Esas No: 2022/8362
Karar No: 2022/7549
Karar Tarihi: 03.10.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/8362 Esas 2022/7549 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/8362 E. , 2022/7549 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2020/234 E., 2020/479 K.
SUÇ : Kasten yaralama
İNCELEME KONUSU
KARAR : Mahkûmiyet
KANUN YARARINA
BOZMA YOLUNA
BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
... 23. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.11.2020 tarihli ve 2020/234 Esas, 2020/479 Karar sayılı kararı ile hükümlü hakkında kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının (e) bendi, aynı Kanun’un 35 inci maddesinin birinci fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 1.100,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin netice cezanın türü ve miktarı itibarıyla, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 272 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca kesin nitelikte olması sebebiyle 10.11.2020 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 25.06.2022 tarihli ve 2021/20601 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.07.2022 tarihli ve KYB-2022/100755 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 18.07.2022 tarihli ve KYB-2022/100755 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Suç tarihi itibariyle 18 yaşını tamamlamamış bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında, 5271 sayılı Kanun'un 231/8 ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 23. maddeleri uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde 3 yıl denetim süresine tâbi tutulacağı gözetilmeden, ... 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.12.2015 tarihli kararıyla hakkında 5 yıl denetim süresi belirlenmesinde isabet görülmemiş ise de suça sürüklenen çocuk hakkındaki 08.12.2015 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 13.04.2016 tarihinde kesinleşmesini müteakip 3 yıllık denetim süresinin başladığı, ancak suça sürüklenen çocuğun bu süre dolmadan 19/08/2018 tarihinde kasıtlı suç işlediği cihetle, anılan hukuka aykırılığın sonuca etkili bir durum meydana getirmediği anlaşılarak yapılan incelemede;
Dosya kapsamına göre;
1) Suç tarihinde 12-15 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı suçu 26.10.2013 tarihinde işlediği, 05.06.2014 günü mahkemesince savunmasının alındığı, suça sürüklenen çocuk hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın 08.12.2015 tarihinde verilip 13.04.2016 tarihinde kesinleştiği, suça sürüklenen çocuğun 19.08.2018 tarihinde yeniden suç işlediği, zaman aşımını kesen suça sürüklenen çocuğun savunmasının alındığı 05.06.2014 günü işlemeye başlayan sürenin 5271 sayılı Kanun'un 231/8-son cümlesi gereğince 13.04.2016 ilâ 19.08.2018 tarihleri arasında 2 yıl 4 ay 6 gün süreyle durduğu, denetim süresinde işlenen suç tarihi olan 19.08.2018 tarihinden itibaren zaman aşımının yeniden işlediği anlaşılmakla; 05.06.2014 tarihinden itibaren durma süresi de gözetildiğinde hükmün açıklandığı 10.11.2020 tarihine kadar 11.10.2020 tarihinde 5237 sayılı Kanun'un 66/1-e, 66/2. maddeleri gereğince 4 yıllık asli dava zaman aşımı süresinin dolduğu gözetilmeden, zaman aşımı nedeniyle düşme kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2) Kayden 10.08.1999 doğumlu olan ve suçun işlendiği 26.10.2013 tarihinde 14 yaşında olduğu anlaşılan suça sürüklenen çocuk ... hakkında hükmedilen cezadan 5237 sayılı Kanun'un 31/2. maddesi uyarınca indirim yapılması yerine, aynı Kanun'un 31/3. maddesi uyarınca indirim yapılması suretiyle fazla ceza tayininde,
3) 02.12.2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun'un 253. maddesinin 1. fıkrasına eklenen (c) bendinde yer alan “Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlar.” düzenleme nazara alındığında, somut olayda suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı suçun uzlaşma kapsamında kaldığı cihetle, 5271 sayılı Kanun'un 254. maddesine göre dosyanın öncelikle uzlaştırma bürosuna gönderilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
4) 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 35. maddesinde "(1) Bu Kanun kapsamındaki çocuklar hakkında mahkemeler, çocuk hakimleri veya Cumhuriyet savcılarınca gerektiğinde çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren inceleme yaptırılır. Sosyal inceleme raporu, çocuğun, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin mahkeme tarafından takdirinde göz önünde bulundurulur. (2) Derhal tedbir alınmasını gerektiren durumlarda sosyal inceleme daha sonra da yaptırılabilir. (3) Mahkeme veya çocuk hakimi tarafından çocuk hakkında sosyal inceleme yaptırılmaması halinde, gerekçesi kararda gösterilir." hükmü yer almasına rağmen, suça sürüklenen çocuk hakkında 5395 sayılı Kanun'un 35/1. maddesine göre sosyal inceleme raporu alınmadan veya aynı maddenin 3. fıkrasına göre bu yönde inceleme yaptırılmamasının gerekçesi de kararda gösterilmeden hüküm kurulmasında,
5) Suç tarihinde 12-15 yaş aralığında bulunan suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin diğer bir ifadeyle ceza ehliyetinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, farik mümeyyiz olmadığının tespiti halinde 5237 sayılı Kanun’un 31/2. maddesine göre suça sürüklenen çocuk hakkında ceza verilemeyeceği, sadece güvenlik tedbirine hükmolunabileceğinin gözetilmemesinde,
İsabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1.5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendinin;
“Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder.”
Şeklinde düzenlendiği belirlenmiştir.
2.Hükümlünün yargılama konusu eylemi için, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve aynı Kanun'un ikinci fıkrası gereği 4 yıl yıllık olağan zaman aşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.
3.Suç tarihinde 12-15 yaş grubunda bulunan hükümlünün üzerine atılı suçu 26.10.2013 tarihinde işlediği, 05.06.2014 günü mahkemesince savunmasının alındığı, hükümlünün hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın 08.12.2015 tarihinde verilip 13.04.2016 tarihinde kesinleştiği, hükümlünün 19.08.2018 tarihinde yeniden suç işlediği, zaman aşımını kesen hükümlünün savunmasının alındığı 05.06.2014 günü işlemeye başlayan sürenin 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin sekizinci fıkrasının son cümlesi gereğince 13.04.2016 ilâ 19.08.2018 tarihleri arasında 2 yıl 4 ay 6 gün süreyle durduğu, deneme süresinde işlenen suç tarihi olan 19.08.2018 tarihinden itibaren zaman aşımının yeniden işlediği anlaşılmakla; 05.06.2014 tarihinden itibaren durma süresi de gözetildiğinde hükmün açıklandığı 10.11.2020 tarihine kadar 11.10.2020 tarihinde 5237 sayılı Kanun'un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve ikinci fıkrası gereğince 4 yıllık olağan zaman aşımı süresinin dolması nedeniyle davanın düşürülmesine karar verilmesi gerektiğinden kanun yararına bozma talebi yerinde görülmekle, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca bahse konu hukuka aykırılık Yargıtay tarafından giderilmiştir.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. ... 23. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.11.2020 tarihli ve 2020/234 Esas, 2020/479 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
3. 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirdiğinden, hükümlü hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zaman aşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
03.10.2020 tarihinde karar verildi.