Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6819 Esas 2022/3977 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/6819
Karar No: 2022/3977
Karar Tarihi: 24.05.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6819 Esas 2022/3977 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, davalı şirkette %2.25 oranında ortak olduğunu ancak diğer davalıların şirkette ortak ve aynı zamanda davacının kardeşleri olduğunu, işletmenin öz sermayesinin düşük gösterilerek davalı şirkete ayni sermaye olarak getirildiğini ve davalıların sahtecilik yaptığını iddia ederek tespit istemiyle dava açmıştır. İlk derece mahkemesi, işletmenin gerçek değeriyle ilgili olarak daha önce verilmiş bir kesin hüküm nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiştir. Davacı vekilinin temyiz istemi kabul edilerek, mahkeme kararının düzeltilerek onanması ve maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri olarak, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 5236 sayılı Kanunun 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7 maddesi gösterilmiştir.
11. Hukuk Dairesi         2020/6819 E.  ,  2022/3977 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 03.07.2020 tarih ve 2020/329 E. - 2020/383 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 17.05.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin % 2.25 oranında ortağı olduğunu, diğer davalıların ise davalı şirkette ortak ve aynı zamanda davacının kardeşleri olduklarını, 2010 yılına kadar sağ olan anneleri ... adına kayıtlı olan ... Lokanta Ferdi işletmesinin Samsun Ticaret Mahkemesi'nin 2010/74 esas sayılı dosyası ile öz sermayesinin 11.510,53 TL olarak tespit edildiğini, aslında işletmenin 747.372,66 TL aktifi olduğunu, davalıların muhasebe oyunları ile işletmenin öz sermayesinin düşük gösterdiklerini, daha sonra bu işletmeyi 11.510,53 TL ayni sermaye değeri ile davalı şirkete sermaye olarak getirdiklerini, davalı ortakların bununla da kalmayarak alınan kararlada müvekkil yerine taklit imza atmak suretiyle sahtecilik yaptıklarını, müvekkilin son zamanlara kadar bu durumdan haberi olmayıp yıllardır emek verdiği işletmeyi hala aile şirketi olarak ve eşit hisse ile işletildiğini sanmakta olduğunu ileri sürerek, öncelikle davalı şirkete ayni sermaye olarak konulan ... Lokanta Ferdi işletmesinin davalı şirkete katılma anındaki gerçek öz sermaye değerinin ve ayni sermaye olarak katıldığı davalı şirketin gerçek kuruluş sermayesinin ve ortakların katılım paylarının tespiti ile bu tespite göre sicile tesciline, davalılar ... ve ... adına fazladan tescil edilen davalı şirket hisselerinin iptali ile müvekkilin %2.25 olan hissesinin tespit sonucu çıkacak gerçek duruma göre sicile tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekili; zamanaşımı def’inde bulunmuş, murisin şahsi işletmesinin müvekkili davalı şirkete ayni sermaye olarak konulması için mahkeme vasıtasıyla öz sermayesinin tespitinin yapıldığını, buna göre belirlenen muris ...'ın hissesinin Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilan edildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, davacı yanın anılan hisse oranına göre şirketten kar payı aldığını ve hissedar olarak kararlara imza attığını, davacının bu hisse devrine 3 yıldır herhangi bir itirazda bulunmadığını, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/74 Değişik sayılı dosyasında ...'a ait şahsi işyerinin öz sermayesinin doğru olarak hesaplandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, şirkete ayni sermaye olarak konulan işletmenin satıcılara borçlar hesabında görülen pasif değerin faturalara dayandığı anlaşılmakla bu kalem hesabı yönünden isabetsizlik olmadığı, ancak ortaklara borçlar hesabında gözüken 228.534,63 TL’nin ise örtülü sermaye olması nedeniyle bilançonun aktif hesabında bulunması gerektiğinden, işletminin şirkete katılma anında gerçek işletme değerinin 240.045,06 TL olduğunu ve en nihayetinde, kuruluş anında davalı şirketin gerçek kuruluş sermayesinin 328.045,06 TL olduğunun anlaşıldığı ve tespit edilen bu gerçek sermaye değerine göre şirket ortaklarının davalı şirketteki hisse adetlerinin ve ortaklık oranlarının bilirkişilerce hesaplanan şekilde olması gerektiği gerekçesiyle, bilirkişi raporlarının alınmasından sonra davalılar vekili tarafından, işletmenin ortaklara borçlar hesabında gözüken borcun aslında ortaklara borç olmadığı, dava dışı bankadan çekilen kredinin muhasebeleştirme işlemi sırasında ortaklara borçlar hesabına kaydedildiği, bu durumun muhasabe hatası olduğu ve davacının da bu duruma dayanarak hak elde etmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle dava dışı bankadan çekilen krediye ilişkin deliller ibraz etmişse de, bu savunma ve delillerinin cevap ve ikinci cevap dilekçesinde bulunmadığı ve davacı vekili de savunmanın genişletilmesine ve değiştirilmesine muvafakat etmediğinden bu savunmaya dahi itibar edilmeyerek davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesinde; mahkemece taraf delillerinin usulüne uygun olarak toplandığı, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olduğu, mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gereçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair verilen kararın davalılar vekilince temyizi üzerine Dairemizin 2019/3055 E- 2020/1145 K ve10.02.2020 tarihli kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, uyulan bozma ilamı ve yargılama sonunda, davanın şirkete ayni sermaye olarak konulan işletmenin sermaye değerinin tespitine ilişkin olup, aynı mahkemenin 2010/74-46 Esas Karar sayılı D-iş kararı ile şirkete sermaye olarak konulan davacının annesine ait şahıs işletmesinin esas sermaye olarak şirkete katılması gereken değeri 11.510,53 TL olarak belirlenip bu kararın kesinleştiği, HMK'nun 114/1-i maddesi gereği kesin hüküm dava şartı olup, resen incelenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekili, kararı temyiz etmiştir.
    Mahkemece, davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi halinde davalı vekili lehine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 ve 13. maddeleri gereğince maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olması bozmayı gerektirmekte ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacı vekilinin bu yöndeki temyiz isteminin kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 5236 sayılı Kanunun 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7 maddesi gereğince mahkeme kararının 3.bendindeki “31.413,15 TL” miktar kısmının kaldırılarak yerine “maktu 3.400 TL” rakam ve sözcük dizisinin yazılarak hükmün düzeltilmiş bu haliyle onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme kararının hüküm fıkrasının 3. bendinde yer alan "31.413,15 TL" rakam ve yazısı çıkarılarak yerine "maktu 3.400 TL" rakam ve yazısı yazılmak suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 24/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara