Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/5912 Esas 2022/7554 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/5912
Karar No: 2022/7554
Karar Tarihi: 03.10.2022

Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/5912 Esas 2022/7554 Karar Sayılı İlamı

1. Ceza Dairesi         2022/5912 E.  ,  2022/7554 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SAYISI : 2016/250 E., 2016/480 K.
    SUÇ : Kasten yaralama
    HÜKÜM : Mahkûmiyet

    Mağdur vekilinin temyiz isteği yönünden; suç tarihinde 9 yaşında olan mağdura karşı velâyet sahibi sanık tarafından işlenen suça ilişkin şikâyet hakkının sanıkta bulunduğu, mağdurun annesinin yaşı küçük mağdur adına şikâyet hakkını kullanma yetkisinin bulunmadığı, mağdura 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 234 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca görevlendirilen ve duruşmada hazır bulunan zorunlu vekilin, şikâyet ve kamu davasına katılma talebinde bulunmadığı belirlenmiştir.
    Katılan Kurum vekilinin temyiz isteği yönünden; 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 2 nci maddesi ile 20 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, suçtan zarar gören sıfatının bulunduğu, bu itibarla sanık hakkında açılan kamu davasına 5271 sayılı Kanun'un 237 nci maddesi gereği katılma hakkına sahip olduğu, adı geçen Kurum'un, gerekçeli kararın tebliği üzerine kanunî süresi içinde temyiz başvurusunda bulunduğu ve inceleme konusu kamu davasına katılma iradesi gösterdiği anlaşılmakla, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 06.03.2007 tarihli ve 2007/31 Esas, 2007/56 Karar sayılı ve 19.10.2010 tarihli ve 2010/149 Esas, 2010/205 Karar sayılı kararları uyarınca, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 5271 sayılı Kanun'un 237 nci ve devamı maddeleri gereği kamu davasına katılan sıfatıyla kabulüne karar verilmiştir.
    Katılan Kurum vekili ve sanığın temyiz istekleri yönünden; sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
    I. HUKUKÎ SÜREÇ
    1. Çanakkale 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 11.05.2016 tarihli ve 2016/250 Esas, 2016/480 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kasten yaralama suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
    2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 18. 05.2022 tarihli, sanığın yargılama konusu eylemi yönünden 5271 sayılı Kanun'un 251 inci maddesi kapsamında basit yargılama usûlünün uygulanabilir hâle geldiğinden bahisle bozma görüşünü içerir ek Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
    II. TEMYİZ SEBEPLERİ
    A. Katılan Kurum Vekilinin Temyiz Sebepleri
    1. Sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun'un 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdirî indirim sebebi uygulanmak suretiyle eksik ceza tayinine,
    2. Vesaire,
    İlişkindir.
    B. Sanığın Temyiz Sebebi
    Hükmü temyiz etme iradesinden ibarettir.
    III. OLAY VE OLGULAR
    1. Sanığın, velâyet hakkı kendisinde bulunan ve resmî nüfus kayıt örneğine göre suç tarihinde 9 yaşında olan oğlu, mağdur ...'yi, tekvando kursuna gitmediği gerekçesiyle eli ile vurmak suretiyle basit bir tıbbî müdahale ile giderilebilir şekilde yaraladığı anlaşılmıştır.
    2. Sanığın, üzerine atılı suçlamayı ikrar ettiği belirlenmiştir.
    3. Sanığın eylemi neticesinde mağdurda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak Çanakkale Devlet Hastanesi tarafından tanzim olunan, 08.03.2016 tarihli;
    "Yüzünün sağ tarafında lezyon ve yaklaşık 7,5-8 cm. kızarıklık, (...) bölgede yüzeysel morluklar, sağ ayakta morluk ve şişlik, basit bir tıbbî müdahale ile giderilir."
    Görüşünü içeren adlî muayene raporu dava dosyasında mevcuttur.
    4. Sanık ile mağdur arasında alt soy - üst soy ilişkisinin bulunduğunu ve mağdurun suç tarihinde 9 yaşında olduğunu gösterir resmî nüfus kayıt örneği dava dosyasına eklenmiştir.
    5. Sanığın güncel adlî sicil kaydı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak dava dosyasına eklenmiştir.
    IV. GEREKÇE
    A. Tebliğname Yönünden5271 sayılı Kanun'un 251 inci maddesinin birinci fıkrasına, 31541 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak 14.07.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7331 sayılı Kanun'un 23 üncü maddesi ile eklenen; "175 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca duruşma günü belirlendikten sonra basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki hüküm nedeniyle yargılama konusu suçun basit yargılama usûlü kapsamında bulunmadığı anlaşılmakla, Tebliğname görüşüne iştirak edilmemiştir.
    B. Mağdur Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden
    Suç tarihinde 9 yaşında olan mağdura karşı velâyet sahibi sanık tarafından işlenen suça ilişkin şikâyet hakkının sanıkta bulunduğu, mağdura 5271 sayılı Kanun’un 234 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca görevlendirilen ve duruşmada hazır bulunan zorunlu vekilin, şikâyet ve kamu davasına katılma talebinde bulunmadığı bu nedenle 5271 sayılı Kanun’un 237 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca kamu davasında katılan sıfatının bulunmadığı, hükmün, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Kanun’un 305 inci maddesinin birinci fıkrası gereği re’sen temyize de tabi olmadığı anlaşılmakla, temyiz isteğinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
    C. Katılan Kurum Vekili ile Sanığın Temyiz Sebepleri Yönünden
    1. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfının doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından katılan Kurum vekili ve sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.
    2. Resmî nüfus kayıt örneğine göre suç tarihinde 9 yaşında olduğu anlaşılan mağdur ...'nin, Dairemizin yerleşik ve süreklilik gösteren içtihatlarında (Yargıtay (birleşen) 3. Ceza Dairesinin, 16. 05.2013 tarihli ve 2012/19381 Esas, 2013/20227 Karar sayılı kararı; 03.12.2020 tarihli ve 2020/14404 Esas, 2020/18030 Karar sayılı kararı; 18.01.2021 tarihli ve 2020/16852 Esas, 2021/1236 Karar sayılı kararı) belirtildiği üzere ruh ve beden bakımından kendisini savunamayacak durumda olduğunun kabulü ile sanığa, hakkında tanzim olunan iddianamede yer verilmeyen 5237 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinin uygulanma ihtimaline binaen 5271 sayılı Kanun'un 226 ncı maddesi uyarınca usûlüne uygun şekilde ek savunma hakkı tanınarak kurulan hükümde, aynı suçun birden fazla nitelikli hâlini (5237 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının (a) ve (e) bentlerini) ihlâl eden sanık hakkında 5237 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereği belirlenen temel cezada, aynı Kanun'un 61 nci maddesinin birinci fıkrasında yer verilen "Meydana gelen zarar[ın] ... ağırlığı", "Failin kast[a] ... dayalı kusurunun ağırlığı" gibi ölçütler ve 5237 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer verilen cezada orantılılık ilkesi gözetilerek alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi, hukuka aykırı bulunmuştur.
    3. Güncel adlî sicil kaydına göre, Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.02.2012 tarihli ve 2012/60 Esas, 2012/68 Karar sayılı kararı ile ikinci kez mükerrir olduğu anlaşılan sanık hakkında, tanzim olunan iddianamede yer verilmeyen 5237 sayılı Kanun'un 58 inci maddesinin altıncı fıkrası ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 108 inci maddesinin uygulanma ihtimaline binaen 5271 sayılı Kanun'un 226 ncı maddesi uyarınca usûlüne uygun şekilde ek savunma hakkı tanınarak cezanın ikinci kez mükerrerlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmemesi, hukuka aykırı bulunmuştur.
    4. Sanık hakkında kasıtlı bir suçtan hapis cezasına mahkûmiyetin kanunî sonucu olarak uygulanmasına karar verilen hak yoksunlukları yönünden, Anayasa Mahkemesinin, 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan bazı ibarelerin iptal edilmiş olması ve hükümden sonra 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesiyle 5237 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesine “ertelenen veya” ibaresinden sonra gelmek üzere eklenen “denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen” ibareleri gözetilerek hak yoksunlukları yönünden sanığın hukukî durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiştir.
    V. KARAR
    A. Mağdur Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden
    Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle Çanakkale 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 11.05.2016 tarihli ve 2016/250 Esas, 2016/480 Karar sayılı kararırına yönelik mağdur vekilinin temyiz isteğinin, 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
    B. Katılan Kurum Vekili ile Sanığın Temyiz İstekleri Yönünden
    Gerekçe bölümünde (C-2, C-3 ve C-4) paragraflarında açıklanan nedenlerle Çanakkale 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 11.05.2016 tarihli ve 2016/250 Esas, 2016/480 Karar sayılı kararına yönelik katılan Kurum vekili ile sanığın temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, farklı gerekçelerle Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
    Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
    03.10.2022 tarihinde karar verildi.

    Hemen Ara