Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8419 Esas 2022/3927 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8419
Karar No: 2022/3927
Karar Tarihi: 23.05.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8419 Esas 2022/3927 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/8419 E.  ,  2022/3927 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28.02.2017 tarih ve 2015/180 E- 2017/33 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabul-kısmen reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 02.10.2020 tarih ve 2017/4717 E- 2020/1559 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi katılma yoluyla davacı vekili tarafından duruşmalı, davalı vekilince duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davacının hazır gıda sektöründe lider, büyük bir firma olduğunu, faaliyetlerine yurt içinde ve yurt dışında yaklaşık 27 yıldan beri aralıksız devam ettiğini, "SERA" ana - esas markalarının yanı sıra, birçok tali marka ile konserve-hazır gıda sektöründe faaliyette bulunduğunu, davacı şirketin kurulduğu günden beri imal ederek satışa sunduğu ürünlerinde kullandığı "SERA" ibareli markasının davacı adı ile beraber anılır hale geldiğini, "SERA" ibaresini münhasır olarak veya yanında bir ek ihtiva eden versiyonlarının Türk Patent Enstitüsü nezdinde, 1992/005608, 1996/993691, 2003/16952, 2006/38093, 2006/38094, 2006/3653, 2008/25740, 2008/34566, 2008/18489, 2009/25684, 2009/44100 numaralarıyla, 05. 29. 30. 31. 32. 33. 35. sınıflardaki tüm emtia ve hizmetleri ihtiva eder şekilde usulünce tescil edildiğini, söz konusu markalarla, "yiyecek ve içecek sınıfı"ndaki, "hazır ve işlenmiş gıda, konserve ve baharatlar" olarak tüm emtiaları ihtiva etmekte olduğunu, davalının ise, iştigal konuları dâhilinde, TPE nezdinde 2014/07259 tescil numaralı, 29. ve 35. sınıflarda, emtia ve hizmetlerde, "SERAMDAN+şekil" markasını, davacıya ait marka ibaresine şekil ve harf ilave etmek suretiyle "kötüniyetli" olarak tescil ettirdiğini, tüketicilerin ilk anda görecekleri kelimenin "SERA" ibaresi ve oval kırmızı renkli şekil olduğunu belirterek, davalının, davacılara ait sektörel tanınmış "SERA" markasıyla aynı ve benzer emtialarda, davacı şirkete ait "SERA" markasını taşıyan "yiyecek ve içecekler için çeşni vericiler" emtialarında tescili ve kullanması sebebiyle vaki tecavüzünün, haksız rekabetinin ve iltibasının tespitine, davalı şirkete ait 2014/07259 numara ile tescilli "SERAMDAN+şekil" markasının 29. sınıfta yer alan emtiaların tamamı bakımından, 35. Sınıftaki "müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması başlığı altında yer alan hizmetleri de ihtiva eden marka tescilinin bütünü ile hükümsüzlüğüne, davalı markasını taşıyan ürünlerin ve tanıtım malzemelerinin toplatılmasına, imhasına, 5.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, kararın gazetede ilanına, maddi tazminat ve her türlü dava haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davalının "SERAMDAN+şekil" markasını 29. ve 35. sınıflarına ait bir kısım emtialar bağlamında tescil ettirmek için başvuruda bulunduğunu ve TPE nezdinde 2014/07259 sayılı numara ile tescil edildiğini, terkini talep edilen davalıya ait "SERAMDAN+şekil" markasının, ticaret-hizmet markası olduğunu, davalının sektörünün önde gelen firmalarından biri olduğunu, Antalya'nın Kumluca ilçesinde 25 yıldır sebze ve meyve ticareti yaptığını, davacının tanınmış olduğunu iddia ettiği markasının, Türkiye'de tanınmış marka kategorisine girmediğini, markaların ve markaların tescil edildiği sınıfların birbirinden farklı olduğunu, davacının iddialarının aksine, 556 sayılı KHK'nın 7/1. hükmünün, davalı şirketin markasının terkinine zemin oluşturmadığını, Yargıtay içtihatlarında da bir markanın birden çok ülkede tescilli olmasının, bu markanın tanınmış marka olduğu anlamına gelmeyeceğinin ortaya konulduğunu, "SERAMDAN+şekil" markası ile davacının markası arasında benzerlik bulunmadığını, zira davalıya ait marka ile davacının markaları arasında şekil, telaffuz, hece, görsellik, bütünsel anlam bakımından farklılık söz konusu olduğunu, marka değerlendirmesi yapılırken, markaların bir bütün olarak değerlendirilmesinin gerektiğini, her iki markanın farklı kompozisyonlarda kullanıldığını, "SERAMDAN+şekil" markasının, davacının davasına gerekçe gösterdiği marka ile vurgu, telaffuz, markanın tertip şekli gibi unsurlar bakımından karıştırılmayacak surette farklı olduğunu, bu nedenle markanın hükümsüzlüğü koşullarının gerçekleşmediğini, markalar arasındaki farklılıkların, iltibasa yer vermeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının davaya konu olan ve hükümsüzlüğü talep edilen markasının davacı markaları ile benzer olmadığı, tarafların markalarının dolaylı veya doğrudan karıştırılma ihtimali bulunmadığı, tescilli markanın tescilli olduğu mal ve hizmetlerde kullanılmasının haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği, bu nedenle de manevi tazminat talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, davacı "SERA" markasının, 1992 yılından itibaren 29/30/31. sınıflarda tescilli olduğu, davacı adına SERA unsurlu; SERA FORM, SERANUT, SERANAT ibareli markaların bulunduğu, davacının kırmızı zemin ve üzerinde beyaz renkli "SERA" markasını 29/32. sınıfta 30/06/2003 tarihinde tescil ettirdiği, sektörde bilinirliği yüksek olduğu, taraf markalarının 29. sınıfta tüm emtialar bakımından ortak olduğu ve aynı tüketici kitlesine hizmet verdiği, hükümsüzlüğü istenen 35. sınıf hizmetlerin de, davacı markalarının tescilli olduğu emtiaların satış hizmetleri olduğu ve tescil sınıflarının bağlantılı olduğu, davalı markasının SERA ibaresinden türetilen ve aidiyet belirten "mdan" ekinin getirilmesiyle oluşturulan "SERAMDAN" ibaresinden oluştuğu, kırmızı dikdörtgen zemin üzerine beyaz harflerle yazıldığı, davalı markasındaki elinde tabela tutan arı şeklinin geri planda kaldığı, davalı markasının asıl unsurunun "SERAMDAN" ibaresi olduğu, markaların işitsel, görsel ve kavramsal olarak benzer olduğu, tarafların ürünlerinin aynı raflarda satılacağı düşünüldüğünde, ortalama tüketici kitlesi nezdinde markaların karışıklığa yol açabileceği kanaatine varılmakla, ilk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar vermek gerekirken farklı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediği, davacı vekilinin, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve manevi tazminat talebinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararına karşı da istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılıyorsa da; dava tarihinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 155. maddenin yürürlükte olmadığı, yürürlükte olan mülga 556 sayılı KHK hükümlerinde de bu yönde düzenleme bulunmadığı göz önüne alındığında, davalı tarafın marka tescilinden kaynaklanan haklarını kullanmasının haksız rekabet ve markaya tecavüz teşkil ettiğinden bahsedilemeyeceğidavacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkeme kararının kaldırılmasına, hükümsüzlük davasının kabulüne, davalı markasının 29. sınıfta tümüyle, 35. sınıfta da, davaya konu edilen ürünlerin bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler, perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri yöntemler ile sağlanabilir) yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 23/05/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara