Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/4002 Esas 2012/5598 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/4002
Karar No: 2012/5598
Karar Tarihi: 01.10.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/4002 Esas 2012/5598 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2012/4002 E.  ,  2012/5598 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, dosya içerisinde mürafaa için tebligat pulu bulunmadığı gerekçesiyle duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    KARAR
    Davacı vekili, 18 ve 19 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak müvekkili arsa sahibi ile davalı yüklenici şirket arasında 24.09.2009 gün ve 10885 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki satış vaadi ve arsa payı inşaat sözleşmesi yapıldığını, sözleşme uyarınca taşınmazın tek blok halinde 5 katlı ve her katta 2 daire olmak üzere toplam 10 daire olacağının, 5 dairenin arsa sahiplerine, müvekkiline 3. kat 7 nolu dairenin verileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmeye aykırı olarak müvekkilinin rızası hilafına her katta 3 daire olacak şekilde inşaat yapıldığını, sonradan yapılan değişiklik ile daire sayısının haksız bir şekilde 15 "e çıkarıldığını, sözleşmede belirlenen şartların birbiriyle çeliştiğini, sözleşmenin D3. sayfasında tek blok olarak her katta 2 daire olmak üzere 5 katlı toplam 10 daire olmak üzere inşaatın yapılacağının belirtildiğini, sözleşmenin devamında, arsa sahiplerine arka bloktan yani B bloktan daireler verileceğinin belirtildiğini, ayrıca sözleşme uyarınca müvekkiline verilmesi gereken B bloktaki 7 nolu dairenin tapu kayıtlarına göre ... adına kayıtlı olduğunu, müvekkili adına kayıtlı herhangi bir bağımsız bölümün bulunmadığını, sözleşmede kararlaştırılan teslim süresi dolmasına rağmen inşaatın davacı müvekkiline teslim edilmediğini, dairenin teslim edilmemesinden dolayı davacının kira gelirinden de mahrum kaldığını ileri sürerek, davalı ... adına kayıtlı bulunan tapunun iptaliyle müvekkili ... adına tesciline, sözleşmeye aykırılık nedeni ile sonradan yapılan 5 daireden müvekkili hissesine düşen miktarın müvekkiline verilmesine, ruhsat alım tarihinden itibaren geçen süreler içerisinde müvekkiline ödenmeyen kira bedelinin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı şirket vekili, davanın reddini istemiştir.
    Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; 22.10.2009 tarihli ek sözleşmede davacı ..."a ait olan imzanın inkâr edilmediği, ek sözleşmenin, dava konusu taşınmaz üzerinde inşaatın yapılması ile geçerliliğini sürdürdüğü, noterde düzenlenen 24.09.2009 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile adi yazılı 22.10.2009 tarihli ek sözleşme içeriklerinden, A ve B blok şeklinde bina yapılacağı, arsa sahiplerine B bloktan sözleşmede belirtilen dairelerin verileceği, davacıya B blok 3. katta kuzey tarafından bir adet dairenin verileceğinin kararlaştırıldığı, noterde yapılan 24.09.2009 tarihli sözleşmedeki hususların, anılan ek sözleşmeyle B blok olarak yapılacak inşaatta her katta üçer daire olacak şekilde toplam 15 daire olacağı şeklinde düzeltildiği, ilk yapılan sözleşmedeki davacıya 3. kat 7 nolu dairenin verilmesi hususundan vazgeçildiği, davacıya
    tevhit işlemi sonucu 504 ada 27 nolu parsel üzerine yapılan B blok 3. katın kuzey tarafındaki 1 adet dairenin düştüğü, 24.09.2009 tarihli noterde yapılan sözleşmenin 4 ve 14. maddeleri uyarınca davacıya verilmesi gereken dairenin davacı tarafça alınmak istenmediği, davacının B blok 3. kat kuzey cephesindeki bir adet dairenin teslimi için herhangi bir ihtarda bulunmadığı, davacının kendisine düşen daireyi kendi iradesi ile almayıp başka daireyi talep etmesi nedeniyle davalı şirketin bu konuda herhangi bir kira borcu olmadığı, iyiniyetle tapu kaydına güvenerek satın alan ..."in kötüniyetli olduğunun da ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1) Dava, düzenleme şeklinde yapılan satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile adi yazılı ek sözleşmenin kendi içerisindeki ve kendi aralarındaki çelişkiden doğan tapu iptali ve tescil, hisseye düşen yararlanma ve ödenmeyen kira bedellerinin tahsili istemlerine ilişkindir.
    Öncelikle değinmek gerekir ki, Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanunu 60 ve TMK 706. maddeleri gereğince arsa devri yapılan sözleşmelerin Tapu Sicil Müdürlüğü"nde veya Noterde düzenleme şeklinde yapılması gerekir ve bu sıhhat şartıdır. 818 sayılı BK" nın 12. maddesi uyarınca bu kural bu sözleşmelerde değişiklik yapan sözleşmeler için de geçerlidir. Tarafların tam olarak uyuştuğu bu sözleşmelerde edimler büyük ölçüde yerine getirilmiş ise sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmesinde hak kötüye kullanılmış olacağından iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağının kabulüyle TMK"nın 2. maddesi kuralı gereği geçersizliğe dayanılamayacağı Yargıtay yerleşik içtihatlarında kabul edilmiştir. Somut olayda, düzenleme şeklinde yapılan 24.09.2009 tarihli sözleşmede, davacının, okuma yazma bilmediğinden tanıklar huzurunda sözleşmenin okunarak, başparmak izlerinin alındığı belirtilmiştir. Anılan sözleşmeden çok kısa bir süre sonra adi şekilde düzenlenen 22.10.2009 tarihli ek sözleşmede ilgililerin sol el parmak izinin alındığı yazılı olmasına rağmen davacının imzası alınmış, tanıklar huzurunda imzalandığı belirtilen ek sözleşmenin, tanık imzası içermediği ve usulüne uygun olmadığı görülmüştür. Okuma yazma bilmeyen davacıya sözleşme içeriğinin okunup okunmadığı ve böylece sözleşmenin içeriğinde tam olarak uyuşup uyuşmadıkları sabit değildir. Davacı tarafça içeriği bilinmeyen belgeye dayanan yüklenici TMK"nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralından yararlanamayacağından geçersiz olan ek sözleşmedeki edimlerin yerine getirilmesinden dolayı geçersizliğin ileri sürülemeyeceği savunmasına dayanamaz. Kaldı ki, okuma yazma bilmeyen bir kimsenin imza adı altında "belgede bıraktığı"nı, özünde 1086 sayılı HUMK"un 297/1 maddesinin 2. cümlesindeki yazı bilmeyen kimsenin yaptığı "işaret" olarak kabul zorunludur ve tanık huzuruyla yapılması gerekir. Mahkemece, belirtilen sebeplerle, ek sözleşmenin geçersiz olmasından hareketle uyuşmazlığın esasına girilip inceleme yapılması gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    2) Bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 01.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.Başkan V.


    Hemen Ara