Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/17657 Esas 2022/11585 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/17657
Karar No: 2022/11585
Karar Tarihi: 10.11.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/17657 Esas 2022/11585 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ve kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuyla mahkûmiyet kararı verilen bir davada, Ceza Dairesi tarafından yapılan incelemede hükmün gerekçesiz olduğu ve TCK'nın 191. maddesi ile CMK'nın 251. maddesindeki değişikliklerin gözetilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca Anayasa Mahkemesinin TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerini iptal eden kararı nedeniyle sanığın durumunun yeniden belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Kararda, 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesiyle yeniden düzenlenen \"Basit Yargılama Usulü\" başlıklı 251. maddenin 1. fıkrasında yapılan değişiklikler ve Anayasa Mahkemesinin 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan iptal kararı detaylıca açıklanmıştır. TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi de hatırlatılarak, sanığın hukuki durumu \"Basit Yargılama Usulü\" yönünden değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
10. Ceza Dairesi         2020/17657 E.  ,  2022/11585 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
    Hüküm : Mahkûmiyet

    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    Aralarındaki bağlantı nedeniyle Dairemizin 2021/12496 esas sayılı dosyası ile birlikte incelenmiştir.
    Dairemizin 17.10.2014 gün-2012/16004 esas ve 2014/11119 karar sayılı bozma ilamı üzerine yapılan yargılama sonrası kurulan hükmün incelenmesinde:
    1- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/3, CMK'nın 34. ve 230. maddeleri uyarınca hükmün gerekçesinde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin yazılması, kanıtların tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen kanıtlar ile mahkemece ulaşılan kanaatin, sanığın suç oluşturduğu veya oluşturmadığı sabit görülen fiilinin belirtilmesi ve bu fiilin nitelendirilmesinin yapılması suretiyle hüküm kurulması gerekirken, gerekçesiz olarak hüküm kurulması,
    2- Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesiyle 5271 sayılı CMK'nın başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 karar sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer
    alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Kabule göre;
    3- 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve hükümden sonra 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 10.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara