oy ve görüşünü serbestçe değerlendireceği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, davacının TL ve döviz hesaplarından bilgisi ve talimatı olmadan çalışanı ...’ın sahte imzalı belge ve talimatlarla işlem yapmasına müsaade edilerek hesabından usulsüz para çekilmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce davalılar Birleşik Fon Bankası A.Ş. ve TMSF hakkında açılan davanın reddine, davalı ... hakkında açılan davanın kabulü ile 594.118,11 TL'nin 35.000,00 TL asıl alacak kısmına dava tarihinden, 559.118,11 TL asıl alacak kısmına ıslah tarihinden itibaren değişen oranlı avans faizi ile davalı ...’dan tahsiline karar verilmiş, iş bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi’nce davacı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir. Bu kez davacı vekili temyiz yoluna başvurmuştur.
Olay ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 20/2. maddesi hükmü uyarınca, tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekmektedir. Bankaların, tacir olarak bütün işlemlerinde basiretli davranma yükümlülüğü herhangi bir tacirden farklı olup bankalardan beklenen basiret ölçüsü ve özen yükümlüğü diğer tacirlere göre çok daha ağırdır. Bu sebeple bankalar diğer tacirlerden farklı olarak hafif kusurlarından dahi sorumludurlar. Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden davacının, çalışanı olan ...’ı seçmede ve denetlemede gerekli özeni göstermemesi nedeniyle zararın oluşumunda ağır kusurlu olduğu anlaşılmış ise de, banka çalışanlarının da davacı çalışanı davalı ...’ın usulsüz işlemler yapmasında gerekli denetimi yapmayarak zararın oluşumunda hafif kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Bu çerçevede İlk Derece Mahkemesi’nce kusur oranlarının takdiri ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi ve bu karara yönelen istinaf isteminin Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddi doğru görülmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 28/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.