Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/4336 Esas 2012/5660 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/4336
Karar No: 2012/5660
Karar Tarihi: 03.10.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/4336 Esas 2012/5660 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2012/4336 E.  ,  2012/5660 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinin tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davacının sahibi olduğu arsa karşılığında kendisine daire verilmesi konusunda davalı kooperatifle anlaşma yapıldığını, davacının, noter huzurunda yapılan kur"aya dahil edilerek F1 Blok A Giriş 5. Kat 10 nolu meskenin kendisine isabet ettiğini, davacının o tarihten bu yana daireyi kullandığını buna rağmen kooperatifçe, davacının baldızı olan ..."in 07.10.2001 tarih ve 264 sayılı yönetim kurulu kararıyla üyelik kaydının bu kişi adına yapıldığını, davacı ile bu kişi arasında üyelik hakkı kazandıracak bir işlem yapmadığını ileri sürerek, kooperatif üyeliğinin tespitini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının kooperatife kayıtlı üye olmadığını, arsa hissesi karşılığında daire alma hakkıyla arsa sahibi sıfatıyla kayıt edildiğini, bu nedenle davanın Tüketici Mahkemesi"nde görülmesi gerektiğini, ... isimli şahsın kooperatif üyelik kaydının 2004 yılında yapıldığı, yedi yıllık zaman diliminde herhangi bir dava açılmadığını, tapu devrinin üzerinden de bir yıllık süre geçtiğini, zamanışımı itirazlarının bulunduğunu, dairenin ... adına kayıtlı olduğunu, davacı ... ile ... arasındaki hukuki ihtilaf olduğunu, kooperatife husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalı kooperatif arasında 07.12.1999 tarihli daire karşılığı inşaat sözleşmesinin düzenlendiği, noterde düzenlenen kura zaptında 64. sıradan sonrakilerin yanında üye numaralarının da bulunduğu ancak ilk 63 kişilik listenin üye no kısmında herhangi bir sayının bulunmadığı, davacının 63.sırada isminin yer aldığı, kura zaptına göre davacının arsa sahibi olarak kura çektirilen kişilerden olduğu, davacının, 12.02.2000, 18.03.2001, 22.03.2003 tarihli genel kurul toplantısı hazirun listelerinde isminin bulunduğu, 22.02.2004, 26.02.2006, 22.03.2009, 23.01.2011 tarihli genel kurul hazirun listelerinde isminin yer almadığı, kooperatif kayıtları üzerinde bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucu davacının üyeliğini devrettiği, daha sonraki dönemde de davacının herhangi bir üyelik talebinin olmadığı, bilirkişi raporunun sunulmasından sonraki aşamada davacı vekilinin dava dilekçesindeki taleplerini ıslah ettikleri, müvekkilinin davalı kooperatiften arsa karşılığı daire alım hakkı olduğu, bu hakkını devretmemesi sebebiyle kooperatifteki tüm devir işlemlerinin iptali ile kooperatifin davacıya teslim ettiği dairenin tapusunun müvekkiline verilmesi gerektiğinin tespitini talep etmişse de bu taleplerinin eda davasının konusu olabileceği, bu konuda tespit davası açılamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1) Dava tarihinde yürürlükte bulunan HUMK’nun 76. maddesine göre, “Hakim re’sen Türk Kanunları mucibince hüküm verir.” HMK’nun 33. maddesine göre ise; “Hakim, Türk hukukunu resen uygular.” Bir davada olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. Bu nedenle, tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifadeyle, hakim, bildirilen hukuki sebeple bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Ayrıca HMK 31.madde gereği, hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir.
    Somut olayda, dava, davacı ile davalı kooperatif arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden ötürü doğduğu iddia edilen kooperatif üyeliğinin tespiti, üyeliğin üçüncü bir şahsa devredilmemesi nedeniyle üyelik devrine dair yapılan işlemlerin iptali istemine ilişkin açılmıştır. Davacı vekili ıslah yoluyla, bilirkişi raporunda davacının arsa karşılığı inşaat sözleşmesi gereği daire alım hakkı bulunduğu görüşünün belirtilmesi nedeniyle, talebini bu sözleşme gereği daire tapusunun davacıya verilmesi gerektiğinin tespiti ile bu hakkını devretmemesi sebebiyle kooperatif nezdinde yapılan işlemlerin iptalini istemiştir.
    Islah, taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesidir. Kural olarak, ıslah tek taraflı ve açık bir irade bildirimi ile yapılır. Islahın tamamlanması, karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Dava, tamamen ıslah edilebileceği gibi kısmen de ıslah edilebilir. Somut olayda davacı taraf neticei talebini ıslah ettiğine yönelik irade beyanında bulunmuş olup, mahkemece hem ıslahtan önce hem ıslahtan sonraki talepler karşılanacak şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, yargılama sürecinin başından beri davacı taraf, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin varlığını ileri sürmüş olup, ıslah yoluyla değiştirdiğini beyan ettiği talebinde de dolaylı olarak üyeliğe dayanmakta ve kooperatif yönetim kurulunun üyeliğin devri yönünde aldığı kararı dava konusu etmektedir. Ayrıca davalı vekili de 20.10.2011 tarihli celsede "" davacı müvekkilim kooperatifin üyesi değildir, davacının bu davaya konu olmayan başka bir üyeliği vardır..." şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu durumda mahkemece,yukarda açıklanan ilkeler ışığında tarafların açık ve tereddüte mahal vermeyen yazılı beyanları alınmak suretiyle, uyuşmazlığın aydınlatılması ve davacı tarafın neticei talebinin net olarak belirlenmesinden sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekildehüküm tesisi doğru olmamıştır.
    2)Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara