Esas No: 2020/11716
Karar No: 2022/11589
Karar Tarihi: 10.11.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/11716 Esas 2022/11589 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/11716 E. , 2022/11589 K.Özet:
Denizli 10. Asliye Ceza Mahkemesi'nde gerçekleşen bir dava sonucunda, sanık hakkında uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkûmiyet kararı verilmiştir. Ancak, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren bir kanun maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasının olaya tatbik edilemeyeceği sonucuna varılmış ve bu nedenle karar bozulmuştur. Ayrıca, sanığa verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı da usulsüz olarak yapılan tebligat nedeniyle geçersiz sayılmıştır. Kararın sonunda, 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle sanığın durumunun yeniden belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Kanun maddeleri:
- 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrası
- 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesi ve fıkrası
- 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi
- 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi
"İçtihat Metni"
Mahkeme : DENİZLİ 10. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
UYAP sistemi üzerinde yapılan incelemede, suç tarihinden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasının olaya tatbik kabiliyetinin bulunmadığı anlaşıldığından, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
1- 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntemin benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, mercii tarafından tebligata Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanık hakkında, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik TCK'nın 191. maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının sanığın soruşturma kapsamında savunması alındığı esnada bildirdiği MERNİS ile aynı olan adresine doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre usulsüz yapıldığı anlaşılmakla; 03.04.2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı sanık tarafından öğrenilmiş olsa bile, bu kararın kesinleşmediği gibi, Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında denetimli serbestlik müdürlüğünün 15.04.2015 tarihli çağrı yazısının, sanığın bildirdiği, MERNİS ile aynı olan adresine usulsüz olarak doğrudan Tebligat Kanunu'nun
21/2. maddesine göre tebliğ edilerek yasal sürede Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurmadığından dosyasının kapatılmasına karar verildiği ve kovuşturma şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla, sanık hakkında kovuşturma şartlarının oluşmaması nedeniyle, 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere, kamu davasının durmasına ve gerekli tebligat işlemlerinin tamamlanarak, kararın infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi yerine yargılamaya devamla sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması,
Kabule göre;
2- Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 10.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.