Esas No: 2022/2024
Karar No: 2022/7557
Karar Tarihi: 03.10.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/2024 Esas 2022/7557 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/2024 E. , 2022/7557 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/1043 E., 2019/1187 K.
SUÇ : Kasten öldürme
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz başvurusunun esastan reddi ile hükmün onanması
... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 17.06.2019 tarihli ve 2018/1043 Esas, 2019/1187 Karar sayılı kararının, sanık müdafii tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde;
Temyiz incelemesine konu gerekçeli kararın, kamu davasına katılan sıfatı ile taraf olan ve hükmü temyize hak ve yetkisi bulunan ... adına tebliğe çıkarıldığı ancak söz konusu tebliğ işleminin, 7201 sayılı Tebligat Kanunu (7201 sayılı Kanun) hükümlerine uygun olmadığı anlaşılmıştır.
Şöyle ki 7201 sayılı Kanun'un "Bilinen adreste tebligat" başlıklı 10 uncu maddesinin birinci ve fıkralarına göre;
"Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
(Ek fıkra: 11/1/2011-6099/3 md.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır."
Mezkûr hüküm gereği yapılan inceleme neticesinde;
1. Adı Geçen Katılanın Dava Dosyasında Bilinen En Son Adresinin;
İlk Derece Mahkemesince yapılan kovuşturma sırasında 20.09.2016 tarihli celsede kimlik tespiti sırasında beyin ettiği, "Eminönü küçük pazar çeşme sok. No:4 Esnaflar Kıraathanesi ... ..." olduğu;
2. Katılan Adına Gerekçeli Kararın Tebliği Yoluna Gidilen Adresin;
"... Mah. ... olduğu belirlenmiştir. Söz konusu adresin, adı geçen katılanın, merkezi adres kayıt sisteminde (MERNİS) kayıtlı adresi olup katılan adına gerekçeli kararın tebliği amacıyla ilk kez çıkarılan tebligat mazbatası üzerine "Mernis Adresidir" şerhinin düşüldügü saptanmıştır.
7201 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği, adı geçen katılanın öncelikle bilinen en son adresi esas alınarak gerekçeli kararın tebliği yoluna gidilmesi, 7201 sayılı Kanun'un "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca bu adrese tebligat çıkarılıp söz konusu tebligatın bila tebliğ iade edilmesi hâlinde, aynı Kanun'un aynı Kanun’un 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereği en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca MERNİS adresi esas alınarak tebliğ yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 20.11.2020 tarihli ve 2019/2 Esas, 2020/3 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere 7201 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereği gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntemin benimsendiği, muhatabın bilinen en son adresine çıkarılan tebligatın iade edilmesi veya MERNİS adresinin bilinen adresten farklı olması hâlinde MERNİS adresine “MERNİS” şerhi düşülerek 7201 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan tebligat çıkarılması gerekmektedir.
Ancak, inceleme konusu gerekçeli kararın, katılan adına dava dosyasında bilinen en son adresine hiçbir surette tebliğe çıkarılmadığı, doğrudan MERNİS adresi esas alınmak ve teblifat mazbatası üzerine "Mernis Adresidir" şerhi düşülmek suretiyle tebliğ edilmeye çalışıldığı, nitekim ilgili tebligat mazbatasının yapılan incelemesinde muhatabın adresten sorulduğu, bilinmediği belirtilerek 7201 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca evrakın ilgili mahalle muhtarına tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar katılanlar ... ve ... evli iseler de dava dosyasında mevcut, Silivri 4. Noterliği tarafından tanzim olunan 11.05.2017 tarihli ve 03164 Yevmiye numaralı vekâletname ile görevli vekilin sadece katılan ...'i temsile hak ve yetkisinin bulunduğu, bu itibarla ...'in temsilcisi olarak ilgili vekile gerekçeli kararın tebliğinin, sadece katılan ... yönünden hukukî sonuç doğuracağı, katılan ...'in ise kendisini bir vekille temsil ettirmediği gözetilerek gerekçeli kararın bizzat kendi adresinde usûlüne uygun şekilde tebliğ edilmesi gerektiği belirlenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90 ıncı maddesinin son fıkrası uyarınca, usûlüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin hükümler barındıran Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), Türk hukuk sisteminin bir parçasıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) içtihadî değerlendirmeleri ile kapsamı belirlenen AİHS’in “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6 ncı maddesi, bazı zımnî hakları da bünyesinde barındırır. Bu haklar arasında “çelişme ilkesi”, “silahların eşitliği ilkesi”, “mahkemeye erişim hakkı”, “duruşmaya etkili katılma hakkı”, “delil sunma hakkı” ve “gerekçeli karar hakkı” yer alır. (Fahri Gökçen Taner, Ceza Muhakemesi Hukukunda Adil Yargılanma Hakkı Bağlamında Çelişme ve Silahların Eşitliği, 2. Baskı, ..., 2021, s.52)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre olağan kanun yolları, yargılama sürecinin bir parçasıdır. (Dallos/Macaristan, B. No: 29082/95, 01.03.2001) Bu nedenle AİHM, AİHS’in 6 ncı maddesi ile öngörülen adil yargılanma hakkının yargılamayı bir bütün olarak kapsadığını kabul eder. (... Kück/Almanya, B. No: 35968/97, 12.06.2003, §§ 46-47; Khamidov/Rusya, B. No: 72118/01, 15.11.2007, § 170)
Ayrıca AİHM, Hadjianastassiou/Yunanistan, B. No. 12945/87, 16.12.1992 kararında, ilgilisinin gerekçeden haberdar edilmemesinin AİHS’in 6 ıncı maddesi kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlâli olduğunu açıkça ifade etmiştir. Söz konusu karara göre; “Gerekçeli karar, dinlendiklerini taraflara göstermek ve böylece kendi taraflarındaki kararın daha istekle kabul edilmesine katkıda bulunmak amacına hizmet eder. ... Gerekçeli karar, bir başvuru sahibinin mevcut herhangi bir temyiz hakkını yararlı bir şekilde kullanmasını sağlamak için önemlidir.” Aynı kararda, gerekçeli kararın taraflara süresinde tebliğ edilmesi zorunluluğu da vurgulanmıştır. Aksi hâlde taraflar kanun yolu mercilerine başvuru konusunda hak kaybı yaşarlar ki bu durum sadece gerekçeli karar hakıkının değil, AİHM tarafından, AİHS’in 6 ncı maddesi kapsamında bulundukları belirlenen “çelişme ilkesi”, “silahların eşitliği ilkesi”, “mahkemeye erişim hakkı”, “duruşmaya etkili katılma hakkı”, “delil sunma hakkı” gibi hakların da ihlâli anlamına gelir.
Nitekim AİHM, gerekçeli kararın tebliğ edilmemesi hususunda, gerekçeli karar hakkının yanı sıra özellikle mahkemeye erişim hakkı üzerinde durmuştur. AİHM, her ne kadar AİHS’in 6 ncı maddesi ile mahkemeye erişim hakkı açıkça düzenlenmemiş ise de söz konusu hakkın hukukun temel prensibi olduğunu, mahkemeye erişim hakkı bulunmaksızın adil, alenî bir yargılamadan söz edilemeyeceğini ve adil yargılanma hakkının içerdiği güvencelerden yararlanmanın olanaksız hâle geleceğini vurgular. (Golder/Birleşik Krallık, B. No: 4451/70, 21/2/1975, § 35) Mahkemeye erişim hakkı sadece ilk derece mahkemesine dava açma hakkını değil, kanun yollarına etkili bir şekilde başvurma hakkını da içerir. AİHM, mahkemeye etkili erişim hakkını hukukun üstünlüğü ilkesinin temel unsurlarından biri olarak kabul etmekte ve mahkemeye etkili erişim hakkının, mahkemeye başvuru konusunda tutarlı bir sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada açık, pratik ve etkili fırsatlara sahip olmasını gerektirdiğini ifade etmektedir. Bu sebeple hukukî belirsizliklerin ya da uygulamadaki belirsizliklerin tarafların mahkemeye erişimine zarar verdiği durumlarda bu hakkın ihlâl edildiğine karar verilmektedir. (Geffre/Fransa, B. No: 51307/99, 23/1/2003, § 34) O hâlde davanın taraflarına gerekçeli kararın usûlüne uygun olarak bildirilmesi suretiyle tarafların, bu gerekçeye göre ayrıntılı itiraz/istinaf/temyiz nedenlerini bildirerek kanun yoluna etkili bir şekilde başvurma haklarının kamu gücüyle ihlâl edilmemesi, herkesin sahip olduğu adil yargılanma hakkına uygun davranılması zorunludur.
Keza Anayasa Mahkemesi de Ayşe Eşlik, B. No: 2014/15969, 21.06.2017, § 48; Metin Duran, B. No: 2018/33546, 28.01.2021 kararlarında gerekçeli kararın ilgilisine tebliğ edilmemesi nedeniyle mahkemeye etkili erişim hakkının ihlâl edildiğine hükmetmiştir.
Mevcut açıklamalar ışığında, inceleme konusu gerekçeli kararın katılan ...'e usûlüne uygun şekilde tebliği ile tebliğ ve tebellüğ evrakının ve hükmü temyiz etmesi durumunda temyiz dilekçesinin dava dosyasına eklenmesi ve bu durumda ileri sürülen yeni temyiz istem(ler)i hakkında ek Tebliğname düzenlenmesinden sonra dava dosyasının, geri gönderilmek kaydıyla, Mahkemesine iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
Oy birliğiyle, 03.10.2022 tarihinde karar verildi.