Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/4451 Esas 2012/5646 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/4451
Karar No: 2012/5646
Karar Tarihi: 03.10.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/4451 Esas 2012/5646 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, kooperatif üyelerinin çıkma payı alacaklarına ilişkindir. Davacılar, istifa dilekçelerinin davalıya iletilmesine rağmen çıkma payı alacaklarının ödenmemesi nedeniyle davalıya dava açmıştır. Mahkeme, davacı ...’ün davalı kooperatif üyesi olmadığı, diğer davacıların istifa etmek için gerekli özel yetkilerinin olmadığı ve davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Ancak tarafların temyiz itirazları sonucu karar bozuldu ve davacılar yeniden dava açabileceği belirtildi.
Kanun Maddeleri:
- 1086 sayılı HUMK’un 7/son maddesi: davanın Asliye Hukuk Mahkemesince bakılıp, karar verilmesi.
23. Hukuk Dairesi         2012/4451 E.  ,  2012/5646 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılardan ... vekili ve davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    -K A R A R-
    Davacılar vekili, müvekkillerinin 30.11.2006 tarihinde noterden davalıya gönderdikleri ihtarname ile üyelikten istifa ettiklerini, ilgili yıla ilişkin bilançonun kabul edilmiş olmasına rağmen çıkma payı alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, her bir müvekkili için 500,00’er TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacıların istifa ihtarnamelerini avukatları aracılığıyla gönderdiklerini, ancak ihtarnameye dayanak teşkil eden vekaletnamelerde istifa için özel yetkinin bulunmadığını, bu nedenle de istifa işlemin geçerli olmadığını, davacıların üyeliklerinin halen devam ediyor olması nedeniyle müvekkilinden her hangi bir talepte bulunamayacaklarını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen 21.03.2011 tarihli bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ...’ün davalı kooperatif üyesi olmadığı gerekçesiyle, bu davacı açısından davanın reddine; diğer davacıların istifasına dayanak teşkil eden vekaletnamede bu hususta özel yetki bulunmadığından istifalarının geçerli olmadığı, halen üye olan davacıların kooperatiften davaya konu talepler de bulunamayacakları gerekçesiyle, diğer davacılar açısından da davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı ... vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
    1) Davacı ... dışında kalan diğer on sekiz davacı hakkında mahkemece 26.04.2012 tarihinde verilmiş temyiz isteminin reddine dair kararın temyiz edilmemesi nedeniyle söz konusu hükmün o davacılar açısından kesinleştiği ve talebin çıkma payı alacağına ilişkin olduğu hususları dikkate alınarak, davacı ...’ün temyiz istemi değerlendirildiğinde; davacı vekilinin kendisine verilen ve istifa yetkisi bulunmadığı anlaşılan vekaletnameye dayanarak istifa dilekçesi verdiği anlaşıldığından, müvekkilinin vekiline özel yetki niteliğinde olan üyelikten istifa yetkisi verip vermediği hususları üzerinde durulmadan, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
    2) Davalı vekilinin temyiz istemine gelince; davanın niteliği gereği davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı ve karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 3/2. maddesi dikkate alınarak reddedilen her bir talep için davalı taraf lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
    Ayrıca taraflar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı ve her bir dava değeri gözetildiğinde, davaya bakmakla görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu, ancak 1086 sayılı HUMK’nun 7/son maddesi gereğince davanın Asliye Hukuk Mahkemesince bakılıp, karar verilmiş olması da bozma nedeni yapılmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda (1 ve 2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı ... vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı ... ve davalı yararına BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Hemen Ara