Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3595 Esas 2022/3707 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3595
Karar No: 2022/3707
Karar Tarihi: 10.05.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3595 Esas 2022/3707 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/3595 E.  ,  2022/3707 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada Bolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 24.09.2020 tarih ve 2018/749 E. - 2020/686 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 10.05.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin ilamsız icra takibine konu 1.095.000.00 TL. alacağının 230.067,78 TL.lik kısmının davalı şirkete verilen borçtan doğduğunu, müvekkili tarafından davalı şirkete bu miktar borç verildiğinin şirket yıl sonu bilançosunda da kayıtlı olduğunu, kalan 864.932,22 TL.lik kısmının ise müvekkiline ait arsanın davalı şirkete satışından kalan alacağı olduğunu ileri sürerek bu alacakların tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının alacağa dayanak gösterdiği parasal hareketlerin tamamının fiktif ve hayali hesap hareketleri olduğunu, şirket nezdindeki muhasebe kayıtlarının sonradan düzenlendiğini, şirketin paraya ihtiyacı yokken para koymanın anlamı olmadığı gibi vergi yasaları uyarınca da bu miktarda para konmasına olanak bulunmadığını, davacı muhasebe kayıtlarına göre bu miktar borç verdiğine dair kayıt oluşturmuş ise de kasada böyle bir kayıt ve paranın bulunmadığını, arsa satışı nedeniyle düzenlenen 27.12.2011 tarihli resmi senette bu satış nedeniyle alacağını tamamen aldığını ve hiçbir alacağı bulunmadığını beyan ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve bilirkişi raporuna göre, davacının icra takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan talep edebileceği asıl (anapara) alacak miktarının 1.087.872,93 TL olduğu, davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan talep edebileceği işlemiş faiz miktarının 15.501,83 TL olduğu, alınan bilirkişi rapor ile de şirket defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde tutulan kayıtların fiktif olmadığı, yapılan ödemelere ilişkin kayıtların yevmiye defterlerine geç işlendiğinin tespit edildiği, bu işlem dışında da çeşitli ödemelerin gerçek olmadığına dair somut veriye rastlanmadığının bildirildiği, davacının paydaşı olduğu taşınmazın davalı şirkete satışından dolayı bir miktar alacağa hükmedilirken bu taşınmazın satışına ilişkin resmi akit tablosunda belirlenen bedelin tamamen ödendiği kaydının bulunduğu hususunda ise; her ne kadar tapuda işlem gerçekleştirilirken, davacıya ait taşınmazın bedelinin ödendiği ibaresine yer verilmiş ise de, davacı bir ticaret şirketi olduğundan şirkete ilişkin yapılan tüm işlemler ticari defterler ile kayıt altına alınmakta olup, işlem tarihi itibariyle büyük miktarda para çıkışına rastlanmadığı gibi tapu işlem tarihinden sonra davacıya ''tapu borcuna karşılık'' açıklaması ile ödeme yapıldığı,
    Ayrıca aynı resmi senetle taşınmazın yarı hissesini devreden dava dışı ortağa, davalı şirket tarafından taşınmazın bedeli ödenerek bu hususun defterlerine de kaydedildiği, bu hali ile tarafların tapuda resmi işlem sırasında bedelin daha sonra ödenmesi hususunda anlaştıklarının davalı şirketin defter ve banka kayıtları ile sabit olduğu, davalının ticari defter ve banka kayıtlarının birbirini doğruladığı, desteklediği ve fiktif olmadığı, davacının davalı şirkete borç para vermesi ve satışını gerçekleştirdiği taşınmaz hissesi nedeniyle alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Davalı vekili, kararı temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Dava, davacının münferit yetkili olduğu dönemde davalı şirkete verdiği borç para ile ½ hissedarı olduğu taşınmazın davalı şirkete satışından doğan bedelin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Davacı, davalı şirkete borç verildiği iddia edilen tarih itibariyle şirketi temsile yetkili yönetici ve şirket kayıtlarının tutulmasından sorumlu kişidir. Davacının talep ettiği borç verdiği paranın iadesi isteminin değerlendirilmesinde; davacının hem davalı şirketin ortağı ve yetkilisi, hemde mali kayıtlarınıda tutan kişi olması nedeniyle şirketi kendi lehine borçlandırması söz konusu olup, borç verildiği iddia edilen 225.000.- TL’nin şirket kayıtlarına “ortaklara borçlar” kaleminde davacı alacağı olarak 10.12.2011 tarihinde geçirilmiş olmasına rağmen 26.1.2012 tarihinde bilgisayar kayıtlarına aldığı ve mahkemece de salt bu kayda dayanarak davacının bu kalem alacağına hükmedilmiştir. Yukarıda belirtildiği gibi davacının şirket kayıtlarına kendi lehine alacak kaydetmesi ve mahkemenin de sadece bu kayda itibar ederek hüküm kurması usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda davacının 225.000.- TL’lik şirkete borç verdiğine ilişkin varsa başkaca delilleri değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme karar verilmiş olması doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bendde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bendde açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 3.815.- TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 10/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara