Esas No: 2021/3068
Karar No: 2022/4212
Karar Tarihi: 30.05.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3068 Esas 2022/4212 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3068 E. , 2022/4212 K.Özet:
Davacı müvekkil, kısa vadeli ihracat kredi sigortası yaptırdıkları davalı firmadan bir alacak için tazminat istemiş fakat davalı, poliçe şartlarına uyulmadığı gerekçesiyle başvuruyu reddetmişti. İlk derece mahkemesi, davanın reddine karar vermiş, davacının istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesi tarafından reddedilmiş ve temyiz talebi de reddedilmiştir. Karşı oy veren hakim ise, davacının maddi tazminat talebinin hesaplanmaksızın reddedilmesinin yanlış olduğunu ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz edilebileceğini belirtmiştir.
HMK 355, 369/1, 371, 370/1, 372, 362/2, 109/1 maddeleri kararda geçmektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13.HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.06.2018 tarih ve 2016/941 E- 2018/705 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce verilen 24.09.2020 tarih ve 2019/56 E- 2020/924 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine verilen temyiz dilekçesinin reddine dair 26.11.2020 tarihli ek kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline geri çevrilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra iade edildiği anlaşılmakla,
dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin kısa vadeli satışlarına ilişkin ihracat bedellerini ticari ve politik risklere karşı belirli limitler dahilinde garanti altına almak amacıyla davalı şirket ile kısa vadeli ihracat kredi sigortası yaptırdığını, sigorta kapsamında müvekkili şirketin ticari ilişki içinde bulunduğu dava dışı Klaus Steilman Gmbh&Co. Kommanditgesellschaft firmasına gerçekleştirdiği 1.544,73 Euro bedelli A035019 nolu 16/10/2015 tarihli faturaya konu sevkiyatlardan doğan alacağını vade tarihinde tahsil edemediğinden, 10/06/2016 tarihli vadesi geçmiş alacaklar aylık bildirim formu ile davalı tarafa bildirdiğini, davalı şirketin poliçenin 9/a, 9/b, ve 18 maddeleri gereğince süresinde bildirimde bulunulmadığı gerekçesiyle herhangi bir işlem yapılmayacağını müvekkiline bildirildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalı taraf ile imzalanan kısa vadeli ihracat kredi sigorta sözleşmesi kapsamında uğramış olduğu 1.390,25 Euro tutarındaki zararın temerrüt tarihi olan 10/06/2016’dan itibaren işleyecek, TCMB'nin uyguladığı en yüksek döviz mevduat faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının poliçenin 9/a maddesinde yer alan süreye uygun hareket etmediğini, sevkiyat bildirimini kendi kusuruyla geç yaptırdığını, aylık sevkiyat bildirimi yapıldığı tarihte riskin oluştuğunu, dava konusu sevkiyata ilişkin 16/10/2015 tarihli faturada vadenin net 90 gün olarak belirlendiğini, fatura vadesinin 14/01/2016 olduğunu, dava dışı alıcı firmanın vadede ödeme yapmadığını, davacının sevkiyat bildirimini risk oluştuktan sonra 21/03/2016 tarihinde bildirimde bulunduğunu, davacının ayrıca poliçenin 9/b maddesinde yer alan süreye de aykırı davrandığını, vadesi geçmiş alacak bildirimini geç yaptığını, yine poliçenin 8/a maddesine göre sigortalının, riskin ve zararın önlenmesi ve azaltılması için gereken dikkat, özen ve basireti göstermesi gerektiğini, müvekkilinin poliçeden kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, dosya kapsamına ve toplanan delillere göre, davacı tarafın poliçe şartlarına göre gerekli bildirim yükümlülüklerini zamanında yerine getirmemiş olması nedeniyle davaya konu ihracatın poliçe teminatı kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmişse de bölge adliye mahkemesince temyiz talebine konu mahkeme hükmünün kesin olduğu gerekçesiyle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Ek karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince, temyiz isteminin kesinlik yönünden reddine ilişkin olarak verilen ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına ve derdest davanın HMK’nın 109. maddesi kapsamında kısmi dava niteliğinde olmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi ek kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen temyiz isteminin kesinlik yönünden reddine ilişkin kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
30.05.2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, kısa vadeli ihracaat kredi sigortası poliçesinden kaynaklanan, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması kaydıyla 1.390,25 Euro'nun tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş,
Davacı vekilinin vaki istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan kesin olarak reddedilmiş,
Davacı vekilinin temyiz kanun yolu başvurusu Bölge Adliye Mahkemesi ek kararı ile, asıl kararın miktar itibarı ile kesin olduğu, temyizi kabil bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş,
Bölge Adliye Mahkemesi'nin ek kararına yönelik davacı vekilinin temyiz kanun yolu başvurusu sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda red edilerek ek karar onanmıştır.
Maddi tazminat istemi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının kesin olduğuna ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
Maddi tazminat davası, HMK 109/1 maddesinde ifade edildiği şekilde kısmi dava olarak açılmış olup, temyiz edilemeyen kararlar başlıklı HMK 362/2 maddesinde kısmi davada kesinlik sınırının alacağın tamamına göre belirleneceği düzenlenmiştir.
Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının talep edebileceği maddi tazminat miktarı üzerinden bir inceleme ve tespit yapılmaksızın davanın reddi cihetine gidilmiştir.
Kısmi davada gösterilen dava değerinin temyiz incelemesinde kesinlik sınırı yönünden esas alınamayacağı HMK 362/2 maddesi hükmü gereği olup, talep edilebilecek tüm alacak miktarının henüz hesaplanmamış ve belirlenmemiş olmasına, aynı taraflar arasında aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan 54.224,85 Euro tutarlı tazminat davasının İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/242 Esas sayılı dosyasında derdest bulunmasına göre maddi tazminat davası yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyizi kabildir.
Açıklanan nedenle, ek kararın kaldırılarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararın onanmasına yönelik sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.