Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/7279 Esas 2022/4066 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7279
Karar No: 2022/4066
Karar Tarihi: 26.05.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/7279 Esas 2022/4066 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/7279 E.  ,  2022/4066 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 18.07.2019 gün ve 2014/58 - 2019/771 sayılı kararı onayan Daire'nin 09.06.2021 gün ve 2019/4806 - 2021/4947 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin ithal edeceği araçları üzerine kâr koyup Yunanistan'daki dava dışı firmaya satma hususunda ilgililerle anlaştığını, amir Yunanistan bankası ...AE'nin davalı nezdinde müvekkili lehine 1.222.773.- EURO tutarında akreditif açtığını, bu akreditifin değiştirilmesiyle amir bankanın akreditif vadesinin 05.11.2007 tarihine, yükleme tarihinin 20.10.2007'ye uzatıldığını davalı bankaya bildirildiğini, davalı tarafından bu mesajın ancak 24.10.2007 tarihinde müvekkiline aktarıldığını, bankanın akreditif metnindeki değişikliği davacıya süresi içinde bildirmemesine bağlı olarak müvekkilinin vadesinde yüklemeyi yapamadığını, akreditifin iptal edildiğini, amir firma ve amir bankanın müvekkilini suçladığını, sadece bu ticari ilişkiyi değil imzalanan sözleşmeler gereği bundan sonraki tüm ticari ilişki ve işlemleri iptal ettiğini, müvekkilinin yalnızca bu akreditif işlemi sebebiyle davalı bankaya 472,50 TL komisyon, tedarikçi şirkete 75.000.- Euro depozito ödediğini, tedarikçinin ayrıca müvekkili ile sözleşmesi uyarınca 305.693,25 Euro cezai şart istediğini, müvekkilinin bu ticari ilişkiden kazanacağı 183.416.- Euro'dan mahrum kaldığını ileri sürerek davacının uğradığı tüm maddi zararın tespitini, bu zarardan şimdilik 75.000.- Euro'nun ve 50.000.- Euro manevi tazminatın işlem tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 15.02.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile, 325.000.- Euro'nun 14.12.2007 temerrüt tarihindeki kur karşılığı olan 557.505.- TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini istemiştir. Davacı vekili, 05.04.2011 tarihli açıklama dilekçesinde, bilirkişi tarafından müvekkilinin 183.415,95 Euro kâr mahrumiyeti, 275.000.- Euro cezai şart ödemesinden kaynaklı 458.415,95 Euro zarara uğradığının tespit edildiğini, ıslah ile istenen 325.000.- Euro'nun 183.415,95 Euro kâr mahrumiyeti zararı ile 141.584,05 Euro'nun cezai şart bedelinin bir kısmı olduğunu, fazla dair hakların saklı tutulduğunu beyan etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 50.000.- Euro manevi, 275.000 Euro.- maddi tazminata ilişkin davasının reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
    Davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
    Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 44,70 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 709,50 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davacıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 26/05/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Dava, akreditif ilişkisinde davalı muhabir bankanın, akreditif koşullarının değiştirildiğini davacı akreditif alacaklısına bildirmemesinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir. Somut olayda, davacının yurtdışından temin edeceği araçları dava dışı Yunan uyruklu Delper Ltd. şirketine ihraç etme konusunda anlaştıkları, Delper Ltd. şirketinin, belirli bir vadeye kadar sözleşmeye konu malların Yunanistan’a getirilip kendilerine teslimi halinde, mal bedeline mukabil dava dışı Alpha Bank’ta akreditif hesabı açtırdığı, bu bankanın (amir banka) da davalı ... Bankasını (Fortisbank) muhabir banka olarak seçtiği hususunda taraflar arasında bir çekişme bulunmamaktadır.
    Davaya konu alım-satım ilişkisi kapsamında ...’ın, Yunan Delper Ltd.’ye 07.08.2007 tarihinde akreditif kredisi açtığı, ihracat akreditifini davacıya ihbar etmek üzere Türkiye’deki davalı bankayı seçtiği, ...’ın davalı Bankaya gönderdiği 08.08.2007 tarihli mesajda amirin Delper Ltd. Şti., lehdarın davacı Otopark Ltd.Şti. olduğu, yüklemenin son tarihinin 15.09.2007 olduğu, akreditif vadesinin 30.09.2007 olduğunun davalı bankaya bildirildiği, 13.08.2007 tarihinde amir şirketin adresi Atina-Yunaistan olarak değiştirilip bu değişikliğin 15.08.2007 tarihli belge ile davacıya bildirildiği, davalı muhabir bankanın 2 gün içinde akreditifi davacıya ihbar etmesinden sonra, davacının bu uğurda mallan temin edeceği ABD’deki şirkete bir takım ödemelerde bulunduğu ve malların alıcısı Delper Ltd.’den ödemeler aldığı, Delper Ltd. Şti.’nin talebi üzerine ... tarafından 01.10.2007 tarihinde, mallann yükleme vadesinin 20.10.2007’ye, akreditif vadesinin ise 05.11.2007’ye uzatıldığını muhabir bankaya bildirdiği, Delper Ltd.’nin de bu konuda haricen davacıyı bilgilendirdiği, davacının bunun üzerine ABD’deki malları temin edecek satıcı firma ile bu uğurda görüşmeler sonucu ek sözleşme yaptığı, ancak muhabir tarafından resmi olarak bilgilendirilmek için davalı bankaya mütaddit defalar gitmesine rağmen, Delper Ltd. Şti’nin
    haricen söylediği vade uzatımını bir türlü davacı tarafa ihbar etmediği, ancak malların yükleme vadesi geçtikten ve akreditif geçersiz hale geldikten sonra 24.10.2007 tarihinde akreditif vadesinin uzatıldığını davacıya bildirdiği dosyadaki belgelerle sabittir.
    Akreditif ilişkisinde, akreditif bankası ile lehdar arasında akreditif sözleşmesinden kaynaklanan bir hukuki ilişki kurulmaktadır. Bu kapsamda akreditifin lehdara ihbar edilmesi bakımından muhabir banka seçilmesi durumunda akreditif bankası adam çalıştıran konumunda olacaktır. Akreditifin bildirilmesindeki herhangi bir aksaklıktan dolayı meydana gelecek zararın tazmini bakımından adam çalıştıran sıfatıyla akreditif bankası lehdara karşı yükümlü olacaktır. Eğer çalıştırılan konumundaki ihbar bankasının bir kusuru varsa, o da kendi kusurlu eylemi neticesinde haksız fiil hükümlerine göre lehdara karşı sorumlu olacaktır. Ayrıca davalı muhabir bankanın lehtara karşı sözleşmesel bir sorumluluğu kabul edilemese dahi MK 2’deki dürüstlük kuralı genel koruma normu niteliğinde olup buna aykırılık hali de yine davalı ihbar bankasının davacı lehtara karşı sorumlu sayılmasını gerektirecektir. Akreditif bankası ile ihbar bankası arasında vekalet ilişkisi bulunduğundan ihbar bankası akreditif bankasının talimatlarına uymakla yükümlüdür. Aralarındaki sözleşmesel ilişkiden dolayı ihbar bankasının kusurlu davranışı, kendisini akreditif bankasına karşı sorumlu kılacaktır.
    Öğretide akreditifin lehtan davacı ile muhabir banka arasında her hangi bir sözleşme ilişkisi bulunmamakla birlikte, muhabir banka, amir bankadan aldığı ve iletilmesi gereken tüm bilgileri zamanında, gecikmeksizin, gerçeğe uygun şekilde lehtara iletmek konusunda amir bankaya karşı sorumlu olacağı, davalı muhabir bankanın lehtara karşı sözleşmesel bir sorumluluğu yok ise de MK 2’deki dürüstlük kuralları çerçevesinde haksız fiil hükümleri uyarınca davacı lehtara karşı sorumluluğu bulunduğu ifade edilmiştir. (V. Doğan, Akreditif, s. 226).
    Davalı bankanın, amir bankaya karşı sözleşmesel olarak yüklendiği, davaya konu akreditifle ilgili bilgilendirmeyi süresinde ve tüm ısrarlara karşı davacıya bildirmeyip, ancak akreditif vadesi geçtikten sonra bildirimde bulunması MK’2’deki dürüstlük kurallarına aykırıdır. Davacı, akreditif ilişkisine güvenle bir çok sözleşme görüşmesi ile bu uğurda bir kısım ödemeler yapmış olmakla fiilen zarar gördüğünden, haksız fiil hükümleri ve MK’nun 2. maddesi doğrultusunda zararının karşılanması gerektiği düşüncesinde olduğumdan, davanın reddine dair karan onayan Daire çoğunluğunun görüşlerine katılmıyorum. Açıklanan gerekçe ile kararın bozulması görüşünde olduğumdan, çoğunluğun davacı ve^ilmirrkarar düzelme isteminin reddi yönündeki görüşüne katılmıyoruz.

    Hemen Ara