Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/190 Esas 2022/3946 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/190
Karar No: 2022/3946
Karar Tarihi: 24.05.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/190 Esas 2022/3946 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/190 E.  ,  2022/3946 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15.02.2018 tarih ve 2017/306 E. - 2018/51 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 07.10.2020 tarih ve 2018/1400 E. - 2020/819 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin 26.04.2017 tarihinde yapmış olduğu 29, 30 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri içeren, "dia+şekil" ibareli, 2017/38462 sayılı marka tescil başvurusunun Markalar Dairesi tarafından dava dışı bir firmaya ait "Dia+şekil" ibareli markalar mesnet alınarak 6769 sayılı SMK'nın 5/1/-ç maddesi uyarınca re’sen reddedildiğini, başvurunun reddi kararının kaldırılması istemiyle yapılan itirazın YİDK'nın 2017/M-6007 sayılı kararla reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira redde mesnet alınan markalar ile başvuru konusu işaretin ve kapsamlarındaki ürünlerin farklı olduğunu, re’sen ret için aynı tür olma ve ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunma şartlarının bulunmadığını, bu sebeple başvurunun SMK'nın 5/1-ç maddesi uyarınca reddinin mümkün olmadığını ileri sürerek YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda dosya kapsamında göre, 6769 sayılı SMK'nın 5/1/-ç maddesi uyarınca aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği, mutlak ret nedeni olan bu hususun TPMK tarafından re'sen nazara alınacağı, redde mesnet alınan dava dışı şirkete ait markaların "dia+şekil" ibareli ve biçimli olduğu, "dia" ibaresinin markanın esas ve ayırt edici unsuru olduğu, şeklin ayırt edicilikte ikinci planda kaldığı, anılan ibarenin doğrudan vasıf bildirici veya jenerik niteliğinin bulunmadığı, marka olarak somut ve soyut olarak ayırt ediciliğinin yüksek seviyede olduğu, başvuru konusu işaretin de "dia+şekil" ibare ve biçimli olduğu, işarette de dia sözcüğünün markanın esas ve ayırt edici unsuru olduğu, başvuruda bulunan şeklin de ayırt edicilikte ikinci planda kaldığı, Dia ibaresinin ortaklığı sebebiyle görsel, sescil ve anlamsal olarak iki işaretin ayırt edilemeyecek derecede benzer oldukları yönünde intiba doğmasının kaçınılmaz olduğu, şu hâle göre "dia+şekil" ibareli başvuru ile "dia+şekil" ibare ve biçimli redde mesnet markalar arasında, ilk bakışta ayırt edilemeyecek kadar benzerlik bulunduğu, başvurunun kapsamında bulunan ve reddedilen ürünlerin 29, 30 ve 35.sınıf ürün ve hizmetlerin tamamının, redde mesnet markaların kapsamında bazen aynı, bazen de farklı ifade biçimiyle aynen yer aldığı, ürün ve hizmetlerin aynı türden oldukları, ürün ve hizmetlerin birbirini tamamladığı, aynı dağıtım kanallarından geçtikleri, aynı işyerlerine sunuldukları, birbirleri yerine ikamet edilme ve rekabet etme olanaklarının bulunduğu, normal düzeyde bilgilendirilmiş, makûl ölçüde dikkatli, işaret ve markayı aynı anda görüp detaylarını karşılaştıramayan ve daha önce yararlandığı mal ve hizmetle ilgili markanın göz ve kulağında kalan izine dayanarak sonraki mal ve hizmet alanlarında aynı markadan yararlanmak isteyen ortalama düzeydeki yararlanıcı ve tüketicilerin ilk bakışta ve derhâl her hangi bir araştırma yapmasına gerek kalmaksızın bu markalar ve işaretin farklı işletmelere ait iki marka olduğunu algılamalarının mümkün olmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas incelemesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesince, dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, redde mesnet alınan dava dışı şirkete ait markaların "dia+şekil" ibareli ve biçimli olduğu, "dia" ibaresinin markanın esas ve ayırt edici unsuru olduğu, şeklin ayırt edicilikte ikinci planda kaldığı, başvuru konusu işaretin de "dia+şekil" ibare ve biçimli olduğu, işarette de "dia" sözcüğünün markanın esas ve ayırt edici unsuru olduğu, başvuruda bulunan şeklin de ayırt edicilikte ikinci planda kaldığı, ortalama tüketici ve yararlanıcıların markalarda bulunan sözcük unsurlarını ilk bakışta algılayıp hafızalarında tutacakları, şekilleri hatırlama veya ifade edebilmelerinin her zaman mümkün olmadığı, Dia ibaresinin ortaklığı sebebiyle görsel, sescil ve anlamsal olarak iki işaretin ayırt edilemeyecek derecede benzer oldukları, Ancak, SMK'nın 5/1-ç maddesinde de belirlendiği üzere ibareler arasındaki ayırt edilemeyecek benzerliğin yanında markaların kapsamlarının aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olması gerektiği, 35/06 grup yönünden davacının başvurusu 29 ve 30. sınıftaki ürünlerin perakendeciliği ile sınırlandırılmışken, redde mesnet markanın 35/06 grupta genel olarak tescil edildiği, aynı/aynıtür benzer olduğundan bahsedilemeyeceği, bu nedenle 35/06 grupta spesifik olarak başvuru yapılmış hizmet sınıfı ile genel nitelikte tescil edilmiş marka aynı/aynı tür benzer kabul edilemeyeceği, bu durumda başvurunun ilanı ve redde mesnet marka sahibinin itiraz etmesi sonucunda, itiraz edenin başvuru kapsamındaki malların satışı hizmeti verip vermediğinin araştırılması suretiyle benzerlik araştırması yapılması gerekeceği, bunun SMK'nın 5/1-ç maddesi anlamında değerlendirilemeyeceği, bilirkişi raporunda, davacının başvurusu kapsamında bulunan, 35/5 sınıftaki; "Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri..." hizmetlerinin davalının mesnet aldığı markanın kapsamında bulunmadığının belirlendiği, bilirkişi raporunda belirlenen sınıflarda davacının başvurusu ile davalının mesnet aldığı markanın SMK'nın 5/1-ç maddesi anlamında aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadığından davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile TPMK YİDK'in 2017 M 6007 sayılı kararının 35/5 sınıftaki "Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağ dahil). Yenilenebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuruyemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. Bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)." bakımından iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
    Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Dava, TPMK YİDK kararının iptali talebine ilişkindir.
    1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm temyiz istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
    2- Davacı vekilinin markalar arasındaki benzerlik ile ilgili temyizine gelince; davacının marka başvurusu “DİA + üç yapraklı şekil” redde gerekçe gösterilen markalar ise “DİA + % (yüzde işareti şekli)” görünümünde olup, her iki markada “DİA” ibaresi ortak ise de markalar farklı şekil unsurlarını barındırmaktadır. Marka başvurusunun 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-ç maddesi uyarınca mutlak sebeple reddi için markalara konu işaretlerin ya tamamen aynı ya da ilk bakışta farkedilemeyecek ölçüde yüksek benzerliğe sahip olması gerekir. Somut olayda şekil unsurları bakımından markalar arasında farklılık bulunduğundan, davacı ... başvurusunun, davalı TPMK tarafından mutlak nedenle reddi kararı yerinde olmadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 24/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara