Esas No: 2021/5641
Karar No: 2022/3809
Karar Tarihi: 12.05.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/5641 Esas 2022/3809 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/5641 E. , 2022/3809 K.Özet:
İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde dava açılmış ve mahkeme, Romar Pazarlama A.Ş tarafından kullanılan kredi borçları kapsamında, müteselsil kefil olan davacı ve davalı arasında paylaşılması gerektiğini belirttiği ödemenin davalıdan tahsiline karar vermiştir. Ancak Daire, birleşen davada davalı yararına karar bozmuş ve karar düzeltme istemi gelmiştir. Mahkeme, davacı vekilinin karar düzeltme istemini reddederken, davalı vekilinin asıl davaya ilişkin katılma yoluyla verdiği karar düzeltme dilekçesini reddetmiştir. Davalı vekilinin birleşen davaya yönelik sair karar düzeltme itirazları da reddedilmiştir. Ancak 2000 tarihli genel kredi sözleşmesinin limiti 60.000 TL olduğu belirtilerek, davacı kefilin rücu talebinin sadece 50.000 TL olarak kabul edilmesine karar verilmiştir. 373.396 Euro ve 508.166,66 USD için ise hala karar verilmemiştir. Kararda HUMK 440, 442/3 ve 3095 sayılı Kanun'un 4-a maddesi yer almaktadır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 30.05.2019 gün ve 2016/137 - 2019/472 sayılı kararı onayan - bozan Daire'nin 08.04.2021 gün ve 2019/4094 - 2021/3484 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçelerinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, asıl davada müvekkilinin dava dışı Romar Pazarlama A.Ş.'nin hissedarı, davalının da mali ve idari işlerden sorumlu murahhas yönetim kurulu üyesi ve genel müdürü olduğunu, Romar A.Ş. tarafından kullanılan ve müvekkili ile davalının müteseselsil kefili oldukları kredi borçları kapsamında, dava dışı muhtelif bankalara müteselsil kefalet nedeniyle yapılan ödemenin davalı müteselsil kefilden payı oranında tahsili gerektiğini ileri sürerek, şimdilik 100.000.-TL’nin bankaların uyguladığı en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini; birleşen davada ise aynı gerekçelerle 373.396,00 Euro ve 508.166,66 USD'nin birleşen dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4-a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleşen davaların kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyizi üzerine Dairemizce birleşen dava bakımından davalı yararına bozulmuştur.
Davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-) Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekmiştir.
2-) Davalı vekilince, asıl davaya ilişkin olarak karar düzeltme isteminde bulunulmuşsa da, davalı yan, 15 günlük yasal süre içerisinde karar düzeltmeye başvurmamış, davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesinin tebliğinden sonra katılma yoluyla karar düzeltmeye başvurmuştur. Davacı vekilinin karar düzeltme istemi ise birleşen davaya ilişkin olup, katılma yoluyla karar düzeltme asıl karar düzeltme talebine bağlı olduğundan ve davacı yanca asıl davaya ilişkin karar düzeltme isteminde bulunmadığından davalı vekilinin asıl davaya yönelik katılma yoluyla karar düzeltme isteminde bulunması mümkün değildir. Bu itibarla, davalı vekilinin asıl davaya ilişkin katılma yoluyla karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.
3-) Davalı vekilinin, birleşen davaya yönelik olarak katılma yoluyla ileri sürdüğü karar düzeltme isteminin incelenmesine gelince, Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen sair karar düzeltme isteğinin reddi gerekmiştir.
4-) Davalı vekili, 18.04.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle, birleşen davaya ilişkin cevap dilekçesini ıslah ettiğini bildirerek, Romar...A.Ş ile Yapı Kredi Bankası...A.Ş arasında 05.12.2000 tarihinde akdedilen genel kredi sözleşmesinin limitinin 30.000.- TL olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun ancak bu limit dahilinde olabileceğini ileri sürmüş, mahkemece, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından bahisle bu savunmaya itibar edilmemiştir. Ancak gerek Dairemizin ilk bozmasının asıl davaya ilişkin olması gerekse de tarafların ıslah suretiyle karşı tarafın muvafakatine gerek olmaksızın iddia ve savunmalarını değiştirip genişletebilmesinin mümkün olduğu gözetildiğinde mahkemenin anılan gerekçesi isabetli olmayıp, davalının ıslah suretiyle ileri sürdüğü bu savunmasının değerlendirilmesi gerekmektedir.
05.12.2000 tarihli genel kredi sözleşmesi incelendiğinde, gerçekten de limitinin 30.000.- TL olduğu, aynı tarihte asıl borçlu ve müteselsil kefillerin imzasıyla bu limitin 30.000.- TL daha artırıldığı görülmektedir. Bu hale göre, davalının ancak 60.000.- TL limit dahilinde sorumlu tutulması gerektiği açık olup, esasen davacı kefilin sorumluluğu da bu limit dahilindedir. Davacı, müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğu tutarın üzerinde yaptığı ödemeyi davalı kefile rücu edemez.
Davacı asıl davada, Romar...A.Ş’nin Yapı Kredi Bankası...A.Ş ve İngiltere’de mukim HSBC Bank PLC’den kullandığı kredilerin kefil sıfatıyla kendisi tarafından ödendiğini, ödediği tutarın yarısını diğer kefil olan davalıya rücu etme imkanı bulunduğunu ileri sürdükten sonra, davasını bu kredilerden herhangi birine münhasır kılmadan ve hangi kredi için ne tutarda rücu talep ettiğini bildirmeden 100.000.- TL’nin tahsilini talep etmiştir. Bu hale göre, davacının Yapı Kredi'den kullanılan kredi sebebiyle asıl davada talep ettiği rücu miktarının 50.000.- TL olduğunun kabulü gerekir.
Belirtilen nedenlerle, mahkemece, asıl davanın tamamıyla kabulüne karar verilmesiyle birlikte davalının, Yapı Kredi Bankası'ndan kullanılan kredi sebebiyle kefil sıfatıyla sorumlu olduğu 60.000.- TL üst limitin 50.000.- TL’sinin son bulduğu gözetilerek, birleşen davadaki Yapı Kredi Bankası'ndan kullanılan kredi sebebiyle vuku bulan rücu talebinin kalan limit dahilinde ve Dairemiz bozma ilamının 3. bendinde belirtilen şekilde değerlendirilip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle bu savunmaya itibar edilmemesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla Dairemizce, birleşen davaya ilişkin olarak verilen hükmün davalı yararına bu gerekçeyle de bozulması gerekirken yazılı şekilde bozulduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile yukarıda belirtilen bozma sebebinin Dairemizin 08.04.2021 tarih, 2019/4094 Esas-2021/3484 K. sayılı bozma ilamına (4) numaralı bent şeklinde eklenmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin asıl davaya ilişkin katılma yoluyla verdiği karar düzeltme dilekçesinin reddine, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin birleşen davaya ilişkin sair karar düzeltme itirazlarının reddine, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin birleşen davaya ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile mahkeme kararının, Dairemizin 08.04.2021 tarih, 2019/4094 Esas-2021/3484 K. sayılı bozma ilamına yukarıda açıklanan bozma nedeninin (4) numaralı bozma bendi olarak eklenmesi suretiyle BOZULMASINA, işbu ilamın Dairemizin 08.04.2021 tarih, 2019/4094 Esas-2021/3484 K. sayılı bozma ilamının eki sayılmasına, aşağıda yazılı bakiye 44,70 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 709,50 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davacıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, ödediği karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyen davalıya iadesine, 12/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.