Esas No: 2012/3256
Karar No: 2012/5589
Karar Tarihi: 28.09.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/3256 Esas 2012/5589 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin genel kurul kararıyla belirlenen aidat bedeli ve işlemiş faizi olmak üzere toplam 2.666,06 TL"nin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, peşin bedel vererek kooperatiften daire satın aldığını, aidat borcunun kaynağı olarak gösterilen genel kurulların usulüne uygun yapılmadığını, kooperatif üyelerinden birinin şahsi borcunun kapatılması için yardım amaçlı olarak aidat alınmasının kararlaştırıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, kısmen benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacı kooperatifin işlemlerini usul ve yasaya uygun yapmadığı, kayıtların usulüne uygun tutulmadığı, davalının borcun kaynağı olarak gösterilen genel kurullara katılmadığı, genel kurullarda yeterli çoğunluklar sağlanmadan usulsüz kararlar alındığı, öte yandan bilirkişi raporlarında eksik olduğu belirtilen belgelerin, verilen süre içerisinde davacı tarafça dosyaya ibraz edilmediği, bu nedenle davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1)Dava, parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalı ortak aleyhine, başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava tarihinde yürürlükte olan HUMK’nun 1/1. maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Anılan kanunun 8. maddesinde sulh hukuk mahkemesinde hangi dava ve işlerin görüleceği düzenlenmiş olup, son fıkrada ise bu ve diğer kanunların sulh mahkemesi veya hâkimlerini görevlendirdiği dava ve işlere de Sulh Hukuk Mahkemesi"nce bakılacağı öngörülmüştür. Buna göre, bir davanın sulh hukuk mahkemesinde görülebilmesi için yasada açık bir düzenleme olması gerekmektedir.
Somut olayda ise, davalı salt ödeme ve benzeri nedenlere dayanarak borçlu olmadığını değil, davacı kooperatife peşin ödemeli üye olduğunu ve bu sebeple aidat bedellerinden sorumlu olmayacağını da savunduğuna göre, davalının borçlu olup olmadığı ve borcun miktarı, ortaklık statüsü belirlenerek yani davalının normal statülü ortak mı yoksa peşin ödemeli ortak mı olduğunun tespitinden sonra belirlenecektir. Üyeliğinin statüsünde çekişme bulunan davalının hukuki durumunun belirlenmesine yönelik bu dava, salt malvarlığı hukukuna ilişki bir dava kapsamında görülemeyeceğinden, görev hususunun parasal değere göre belirlenmesi de mümkün bulunmamaktadır. Buna göre, çözümü üyelik
statüsünün tespitine bağlı bu tür bir davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceğine dair bir düzenleme mevcut olmadığından, somut olayda, salt mal varlığı hukukuna dayalı olmayan işbu davaya bakmanın asıl görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiğinin kabulü ile mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
2) Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.