Esas No: 2012/4347
Karar No: 2012/5870
Karar Tarihi: 10.10.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/4347 Esas 2012/5870 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Vek. Av. ...
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davacı kooperatif ile üçüncü kişi arasında düzenlenen kredi sözleşmesi gereği asıl borçlunun borcu ödememesi üzerine davalı kefil hakkında icra takibine başlandığını, davalının kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, imzanın davalıya ait olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine % 40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve özellikle Adli Tıp Kurumu"nun 23.11.2011 tarihli raporuna göre 15.04.2008 tarihli kredi sözleşmesindeki imzanın davalıya ait olmadığı gerekçesiyle, davanın reddi ile asıl alacağın % 40"ı oranında kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, kooperatif kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İİK’nun 67/2 nci madde hükmündeki düzenlemeye göre, borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına;
Alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde ise istem varsa, borçlu lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir. İş bu tazminata hükmedilmesi için takibin haksız olması tek başına yeterli olmayıp, ayrıca alacaklının kötüniyetli olması da gerekmektedir. Alacaklının kötüniyetli sayılabilmesi için de, takibin haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerekir. Bu hususun ispat yükü de, davalı borçludadır. Somut olayın özelliğine göre, görünürde bir imza taşıyan kredi sözleşmesine dayalı olarak icra takibi başlatan ve tüzel kişi olan davacının icra takibinde kötü niyetli olup olmadığı üzerinde yeterince durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) no"lu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 10.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.