Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/11640 Esas 2022/11586 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/11640
Karar No: 2022/11586
Karar Tarihi: 10.11.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/11640 Esas 2022/11586 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkumiyeti öncelikle adres kayıt sistemindeki adres esas alınmadığı için usulsüzlük sebebiyle bozulmuştur. Ayrıca, sanığın daha önce aldığı tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazında ya da açılan başka bir davada ertelemesi süresi içinde suç işleyip işlemediği araştırılmalıdır. Bununla birlikte, sanığın daha önce işlediği ve hüküm giydiği suçlar da incelenip, bu suç dosyalarıyla birleştirilerek sanığın hukuki durumu belirlenmelidir. Ayrıca, 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinde yapılan değişiklikler sebebiyle sanığın durumunun yeniden belirlenmesi gerekmektedir.
- 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesi ve fıkrası
- Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve 21/2. maddeleri
- Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi
- 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesi (2. ve 3. fıkraları, 5. fıkrası, 62. maddesi)
- 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi
- Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı
- 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi
10. Ceza Dairesi         2020/11640 E.  ,  2022/11586 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkeme : FETHİYE 3. Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
    Hüküm : Mahkûmiyet

    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    Aralarındaki bağlantı nedeniyle Dairemizin 2021/349 esas ve 2021/12496 esas sayılı dosyaları birlikte incelenmiştir.
    Sanığın yokluğunda verilen Fethiye 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/05/2015 gün-2015/101 esas ve 2015/281 sayılı kararının sanığın MERNİS adresine doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereği tebliğ edildiğinin, dolayısıyla tebligatın usulsüz olduğunun anlaşılması karşısında; sanığın temyiz isteğinin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
    1- 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntemin benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, mercii tarafından tebligata Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanık hakkında, 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değişik TCK'nın 191. maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının sanığın soruşturma kapsamında savunması alındığı esnada bildirdiği adresine çıkarılmadan, MERNİS adresine doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereği tebliğ edildiği, dolayısıyla tebligatın
    usulsüz olduğu anlaşılmakla; 25.12.2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı sanık tarafından öğrenilmiş olsa bile, bu kararın kesinleşmediği ve kovuşturma şartlarının oluşmadığı dikkate alınarak, bu kapsamda inceleme konusu olayda sanığın TCK’nın 191/5. maddesi gereği ihlal sayılan 14.01.2015 tarihli eylemini, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kesinleşmeden gerçekleştirdiği anlaşılmakla, sanık hakkında kovuşturma şartlarının oluşmaması nedeniyle, 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere, kamu davasının durmasına ve gerekli tebligat işlemlerinin tamamlanarak, kararın infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi yerine yargılamaya devamla sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması,
    2- Suç tarihinden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasının olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı, bu suç tarihinden önce açılmış başka bir dava veya soruşturma olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra verilmiş olan bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının erteleme süresi zarfında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Cumhuriyet Başsavcılığından ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
    Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanunla değişik TCK'nın 191/2. maddesi uyarınca verilmiş bir "kamu davasının açılmasının ertelenmesi'' kararının erteleme süresi zarfında işlemişse; 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz" hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca "davanın düşmesine" ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararı veren ilgili mahkemeye ya da kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı veren ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunulmasına karar verilmesi; aksi halde 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik 5237 sayılı TCK'nın 191. maddesi uyarınca, yargılamaya devam olunarak, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
    3- Birlikte incelenen 2021/349 esas sayılı dosyada sanık hakkında 10.06.2015 tarihli tarihinde işlediği iddia edilen "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçu nedeniyle 13.07.2015 tarihinde düzenlenen iddianame ile açılan kamu davasında, Fethiye 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.12.2015 tarih 2015/739 esas ve 2015/992 sayılı kararı ile TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasına hükmedildiği ve Dairemizin 10.11.2022 tarihli kararı ile hükmün bozulduğu, birlikte incelenen 2021/12496 esas sayılı dosyada sanık hakkında 18.08.2015 tarihli tarihinde işlediği iddia edilen "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçu nedeniyle 15.12.2015 tarihinde düzenlenen iddianame ile açılan kamu davasında, Fethiye 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/03/2016 tarih 2015/674 esas ve 2016/152 sayılı kararı ile TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasına hükmedildiği ve Dairemizin 10.11.2022 tarihli kararı ile hükmün bozulduğu anlaşılmakla,
    Aralarındaki bağlantı nedeniyle bozma gerekçeleri de dikkate alınarak söz konusu 10.06.2015 ve 18.08.2015 tarihli eyleme ilişkin dosyaların incelemeye konu suça ilişkin dava dosyası ile birleştirilmesi, sonucuna göre deliller birlikte tartışılıp değerlendirildikten sonra sanığın hukukî durumunun belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
    Kabule göre;
    4- Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 10.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara