Esas No: 2022/313
Karar No: 2022/3587
Karar Tarihi: 09.05.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/313 Esas 2022/3587 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2022/313 E. , 2022/3587 K.Özet:
Davacı, Almanya'da verilen bir kararın Türkiye'de tenfizini istemiştir ancak dava reddedilmiştir. Davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuş ve mahkeme, yasa gereği davacıların davalı şirkete ortak kabul edildiği için \"karar verilmesine yer olmadığına\" karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ancak, yabancı ülkede açılan ve karara bağlanan aynı tür davalarda verilen ortak olmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesine ilişkin yabancı mahkeme kararlarının Türkiye'de icra kabiliyeti kazandıracak bir karar verilmesi Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edecektir. Bu nedenle, mahkeme kararı bozulmuş ve davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmiştir. 7194 sayılı Yasa'nın 41. maddesi ve MÖHUK'un 54/1-c maddesi birlikte değerlendirilerek, yabancı mahkeme kararının tenfizinin Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil ettiği belirtilmiştir. Karşı oyda ise 7194 sayılı Kanun'un 41. maddesinin Anayasa'nın bazı maddelerine aykırı olduğu belirtilmiştir.
Kanun maddeleri:
- 7194 sayılı Yasa
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 15.07.2014 gün ve 2014/276 - 2014/450 sayılı kararı onayan Daire'nin 20.10.2014 gün ve 2014/13645 - 2014/15940 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, Almanya Dortmund Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 16.08.2010 tarih ve 7 O 369/08 numaralı kararın kesinleştiğini ileri sürerek, bu kararın ve masraf tespit kararının tenfizine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
Bu kez, davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dava yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir. Mahkemece yabancı mahkeme kararının usulüne uygun kesinleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve karar dairemizce onanmıştır.
Dairemizin onama kararından sonra 7194 sayılı Yasa yürürlüğe girmiş olup davanın bu yasa kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Tenfize konu dava Bera Holding A.Ş. ye karşı açılmış, geçerli ortaklık ilişkisi kurulmadığından bahisle alacak istemine ilişkindir.. Türkiye’de açılan bu tür davalarda dosya hangi aşamada olursa olsun 7194 sayılı Yasa gereğince davacıların, davalı şirkete ortak olduğu kabul edilerek “karar verilmesine yer olmadığına” kararı verilmekte ve kararlar bu şekilde kesinleşmektedir. Buna karşın eldeki dosyada olduğu gibi yabancı ülkede açılan ve karara bağlanan aynı tür davalarda verilen ortak olmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesine ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tenfizine karar verilmesi halinde Türkiye’de açılan davalar ile yabancı ülkede açılan davalarda tamamen zıt sonuçlara ulaşılacaktır. Diğer taraftan Türk Mahkemelerinin emredici yasal düzenleme sonucu verdikleri kararlara tezat teşkil edecek yabancı mahkeme kararlarına Türkiye’de icra kabiliyeti kazandıracak bir karar verilmesi MÖHUK’un 54/1-c maddesinde düzenlenen Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edecektir. Şu halde mahkemece 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesi ve MÖHUK’un 54/1-c maddesi birlikte değerlendirilerek, yabancı mahkeme kararının tenfizinin Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 20.10.2014 tarih 2014/13645 Esas ve 2014/15940 Karar sayılı onama ilamının kaldırılması ile kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 20.10.2014 tarih 2014/13645 Esas ve 2014/15940 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harçlarının isteği halinde karar düzeltme isteyen davacıya iadesine, 09/05/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
7194 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile çeşitli kanunlara eklenen Geçici 4. madde, kanaatimce, her şeyden önce, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ve bu maddede öngörülen karar alma hakkıyla birlikte ele alındığında Anayasa’nın 36. maddesinde hükme bağlanan hak arama hürriyetini ihlal eden bir yasal düzenlemedir.
Öte yandan, söz konusu hüküm, yine Anayasa’nın 9. maddesindeki yargı yetkisinin bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağına ilişkin hükme, kanun maddesinin kamuoyunca bilinen ve sınırlı sayıdaki sermaye şirketi ile ve bu şirketler aleyhine açılan davalarla ilgili olduğu düşünülecek olursa Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesi kapsamındaki 10/4. maddesi ile yasama meclisinin bir devlet organı sıfatıyla bu ilkeye uygun hareket etme zorunluluğuna ilişkin 10/5. maddesine, yine Anayasa’nın 35. maddesinde belirtilen ve kişinin temel hak ve hürriyetleri kapsamındaki mülkiyet hakkına ve bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla sınırlandırılacağına ilişkin hükme aykırı olduğu gibi, buradan hareketle, devletin, kişinin temel haklarını hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan engelleri kaldırmaya çalışması gerekmesine karşın hak arama ve mülkiyet hakkının kullanımının önüne geçen bir düzenleme olarak ortaya çıkmış bulunması nedeniyle Anayasa’nın 5. maddesine, keza düzenlemenin kişinin temel hak ve özgürlükleri kapsamındaki hak arama ve mülkiyet hakkının özüne dokunan niteliği gözetildiğinde Anayasa’nın 13. maddesine, Anayasa’nın 138/3. maddesinde görülmekte olan somut davalarla ilgili olarak yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili görüşme dahi yapılamayacağı hükme bağlanmış iken dava hangi nedenle açılmış olursa olsun verilecek kararın ve hatta yargılama giderlerinin dahi ne şekilde hükme bağlanacağının düzenlenmiş olması nedeniyle söz konusu hükme de aykırı düşmektedir.
Her ne kadar Anayasa’nın 167. maddesinde devletin para, kredi, sermaye piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alacağı öngörülmüş ise de, alınacak bu tedbirlerin herhalde Anayasaya aykırı bir kanuni düzenleme yoluyla gerçekleştirilmesi düşünülemeyecek olup aksinin kabulü Anayasa’nın başlangıç hükümlerine açıkça aykırı düşecektir.
Tüm bu nedenlerle, yasa hükmünün, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesi uyarınca itiraz yoluyla iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması ve buradan çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden, karar düzeltme itirazının reddi görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun Bozma gerekçesine katılmıyorum.