Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/68 Esas 2022/3967 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/68
Karar No: 2022/3967
Karar Tarihi: 24.05.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/68 Esas 2022/3967 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı şirket hisselerinin geçerli bir şekilde davalı ...'a devredildiği ancak hisse devir işleminin ticaret sicilinde tescil ve ilanının yapılmadığı gerekçesiyle açılan davada ilk derece mahkemesi, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün sorumlu olduğuna hükmetti. Ancak istinaf mahkemesi, ilan ücretinin bizzat ödenmesi gerektiği konusundaki kanuni düzenlemeyi dikkate alarak davacının ilan ücretini yatıramadığını ispat edememesi nedeniyle davalıya kusur atfının yapılamayacağına hükmetti. Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesi kararı BOZULDU ve kararın bir örneği, dava dosyası ile birlikte İlk Derece Mahkemesine gönderildi. Konuyla ilgili kanun maddeleri Ticaret Sicil Tüzüğü'nün 101. maddesi olarak belirtilmiştir.
11. Hukuk Dairesi         2021/68 E.  ,  2022/3967 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 06.02.2019 tarih ve 2016/359 E- 2019/66 K. sayılı kararın asıl davada davalı ... Sicil Müdürlüğü temsilcisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 21.10.2020 tarih ve 2019/766 E- 2020/1032 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi asıl davada davalı ... Sicil Müdürlüğü temsilcisi tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Asıl ve birleşen davanın davacı vekili, davacının davalı şirketteki hissesini noterlikçe düzenlenen limited şirket hisse devir sözleşmesiyle 12.03.2010 tarihinde birleşen davanın davalısı ...’a devrettiğini, davacının devir işleminin hiçbir şekilde tescil ve ilan edilmediğini, devir işleminin tescil ve ilan edilmediği için davacının halihazırda şirketin resmi ortağı olarak göründüğünü, davacının devir tarihinden sonraki şirketin tüm kamu alacaklarından ve diğer borçlarından sorumlu tutulduğunu, bu nedenle davacının davalı şirketteki hisselerine ilişkin olarak yaptığı devir işleminin tescil ve ilan edilmesi gerektiğini, söz konusu şirketin ortakları dağıldığı ve bir araya gelerek hisse devrine ilişkin olarak ortaklar genel kurulu kararı alamadığından dolayı bu durumun hisse devrinin tescil ve ilan edilememesi sonucunu doğurduğunu ileri sürerek, hisse devir işleminin tescil ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Asıl ve birleşen davanın davalıları cevap dilekçesi sunmamışlardır.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; asıl ve birleşen davanın davacısının, davalı şirketteki hisselerini 12.03.2010 tarihli hisse devir sözleşmesi ile birleşen dosyada davalı ...'a devrettiği, şirketin sicil dosyasından limited şirket hisse devir sözleşmesi ile devredilmesi sonrasında bu hisse devrinin kabulü ile şirketin temsil ve ilzamına ilişkin olarak şirket ortaklar kurulunca 12.03.2010 tarihli ve 2010/1 sayılı kararın alındığı ve hisse devrinin şirket pay defterine işlendiğinin görüldüğü, asıl ve birleşen davanın davacısının şirket hissesini geçerli bir biçimde birleşen davanın davalısına devrettiği, devrin davalı şirket açısından hüküm ve sonuç doğurduğu, devir işlemi ile ilgili olarak şirketçe yapılması gereken tüm usulü işlemlerin yapıldığı hatta hisse devrinin tescil ve ilanı için şirket müdürü tarafından 17.03.2010 tarihinde ticaret siciline başvuru yapılarak gerekli belgelerin sunulduğu, hisse devri konusunda davalı şirketin direngen durumda olmadığı, davacının hissesini temlik alan davalı ...'ın da dava öncesinde şirket müdürü sıfatıyla kararın tescil ve ilanı için ticaret siciline gerekli başvuruyu yaptığı, asıl ve birleşen davanın davacısı dava dilekçesinde Ticaret Odasını hasım gösterdiği, ancak Ticaret Sicil Müdürlüğünün davalı sıfatını benimseyerek 28.05.2016 tarihli dilekçe ile davaya yanıt vermiş olduğu, bu durumda davanın Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne karşı açıldığının kabulü gerektiği, limited şirket hisse devirlerinin ticaret siciline tescil ve ilanı zorunlu olduğu, Ticaret Sicil Müdürlüğü, Ticaret Sicil Tüzüğünün 28. maddesi hükümleri çerçevesinde usulüne uygun şekilde yapılan tescil taleplerini yerine getirmek zorunda olduğu, pay devrinin ticaret siciline tescil ve ilanına ilişkin davalı şirket müdürünün 17.03.2010 tarihli başvurusunun yasal koşulları taşımasına karşın tescil ve sicil gazetesinde ilanına ilişkin gerekli işlemin yapılmamış olması hatalı olduğu gerekçesiyle asıl davada davalı ... Sicil Müdürlüğü yönünden açılan davanın kabulüne, davacının davalı şirketteki payını davalı ...’a devrine ilişkin davalı şirketin 12.03.2010 tarih ve 2010/1 nolu kararının tescil ve ilanına, asıl ve birleşen davanın diğer davalıları yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı asıl davanın davalısı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davalı şirket müdürü ...'ın ortaklar kurulu kararının ilan ve tescili için 17/03/2010 tarihinde Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvuruda bulunduğu, ilan ve tescil için gerekli harç ve masrafları yatırdığı, Ticaret Sicil Müdürlüğünün ise ...'ın davalı şirketin ortak olduğu gösterilmiş olmakla birlikte hisse devri ile ilgili ortaklar kurulu kararını tescil ve ilan edildiğine ilişkin Ticaret Sicil Gazetesinin bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın davalısı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı asıl davanın davalısı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü temyiz etmiştir.
    Dava limited şirket hisse devir işleminin ticaret sicilinde tescil ve ilanı istemine ilişkindir. Olaya uygulanacak sicile başvuru tarihi itibariyle geçerli olan Ticaret Sicil Tüzüğünün 101. maddesinde yer alan "İlan metni, ücreti sicil memurluğu tarafından tescil sahiplerinden alınarak Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'ne gönderilebileceği gibi, sahibi tarafından adı geçen Gazeteye götürülerek ilan ücretinin de gazete veznesine yatırılması mümkündür. Bu halde ilgili, ilan müsveddesini aldığı tarihten itibaren en geç bir ay içinde ilanın yayınlandığı gazeteyi veya gazeteleri sicil memuruna vermek zorundadır. Şu kadar ki, tescil ve ilan için Kanunun belirleyeceği müddetin geçmemiş olduğu hallerde ilgili ilan vermeyi bu müddetin son gününe kadar geciktirebilir, bu durumda bir aylık müddet, kanuni müddetin geçmesiyle işlemeye başlar." şeklindeki düzenleme dikkate alındığında sicile tescil ve ilanı gereken hizmetlerin varlığı halinde tescil talebinde bulunan kişinin tescil harcı ve hizmet bedeli yatırması yeterli olmayıp ayrıca Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ilan ücretini bizzat ödeyerek ticaret sicil memurluğundan bu ilanın yapılmasını talep etmesi ya da ilan metnini bizzat sicil memurluğundan alıp Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi götürmesi ve ilanın yayınlanmasını sağlaması ve bu suretle tescili sağlaması gerekirken, davacının ilan ücretini yatırdığını ispat edememesi karşısında davalıya atfı kabil kusur bulunmadığının kabul edilerek, davalı aleyhine yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerekirken hatalı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış kararın yargılama giderleri yönünden bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediğinin peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl davanın davalısı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne iadesine, 24/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara