Esas No: 2022/868
Karar No: 2022/7774
Karar Tarihi: 10.10.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/868 Esas 2022/7774 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/868 E. , 2022/7774 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2017/998 E., 2017/1031 K.
SUÇLAR : Kasten öldürmeye teşebbüs, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama, mala zarar verme
HÜKÜMLER : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararları
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Kısmî ret, kısmî temyiz başvurusunun esastan reddi ile hükmün onanması
Mağdur sanık ile sanıklar hakkında verilen beraat kararları yönünden; şikâyetçi sanık ...'ya karşı neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama ve mala zarar verme suçlarından açılan kamu davalarının yapılan yargılamaları neticesinde bahse konu suçlar yönünden beraat kararları verildiği, şikâyetçi sanık müdafiinin, bu kararlara karşı da temyiz isteminde bulunduğu anlaşılmış ise de şikâyetçi sanık ...'in, hakkında çıkarılan yakalama kararının infazı sırasında 23.10.2015 tarihli celsede sanık sıfatıyla savunmasının alındığı, ancak kendisine karşı işlenen suçlar itibarıyla şikâyet ve delilleri ile katılma talebinin sorulmadığı, 31.01.2017 tarihli celsede ise tüm araştırmalara rağmen kendisine ulaşılamaması nedeniyle şikâyetçi sıfatıyla dinlenmesi yönündeki ara karardan vazgeçilmesine karar verildiği, bu nedenle şikâyetçi sanık ...'in, kendisine karşı işlenen suçlar yönünden 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 237 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca katılan sıfatının bulunmadığı ve şikâyetçi sanık müdafiinin, aynı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği bahse konu hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunmadığı belirlenmiştir.
Şikâyetçi sanık ... hakkında verilen karar yönünden; İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun'un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Şikayetçi sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Beykoz 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 03.12.2014 tarihli ve 2014/729 Esas ve 2014/927 Karar sayılı kararı ile şikâyetçi sanık ... hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan açılan kamu davasında eylemin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 81 inci maddesinin birinci fıkrası ve 35 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği kasten öldürmeye teşebbüs suçuna dönüşme ihtimaline binaen delillerin takdir ve değerlendirmesinin yüksek dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle 5235 sayılı Kanun’un 11 inci ve 12 nci maddeleri ile 5271 sayılı Kanun'un 3 üncü, 4 üncü ve 5 inci maddeleri uyarınca görevsizlik kararı verilmiştir.
2. ... 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.09.2017 tarihli ve 2015/66 Esas ve 2017/249 Karar sayılı kararı ile şikâyetçi sanık hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinin birinci fıkrası, 35 inci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve mahsuba karar verilmiştir.
3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin, 15.12.2017 tarihli ve 2017/998 Esas, 2017/1031 Karar sayılı kararı ile şikâyetçi sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik şikâyetçi sanık müdafiinin istinaf başvurusunun, 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Şikâyetçi sanık müdafiinin temyiz sebepleri;
1. Sanığın eyleminin neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu olduğu dikkate alınmadan suç vasfının belirlenmesinde yanılgıya düşüldüğüne,
2. Sanığın eyleminin meşru savunma ya da meşru savunmada sınırın aşılması kapsamında kaldığına,
3. Sanığın, 5237 sayılı Kanun'un 32 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında akıl hastalığının bulunduğuna,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Olay günü, daha önce arkadaş ortamında fiili livataya uğradığını sanan şikâyetçi sanık ...'in, arkadaşı temyiz dışı sanık ... ile birlikte olay yerine geldiği, hadisenin müsebbibi gördüğü mağdur sanık ...'e ele geçmeyen bıçakla saldırdığı, bunun üzerine mağdur sanık ... ve sanık ...'ın da mukabelede bulunarak şikâyetçi sanık ...'e karşılık verdikleri sırada sanıklar, ... ... ve ... da olaya katılmak suretiyle ...'e yönelik yaralama eylemini gerçekleştirdikleri vaka sonrası ...'in sol göğse nafiz 5 cm.'lik bir adet kesici- delici alet yaralanması nedeniyle hayati tehlike geçirecek şekilde, keza ...'in de bıçakla hayati tehlikeye geçirecek mahiyette yaralandıkları, eylemle eş zamanlı olarak şikâyetçi sanık ...'in olay yerine geldiği araca taşlı sopalı saldırı sonucu aracın da zarar gördüğü, bu ahval itibarıyla şikâyetçi sanık ...'in, sol göğüs bölgesinden hayati tehlike geçirmesine neden olduğu mağdur sanık ...'e karşı kasten öldürmeye teşebbüs suçunu işlediği belirlenmiştir.
Şikâyetçi sanık ...'in saldırısına uğrayan mağdur sanık ...'in ...'e karşılık vererek kendisini korumaya davrandığı, bu esnada olaya müdahale eden diğer sanık ...'ın, ...'in elindeki bir diğer bıçağı mücadele sonucu alıp kendisinin de doktor raporuna göre kesici aletle yaralandığı olayda, ...'in bıçaklı saldırısını defetmek üzere mukabelede bulunarak Adli Tıp raporunda saptandığı, şekilde hayati tehlike geçirmesine yol açan eylemi sonucu hadisenin nihayete erdiği dönemde sanık ...'ın soruşturmada olaya müdahele için elini kaldırdığında kırık cam parçaları dolayısıyla elinin yaralandığı yollu anlatımında beliren tevilli ikrar muvacehesinde, sanık ...'e ait aracın bu eylemle ilintili zarara uğradığı değerlendirilmesinin olaysal tespiti ve kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 07.03.1994 tarihli ve 1994/49 Esas, 1994/74 Karar sayılı kararında belirtilen adam öldürmeye teşebbüs ve yaralama suçlarını ayırmaya matuf kıstaslardan hareketle, olay yerine bıçakla gelen ve ilk saldırıyı gerçekleştirerek mağdur sanık ...'i bıçakla yaralayan sanık ...'in gelişen bu hadisede, kararlı bir iradeyle olay yerine gelmesi, kullandığı aletin türü, araya girilmesine karşın eylemlere devam sıklılığı ve kararlılığı ancak, ...'ın benzer mahiyetteki müdahelesi ardından sönümlenmesi, mağdur ...'in sol göğüs bölgesinden 5 cm.'lik kesici alet yaralanmasına bağlı hayati tehlikesinin gerçekleşmesi bir bütün hâlde göz önüne alındığı vakit, suça yönelmiş irade ve kastın öldürme fiiline yöneldiği kabulüne varılmasının lazım geldiği dolayısıyla, sanıklar ... ve ...'ın bu cesamet ve vehametteki eyleme karşılık ortaya koydukları iradenin, cana kastetmiş haksız ve büyük bir saldırıya karşılık başka türlü davranılması mümkün bulunmayan bu vasatta eş zamanlı aynı oranda fiille koyulan tepkiye merbut meşrû müdafâa şartlarında tahakkuk ettiği olayın gelişiminde bizatihi kusurlu olan, Adli Tıp 6. İhtisas Kurulunun raporuna atfen fiili livata bulgusu rastlanmayan sanık ...'in, itibar edilemeyecek hatası açık zannının kendisi yararına haksız tahrik uygulamasına imkan ve olanak bulunmadığı belirlenmekle sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanmadığı saptanmıştır.
2. Şikâyetçi sanığın ceza sorumluluğunun tespiti yönünden Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Gözlem İhtisas Dairesince tanzim olunan 25.12.2015 tarihli, Adli Tıp 4. İhtisas Kurulunca tanzim olunan 22.02.2016 tarihli ve Adli Tıp Genel Kurulu tarafından tanzim olunan 25.08.2016 tarihli, şikâyetçi sanığın yargılama konusu suç yönünden ceza sorumluluğunun tam olduğu yönünde oy birliği ile açıklanan görüşleri içeren adli muayene raporları dava dosyasında mevcuttur.
3. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce tanzim olunan 02.06.2015 tarihli rapora göre ...'in vücudunda iki adet kesici delici alet yaralanmasının tanımlandığı, sağ lomber bölgede tanımlanan ve karaciğer lezyonuna neden olan yaralanmanın yaşamsal tehlike içeriği, sol omuz bölgesindeki yaralanmanın ise yaşamı tehlikeye sokan bir durum olmadığı belirtilmiştir.
4. Mağdur sanık ...'e ilişkin Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce tanzim olunan 02.06.2015 tarihli rapora göre 5 cm.'lik bir adet kesici-delici alet yaralanmasının "göğüs sol" da tanımlanan sol hemopnömotoraksa neden olarak yaşamsal tehlikeye sebebiyet verdiği saptanmıştır.
5. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı İstanbul Adli Tıp 6. İhtisas Kurulunun, 12.09.2012 tarihli raporuna göre ...'da fiilen livataya uğrayıp uğramadığının fiilen tespit imkanı bulunmadığı mütalâa edilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
A. Mağdur Sanık ... ile Sanıklar ..., ... ve ... ... Haklarında Verilen Beraat Kararları Yönünden
Şikâyetçi sanığın, mağdur sanık ve sanıklar tarafından kendisine karşı işlenen suçlar yönünden açılan kamu davalarında katılan sıfatının bulunmadığı, bu itibarla şikâyetçi sanık müdafiinin bahse konu beraat kararlarına yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.
B. Şikâyetçi Sanık ... Hakkında Kurulan Mahkûmiyet Hükmü Yönünden
1. Suç Vasfı Yönünden
Olay yerine bıçakla gelen ve ilk saldırıyı gerçekleştirerek mağdur sanık ...'i bıçakla yaralayan ...'in, kararlı bir iradeyle olay yerine gelmesi, kullandığı aletin türü, araya girilmesine karşın eylemlere devam sıklılığı ve kararlılığı ancak, ...'ın benzer mahiyetteki müdahelesi ardından sönümlenmesi, mağdur ...'in sol göğüs bölgesinden 5 cm.'lik kesici alet yaralanmasına bağlı hayati tehlikesinin gerçekleşmesi bir bütün hâlde göz önüne alındığı vakit, suça yönelmiş irade ve kastın öldürme fiiline yöneldiği kabulüne varılmasının lazım geldiği anlaşılmakla, sanığın eyleminin kasten öldürmeye teşebbüs olarak kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Meşru Savunma ve Meşru Savunmada Sınırın Aşılması Yönünden
Olay yerine bıçakla gelen ve ilk saldırıyı gerçekleştirerek ...'i bıçakla yaralayan sanık ...'in gelişen bu hadisede bizatihi kusurlu olduğu, nitekim mağdur sanık ... ve ... hakkında, şikâyetçi sanığa karşı gerçekleştirdikleri eylemin meşru savunma kapsamında kabul edildiği anlaşılmakla sanık hakkında meşru savunma ve meşru savunmada sınırın aşılması koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
3. Akıl Hastalığı Yönünden
Şikâyetçi sanığın ceza sorumluluğunun tespiti yönünden Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Gözlem İhtisas Dairesince tanzim olunan 25.12.2015 tarihli, Adli Tıp 4. İhtisas Kurulunca tanzim olunan 22.02.2016 tarihli ve Adli Tıp Genel Kurulu tarafından tanzim olunan 25.08.2016 tarihli, şikâyetçi sanığın yargılama konusu suç yönünden ceza sorumluluğunun tam olduğu yönünde oy birliği ile açıklanan görüşleri içeren adli muayene raporları karşısında sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
V. KARAR
A. Mağdur Sanık ... ile Sanıklar ..., ... ve ... ... Haklarında Verilen Beraat Kararları Yönünden
Gerekçe bölümünde yer alan (A) paragrafında açıklanan nedenle şikâyetçi sanık müdafiinin temyiz istemlerinin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, farklı gerekçeyle Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B. Şikâyetçi Sanık ... Hakkında Kurulan Mahkûmiyet Hükmü Yönünden
Gerekçe bölümünde yer alan (B) paragrafında açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 15.12.2017 tarihli ve 2017/998 Esas, 2017/1031 Karar sayılı kararında şikâyetçi sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ... 4. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
10.10.2022 tarihinde karar verildi.