Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7293 Esas 2022/4120 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/7293
Karar No: 2022/4120
Karar Tarihi: 26.05.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7293 Esas 2022/4120 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/7293 E.  ,  2022/4120 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20.02.2020 tarih ve 2018/509 E. - 2020/103 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine dair Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'nce verilen 21.09.2020 tarih ve 2020/554 E. - 2020/650 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş, UYAP sistemi üzerinden 24.11.2020 tarihinde davacı şirket vekili tarafından verilen davadan feragat dilekçesi de dikkate alınarak, dosyanın incelemesinin yapılmasına karar verildikten sonra, temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 24.05.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden Bektaşoğlu Mak. San. İnş. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.'nin tek ortaklı 1.050.000,00 TL sermayeli bir şirket olduğunu, diğer davacı ...'nun ise müvekkili şirketin tek ortağı ve yetkilisi bulunduğunu, davalının deniz taşımacılığı yapan bir şirket olup Lider Gıda San. Tic. Ltd. Şti. bünyesinde grup şirketi şeklinde faaliyet gösterdiğini, yetkilisinin de ...olduğunu, müvekkillerinden ...'nun davalı şirket ile bünyesinde bulunduğu grup şirketinin dava dışı Arba Gümrük Müş. Ltd. Şti. kanalıyla gümrük müşavirliğini yaptığını, müvekkilinin ihracat işlerini davalı şirketin gemileriyle yürüttüğünü, bu nedenle taraflar arasında güvene dayalı ilişki bulunduğunu, davalı şirket yetkilisi ...'un ihracat ve ithalatlar nedeniyle doğacak alacaklarını teminat altına almak amacıyla müvekkilinden çek istediğini, müvekkillerinden ...'nun da bedel kısmı boş olan çeki imzalamak suretiyle ...'a verdiğini, 2015 yılında Rusya ile yaşanan siyasi kriz nedeniyle müvekkilinin ihracatının durduğunu, bunun üzerine teminat niteliğinde ve bedel kısmı boş olarak verilen çekin davalı şirket yetkilisi tarafından doldurularak Trabzon İcra Müdürlüğü'nün 2018/24403 Esas sayılı dosyasında icra takibine konu edildiğini, takip dayanağı çek uyarınca davalının iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olmaması nedeniyle davalıya karşı tüm itiraz ve def'ilerin ileri sürülebileceğini, takip ve dava konusu çekin teminat olarak verildiği gibi anlaşmaya aykırı şekilde doldurulmak suretiyle piyasaya sürüldüğünü, taraflar arasında çek verilmesini gerektirir bir borcun bulunmadığını, davalının çek düzenlenmesine neden olacak temel ilişkiyi ispat etmesi gerektiğini, dava ve takibin konusu çekte alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi nedeniyle çekin geçersiz sayılacağını, öte yandan TTK'nın 358. maddesi uyarınca da çekin geçersiz olduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile dava ve takip konusu çek uyarınca davalıya borçlu olunmadığının tespitine, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu çekin kambiyo senedi olması nedeniyle illetten mücerret olduğunu, çekin kayıtsız şartsız belli bir bedelin ödenmesi için yapılan havale niteliği taşıdığını, bu nedenle ödeme aracı olduğunu, müvekkilinin yetkili hamil sayılacağını, dava uyarınca ispat yükünün davacılara ait olduğunu, müvekkilinin taraflar arasındaki temel ilişkiyi ispat külfeti bulunmadığı gibi dava konusu çekin nakit para borcunun ödenmesi için lehtar tarafından ciro yoluyla müvekkiline verildiğini, davacıların iddialarında belirtiği şekilde çekin verilmesinin dayanağını teşkil eder nitelikte taraflar arasında başkaca bir hukuki ilişkinin bulunmadığını, müvekkili ile davacılar arasında taşıma ilişkisinin de olmadığını, davacıların iddialarını kesin delillerle ispat etmek durumunda olduğunu, çekte alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, zira çekte keşidecinin tüzel kişi, lehtarın gerçek kişi olduğunu, tüzel kişinin kendisini oluşturan organlardan ve kişilerden bağımsız şekilde hak ve fiil ehliyetine sahip sayıldığını, bu durum nedeniyle davacıların iddialarının tutarlılığının bulunmadığını, öte yandan TTK'nın da tüzel kişi olan şirketin ortağı lehine çek keşide etmesini engeller şekilde bir hüküm bulunmaması nedeniyle TTK'nın 358. maddesine dayalı iddiaların yersiz olduğunu, bu madde hükmüyle ortağın şirkete borçlanması suretiyle şirketin içinin boşaltılmasının önüne geçmenin amaçlandığını, bu durumun somut olayla örtüşmediği gibi kanun hükmünün davada uygulanırlığının da bulunmadığını savunarak davanın reddiyle davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
    Mahkemece davalı takip alacaklısının çeki ciro yolu ile elde ettiği, iyiniyetli hamil konumunda olduğu ve bu durumun aksinin davacı takip borçlusu tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı davacılar vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, dava ve takip konusu çek üzerinde yer alan ciro silsilesi uyarınca (son ciro beyaz ciro) davalının yetkili hamil konumunda bulunmasına, çekin tüzel kişi tarafından gerçek kişi lehtar adına keşide edilmesi ve lehtar tarafından cirolanmak suretiyle tedavüle sokulması nedeniyle alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiğinden bahsedilemeyecek olmasına, uyuşmazlık konusu olayda TTK'nun 358. maddesi hükmünün uygulama kabiliyetinin bulunmamasına, ispat yükünün davacılar üzerinde bulunmasıyla birlikte davacılar tarafından ileri sürülen iddiaların kesin delillerle usulünce ispat edilememesine, dava ve takip konusu çekin davalının ticari defterlerine kaydedilmemiş olmasının onu hükümden düşürmeyeceği gibi mücerretlik niteliğini de etkilemeyecek olmasına, çekin mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik ödeme aracı niteliği taşımasına göre, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin tüm istinaf itirazlarının HMK'nun 353/(1)-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
    1- Dava, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri nitelikte olduğundan hüküm kesinleşinceye kadar davadan feragat edebilir. Bu irade beyanı karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı gibi yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Davacı ...'nin, vekili marifetiyle davadan feragat beyanı davaya son veren taraf işlemi niteliğinde olup, davacı vekilinin dosyada bulunan vekaletnamesinde HMK 74. maddesi gereğince özel yetki gerektirir feragate ilişkin yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla HMK'nın 310/3. maddesi uyarınca dosyanın temyiz incelemesi yapılmaksızın feragate ilişkin ek karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesine tetkiksiz iade edilmesi gerekmiştir.
    2- Davacı ... yönünden yapılan temyiz incelemesine gelince, yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinden İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarına Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, dava dosyasının davadan feragate ilişkin ek karar verilmek üzere HMK'nın 310/3. maddesi uyarınca Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'ne TETKİKSİZ İADESİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı ... vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı ...'ndan alınmasına, 26/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara