Esas No: 2021/241
Karar No: 2022/4221
Karar Tarihi: 30.05.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/241 Esas 2022/4221 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/241 E. , 2022/4221 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18.10.2016 tarih ve 2014/273 E- 2016/582 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne-kısmen reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 19.11.2020 tarih ve 2017/6446 E- 2020/1952 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 10/07/2009 tarihli Otogaz LPG Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme gereğince davalı şirketin 30.000,00 TL nakit teminat verdiğini, diğer davalı ...'nun ise 30.000,00 USD'ye kadar davalı şirketin borçları nedeniyle kefil olduğunu, dava tarihi itibariyle bu sorumluluğun karşılıklı sorumluluk tutarının 65.444,00 TL'ye denk geldiğini, sözleşmenin 10/07/2014 tarihinde sona ereceğinin kararlaştırıldığını, ayrıca sözleşme ekindeki satış taahhütnamesinde davalı şirketin müvekkilinden aylık 10 ton LPG almayı taahhüt ettiğini, ancak buna uyulmadığını, müvekkilinin sözlü ve yazılı olarak davalıyı uyardığını, bu aykırılığın giderilmediğini, davalının 20/05/2014 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi süresinden önce sona erdirdiğini, sözleşmenin 12/5 maddesi gereğince haksız fesih nedeniyle davalının teminat tutarının 5 katı kadar tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, ayrıca satış taahhütnamesinin ikinci maddesi gereğince de eksik alım nedeniyle teminatın 5 katı kadar tazminat ödemesi gerektiğini, müvekkilinin, davalının sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle 23/05/2014 tarihli hesap kat ihtarını göndererek davalının bu teminatını irat kaydettiğini, 30.000,00 TL teminatın 150.000,00 TL tazminat borcundan mahsup edilmesi gerektiğini, ayrıca davalının ariyet malları da iade etmediğini, buna göre geç teslim nedeniyle her geçen gün için 200,00 USD kullanma karşılığı ödeme yapması gerektiğini ileri sürerek davacının bakiye 120.000,00 TL tazminat alacağının, müvekkiline teslim edilmeyen ariyetlerin geçen ve geçecek günler dikkate alınarak hesap edilecek kullanım karşılığında şimdilik 200,00 USD karşılığı 436.96 TL'sinin davalı şirket yönünden 15/06/2014 tarihinden, davalı ... yönünden ise 13/06/2014 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava konusu ariyet malların aynen müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, sözleşmenin müvekkilleri aleyhine ağır hükümler içerdiğini, müvekkilinin sözleşmedeki cezai şart maddesi nedeniyle sözleşmeyi feshedemediğini ve birçok zarara katlanmak durumunda kaldığını, müvekkilinin yeniden davacıyla sözleşme yapmamaya karar verdiğini, durumu davacıya bildirdiğini, müvekkilinin yeni bir dağıtıcıyla anlaştığını, EPDK'nın yeni ruhsat işlemlerini başlatması için eski şirketle sözleşmenin feshine dair yazı talep etmesi nedeniyle sözleşmeyi bitim tarihinden bir ay önce feshetmek zorunda kaldığını, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, sözleşmenin neredeyse tamamen ifa edildiğini, sözleşmenin feshinde davacının kusuru bulunduğunu, fahiş fiyatla yakıt satması sebebi ile düşük alım yapmak zorunda kalındığını, eksik alım yapılmasının müeyyidesinin LPG teslim fiyatlarının değiştirilmesi olduğunu, davacının 5 yıl boyunca satış miktarlarına herhangi bir itirazının olmadığını, ariyetler için talep edilen günlük cezai şartın fahiş olduğunu, davacının haklı neden olmaksızın teminatı paraya çevirdiğini, sözleşmenin tek tarafın çıkarlarını korumak için hazırlandığını, bu nedenle geçersiz olduğunu kefil yönünden de hüküm doğurmadığını ve yetki sözleşmesinin de geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; ariyet malların iade edilmeyerek kullanılması nedeniyle ödenmesi gereken kira bedelinin 18.400,00 USD olduğu, davacının dava dilekçesinde 436,96 TL istediği, ve bu yöndeki talebini ıslah etmediği, ayrıca ariyet malların dava tarihinden sonra davacıya iade edildiği, malların iadesi talebinin konusuz kaldığı, davacının eksik alıma rağmen davalı tarafa mal vermeye devam ettiği, böylece davalı taraftan cezai şart istenmeyeceğine dair haklı bir güven oluşturduğu, buna rağmen sonradan cezai şart istenmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle ariyet malların iadesi talebinin konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, ariyetlerin geç teslimi nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 436,96 TL'nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine, davacının cezai şart talebinin reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalılardan Tohumcu Akaryakıt Ltd.Şti arasında Otogaz LPG Bayilik Sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme uyarınca davalı tarafından davacıya 30.000,00 TL'lik teminat verildiği, sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği, somut olayda çözümlenmesi gereken ilk hususun davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshedip etmediği olduğu, davalı tarafın gönderdiği fesih ihbarnamesi içeriğinde herhangi bir somut sebebe yer verilmeksizin görülen lüzum üzerine sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği, bu durumda davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini ispatlaması gerektiği ancak dosya içeriğinde davalı tarafça sunulan delillerden davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği hususunun usulüne uygun delillerle ispatlanmadığı, alınan bilirkişi raporlarında, davalı tarafın sözleşmenin eki niteliğindeki taahhütnamede öngörülen asgari alım şartını da yerine getirmediği, dolayısıyla davalı tarafın sözleşmeyi feshinin haklı olmadığı, davacının cezai şart istemini iki hususa dayandırdığı, birincisi sözleşmenin 12/5 maddesi gereğince davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshetmediği, ikincisinin ise davalının satış taahhütnamesindeki asgari alım taahhüdünü yerine getirmediği hususları olduğu, davalı taraf sözleşmeyi haklı nedenle feshetmediğinden, sözleşmenin 12/5 maddesi uyarınca verilen teminatın 5 katı tutarında cezai şart ödemekle yükümlü olduğu, bilirkişi raporlarında 150.000,00 TL cezai şartın davalı şirketin ekonomik yönden mahvına sebep olmayacağının belirtildiği, davalı şirket yönünden bu tazminat tutarının her zaman ödenebilir olduğu, davacının sözleşmenin 12/5 maddesi uyarınca cezai şart istemeye hak kazandığı gözetilmeden davacının cezai şart talebinin reddine dair karar verilmesinin yerinde olmadığı, bu yönden davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerektiği, davacı taraf sözleşmenin 12/5 maddesi uyarınca cezai şarta hak kazandığından, ayrıca asgari alım taahüdüne ilişkin cezai şart talebinin de aynı aykırılığın giderilmesi amacına yönelik olması nedeniyle bu madde gereğince cezai şart istemi konusunda değerlendirme yapılmasına gerek görülmediği, davacı tarafın diğer talebi ariyet malların iadesi hususuna ilişkin olup dava sırasında davalı şirket tarafından ariyet malların iade edildiği anlaşıldığından bu konudaki talebin konusuz kaldığı, ariyet malların geç teslimi nedeniyle 200 USD karşılığı 436,96 TL'nin tahsiline ilişkin ıslah talebinde bulunulmadığından mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olduğu, ariyet malların iadesi talebiyle ilgili olarak davanın konusuz kaldığı, başta ikmal edilmeyen harcı ikmal ettirmenin bu aşamada sonuca etkili olmayacağı anlaşıldığından, bu taleple ilgili olarak vekalet ücretine hükmedilmemesine yönelik istinaf talebinin yerinde olmadığı, davalı ...’nun 10/07/2009 tarihli müşterek borçlu müteselsil kefalet taahhütnamesiyle davalı şirketin borçlarından dolayı 30.000,00 USD'ye kadar müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu kabul ettiği, dava tarihindeki USD'nin efektif satış kurunun 2.1759 TL olduğu, buna göre davalı ...'nun dava tarihindeki kur üzerinden sorumluluğunun 65.277,00 TL olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının cezai şart ve ariyet malların geç teslimi nedeniyle oluşan alacağının kabulü ile; 120.436,96 TL'nin davalı ...'nun sorumluluğunun 65.544,00 TL ile sınırlı olmak kaydıyla davalı şirket yönünden 15/06/2014, davalı ... yönünden ise 13/06/2014 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmek suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, dava konusu ariyet olarak davalı tarafa verilen mallar dava tarihinden sonra davacı tarafa iade edildiğinden ve bu talep konusuz kaldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, cezai şartın tahsili, ariyet malların iadesi ve ariyet malların gecikmesi nedeniyle tazminat taleplerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 6.374,88 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,
30/05/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.