Esas No: 2012/3209
Karar No: 2012/5822
Karar Tarihi: 09.10.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/3209 Esas 2012/5822 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Avukat ... gelmiş davacı tarafından gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı kooperatif yönetim kurulunun 22.06.2008 tarihli kararıyla ortaklıktan ihraç edildiğini, ihraç edildiği yıla ilişkin genel kurulun 05.04.2009 tarihinde yapıldığını ve aidat alacağının muaccel hale geldiğini, anılan genel kurulda ayrılan veya çıkarılan ortaklara yapılacak ödemenin ertelenmesine ilişkin bir karar alınmadığını, müvekkilinin ihracından sonra çok sayıda yeni ortak alındığını, müvekkilinin aidatlarının iadesi için yaptıkları başvurunun reddi üzerine 93.000,00 TL aidat alacağının tahsili amacıyla başlattıkları takibe davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının 2007 yılında muvazaalı şekilde kooperatife ortak olduğunu, davacı ve bayisinin ihraç tarihine kadar gerçek bir ödemelerini bulunmadığını, eski yönetimin, dava dışı yüklenici firma ve aralarında davacının da bulunduğu bir kısım fiktif ortakların birlikte hareket ederek kooperatifi zarara uğratmaları nedeniyle ibra edilmediğini, eski yöneticiler hakkında zimmet suçundan açılan ceza davası ile tazminat davalarının derdest olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının, davalı kooperatif ortaklığından 22.06.2008 tarihli yönetim kurulu kararıyla ihraç edildiği, davacı ve payını devraldığı Nevzat Şeker"in ödemelerinin kooperatif kayıtlarına göre 93.200,00 TL. olduğu, davacının ihraç edildiği yıl bilançosunun görüşüldüğü genel kurulda erteleme kararı alınmadığı, ihraç kararından önceki 11.05.2008 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan erteleme kararının sonraki tarihte ihraç edilen davacıyı kapsamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının takip konusu 93.000,00 TL alacağa yönelik itirazın iptaline, takip tarihinden itibaren değişen oranlı avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına ve 37.200,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Dava, çıkma payı alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı yan, tüm aşamalarda davacının ortaklık ve ödemelerinin muvazaalı olduğunu ileri sürmesine rağmen, davacının yönetim kurulu kararıyla ortaklığa kabul edilmesi, aidat ödemesi kapsamında verdiği senetlerin kabul edilerek, aidat ödemediği gerekçesiyle ihracına karar verilmesi karşısında davacının, davalı kooperatifin ortağı olduğunun kabulü yerindedir. Ancak, davacının aidat ödemelerinin gerçek olup olmadığı ve ne kadar ödeme yapıldığı konusunda mahkemece yeterli inceleme yapılmadığı gibi, davalının ciddi ve sonuca etkili itirazlarını karşılar şekilde ek rapor da alınmamıştır. Mahkemece hükme esas alınan ilk bilirkişi raporunda, davacının ödemelerinin gerçek olup olmadığının incelenmesi için davacı ve yüklenici şirketin bir kısım belgeleri ibraz etmesinden sonra değerlendirme yapılabileceği belirtilmesine karşın, anılan belgeler getirtilmediği gibi ek raporda da bu hususun üzerinde durulmamıştır. Davacı ve bayisinin aidat ödemelerini kooperatife çek ve bono teslimi suretiyle yaptıkları, kooperatifçe anılan senetlerin tahsil edilmeden senet teslim bordrosuyla yüklenici şirkete teslim edildiği ancak senetlerin yüklenici tarafından tahsil edilip edilmediğinin araştırılmadığı anlaşılmıştır. Ortağın, kooperatif aidatını ödemiş kabul edilebilmesi için çek ve bonoların kooperatife teslimi yeterli olmayıp, vadesinde senette yazılı borcun ödenmesi veya senetteki miktarın yetkili hamilce tahsili gerekir. Aksi halde, senet bedelini tahsil etmeyen yüklenici yaptığı imalat karşılığı, senette yazılı miktar kadar kooperatiften alacaklı kalmaya devam edeceği için, kooperatif ödenmeyen aidat nedeniyle hem yükleniciye olun borcundan kurtulmamış hem de davacıya çıkma payı alacağı ödemek durumunda kalacaktır. Senet bedelini ödediğini kanıtlama yükümlülüğü de davacıdadır. O halde mahkemece, davacı ve bayisinin kooperatife teslim ettiği çek ve bonoların ödendiğine ilişkin her türlü belge ve delilleri sorularak, anılan senetler karşılığında bir tahsilat yapılıp yapılmadığının tespiti için gerekirse yüklenici şirketin kayıtları üzerinde bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak davalı itirazlarını karşılayan ve denetime elverişli ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yüklenici tarafından tahsil edilip edilmediği veya davacı tarafından bedeli ödenip ödenmediği kanıtlanmayan senetler nedeniyle davacının aidatlarını ödediğinin ve alacaklı olduğunun kabulü doğru değildir.
2- Diğer yandan, davalı kooperatifçe, bir kısım ortaklar ve yüklenici kooperatifle el ve işbirliği içinde hareket ederek kooperatifi zarara uğratan yönetim kurulu üyeleri hakkında ceza davaları açıldığı belirtilerek davaların esas numaralarının verilmesine rağmen anılan dava dosyalarının getirtilerek incelenmeden ve bekletici mesele sayılıp sayılmayacağı değerlendirilmeden eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Kabule göre de,1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 17/1 ve anasözleşmenin 15. maddelerine göre devir dışında bir nedenle ortaklığı sona erenlerin sermeye ve diğer alacakları, o yılın bilançosunun genel kurulca kabulünden bir ay sonra muaccel olur. Davacıya iadesi gereken meblağ, ödediği aidatların toplamı kadar olmayıp, yapılan toplam ödemeden ayrıldığı yıl sonu bilançosunda yer alan genel giderlerden davacıya isabet eden kısımların düşülmesinden sonra bakiyesidir. Bu yasal düzenlemeye uyulmaması diğer ortaklar aleyhine sonuç doğurduğu gibi, çıkma payı hesaplanmasında genel giderlerin dikkate alınmamasının davacı açısından nedensiz zenginleşmeye yol açacağı kuşkusuzdur. Buna göre
mahkemece, davacının ayrıldığı yıl bilançosuna göre, genel giderlerden payına düşen miktar çıkarılmadan, yanılgılı değerlendirmeyle ödediği kabul edilen tüm aidatların iadesine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı lehine takdir olunan 900,00TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davalıdan alınan peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.